2
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
242
Okunma
Eskiden komşuluklar vardı…
Kapı önlerinde kurulan küçük evrenler
Ay çekirdeği kabuklarından yıldız haritaları çizilir
çocuk kahkahaları rüzgârla birlikte sokakları tütsülerdi.
Sanki her kapı ardında bir dua yankılanırdı;
her bakış, bir selam değil, bir sır taşıyordu.
Yaptığımız her yemekte “komşu payı” vardı.
Tencerelerde kaynayan sadece yemek değil,
bereketin remziydi.
Taze ekmek, bir çimdik sevgiyle harmanlanmış reçel,
fasulyeden çok daha fazla anlam taşıyan avuçlar…
Paylaşmak, bir lokmayı değil
gönül mesafesini azaltmaktı.
Bizde “Aşure Ayı” vardı…
O ayda zaman biraz durur,
kaşık seslerine karışan huşu yükselirdi.
Bir tencere aşure yapardım,
kim varsa verirdim; çünkü bilirdim
ne kadar verirsen o kadar çoğalır evren.
Bir keresinde kardeşime bıraktığım aşureyi
komşusu yemiş
gülümseyerek kabul ettim.
Demek ki o gün onun kısmetiymiş.
Zamanın ağır aktığı yıllardı.
İmkânlar kıttı ama gönüller bereketliydi.
İki hamur kızartır,
çay demler, bahçeye inerdim.
Toprak hâlâ sıcaktı
yapraklar dualar gibi kıpırdardı.
Kim varsa sofram olurdu.
Çay? Hiç boş bırakmazdık.
Her bardak, bir dostluğun hatırasını taşır,
her yudumda insan biraz daha insan olurdu.
Sofralar:
Kısır, patates salatası, anne keki…
Sanki kadim bir ayinin parçalarıydı.
Hamurun içinden geçen sabır
sigara böreğinin katlarına gizlenmiş tebessümler.
Komşularım hep derdi:
“Senin kısır başka olur.”
Ben de bilirdim; çünkü içine
yalnızca nar ekşisi değil
çokça yürek sıkar, dua serpmişimdir.
Paylaşmayı severim
çünkü bilirim:
El ne kadar açılırsa
gönül o kadar genişler.
Sadece yemek değil
emek de paylaşılır bizde.
Örgülerle sabrı,
kaneviçeyle zamanı işlerim.
Türk işi, kurdele nakışı, Çin iğnesi…
Her biri bir sırra
bir sessiz duaya dönüşür elimde.
Ama en çok şiir…
Ben şiirle dikerim içimdeki sökükleri.
Bir mısrada çocukluğumu bulurum,
bir dizede komşuluk ahengini…
Birlikte yazdığımız o satırlar gibi ..
kelimelerle kurarız görünmeyen sofralar
ve içinden çay kokusu yükselir hâlâ.
Ve tabii…
Kahve faslımız olurdu.
Bir acı kahveyle başlar
kırk yıl sürecek bir hatıra örerdik,
her yudumda biraz daha yakın
biraz daha kardeş olurduk.
Ferdaca
*
Kahveye dair ...
---
1.
Çünkü biz, fincanda değil
kalpte pişirirdik sevgiyi.
2.
Çünkü biz, gönül ocağında
demlerdik dostluğu, sevgiyi.
3.
Bir fincanda kahve değil,
bir ömürde sevgiydik biz.
4.
Sevgi koyardık her ikrama,
kırk yıl hatır yetmezdi anlatmaya.
5.
Bizde kahve bahaneydi,
asıl ikram kalpten gelendi.
5.0
100% (5)