0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
322
Okunma

“Ey sessizlik, ne kıymeti bilinmez bir cevhersin sen…Aptalların aptallıklarını örter,hikmet ehline de ilham olursun…”
( Muhyiddin Şekur )
Elmira,iş çıkışı komşunun taziyesi için alt kata indi.Kadınlar günü havasında toplanıp en şık siyah kıyafetlerini giymişlerdi.Elmira,acaba eve uğrayıp "blue jean yerine siyah bir şeyler mi giyseydim" diye düşündü ama eve girse bir daha çıkamazdı.Birbirini kovalayan işler zincirini yakalamak zordu.
Son gelen o olduğu için en kenarda bir yerlere dikkat çekmeden ilişti.Dua sonrası sohbet yapan teyzeyi dinlerken bir yandan da çantasından çıkardığı örtüyü başına aldı.Teyze hararetle :
“-Peygamber efendimiz de yetim değil miydi, sorarım size, öksüz değil miydi hııı? Allah onun etrafındaki bütüüün perdeleriiii bir bir aldı.Perdelerden vazgeç,bana gel,bana sığın dedi.Anana ,babana değil! Şimdi bu yavrular yetim kaldı ama Allah aldığının yerine daha iyisini koyaaar!”dedi.
Gözleri Elmira’ya ilişince de "hoş geldin" deyip hal hatır sordu.
Eline tutuşturulan helva tabağına dalgın dalgın bakan Elmira, sohbet eden teyzenin hitabıyla kendine geldi, konuşmayı böldüğü için tedirgin ve mahcup sıradan cevaplar verdi.Yanındaki komşu Elmira’ya fısıldadı:
”Ay kahve fincanlarını gördün mü?Çok şıktı ben de bu gümüş işlemeli olanlardan alcam.”
Ayrıntılı fincan muhabbetinin ardından sıra helvaya geldi.Tereyağından fıstığına helva muhabbetiyle devam etti kadın.Son aldığı bilekliğin tanıtımı da bitince, hiçbir yerde çok fazla kalamayan uyumsuz, kibirli Elmira, müsaade isteyip ağır adımlarla evin yolunu tuttu.
Neyse ki yemek yapması gerekmiyordu. Kayınvalde bu işi hallediyordu. Kapıyı açıp selam verdi. Fazilet Hanım dört gözle konuşacak birini bekliyordu tüm enerjisiyle.Sabah programlarından ikindiye kadar hepsini izleyip kaydetmiş ama bunların kritiğini kimseyle yapamamıştı.Ve işte sonunda o şanslı kişi gelmişti;
”Gel gel tam zamanında yakaladın! Bak karar anına az kaldı. Bakalım hangi talibi seçecek?” dedi.
Televizyondaki orta yaşlı kadın:
"Yumzuğunu masaya vurdu muydu otutturacak “ taliplerine sesleniyordu.
Elmira ,ölü balık gözleriyle televizyondaki akıllara ziyan gürültüye tahammül etmeye çalıştı nezaketen.
Fazilet Hanım: “Ben namaza gidiyorum.Sen burda kal da, karar anını kaçırmayalım.Yoksa yarına kadar çatlarım valla meraktan!” dedi.
Ekranda , bir önceki evliliğini gözyaşları içinde anlatırken birden bire çalmaya başlayan roman havasıyla oynayan kadına şaşıramadı bile Elmira. Çünkü saçma olmayan ne vardı ki izlediklerinde?
Kalan son sabrını ve beyin kırıntılarını da burada harcayan Elmira, Fazilet hanım gelir gelmez kalkıp odasına gitti.Fazilet Hanım söylendi:
”Daha yeni geldin ayol, bunun da kibrinden yanına yaklaşılmıyor,sanki bana müsteşar…Bizim zamanımızda gelinler hizmet ederdi,şimdi herkes prenses olmuş.”
Elmira cevap vermeyince biraz daha yüksek bir sesle devam etti:
"-İyisi mi kızımı ya da Hafize bacımı çağırayım.Yoksa burda zaman mı geçer böyle!"
Hafize Bacı, gittiği yerde varlığını mutlaka hissettiren biriydi. Fazilet Hanım’ın en yetenekli saz arkadaşlarındandı. Ayrıca vokalde görümce, ritm sazlarda da eltiler eşliğinde muhteşem bir sahne performansı sergileyebiliyorlardı.
Elmira kapıyı kapattı, pencereyi açtı .Rüzgar esiyordu…Sessizliği ve soğuk havayı içine çekti.
Bir Cezmi Ersöz dizesi geldi aklına:
”Kendini yalnız hissediyordu, bu yalnız olmaktan daha kötüydü…”