1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
316
Okunma
insanları Sürekli ikilemde bırakan konulardan bir tanesi de iki kişinin yol arkadaşlığı bittiğinde bu durum " kalana mı daha zordur gidene mi" sorusudur. Daha önce bu sorunun cevabını yaşayarak öğrendiğimden bende fikrimi sunmak istedim. Benimle aynı fikirde olmayan okuyucularmında görüşlerine saygı duyduğumu şimdiden söylemek isterim.
Sevgi, bana göre öğrenilen ve öğretilen bir duygudur ve herkesçe farklı hissedilir, farklı gösterilir. Benim gözümdeyse sevgi başlı başına bir emektir. Yeri geldiği zaman Sevdiğinin acısını acı bilmektir. Her şeye rağmen saygı duyabilmektir ve hayat en ağır darbeleriyle geldiğinde bile bırakıp gidememek hatta bırakmayı aklından bile geçirmemektir. Lakin hayatın darbeleriyle karşılaşıldığında iki taraftan biri ben gidiyorum diyorsa yanan taraf, he zaman kalan taraftır. Giden kişi anılarıda bırakır geriye,hasretide. Bir de vuslat alır kaçar. Bir daha hiç gelmeyecek olan vuslatı.
kalan, ellerinde ziyan olmuş bir sevgiyle harap bir halde önce bu gidişi kabullenmeye çalışır. Gerçek olmayacağını bile bile birgün kavuşabilme ihtimalini kalbinin hep bir köşesinde taşır. Verilen tesellilere kulakları sağır olur. Gözüne değen her göz için derin bir pişmanlık yaşar. Çünkü zanneder ki bu giden sevgiliye ihanettir. Halbuki bilmez; gitmekte ihanettir, beraber kurulan hayallerin gerçek olma ihtimalini ortadan kaldırmakta bir ihanettir. zaman geçtikçe önce kendisine yapılan haksızlığı farkeder. Sonra gidenin hiç geri gelmeyeceğini. Bir daha da eskisi gibi olmaz hiçbir şey.
Bu yüzden size diyebileceğim, sorumluluğunu almakta korkaklık ettiğiniz sevgilerin vebaline girmeyin. kolay zannedilen ama göze ölümü bile alacak kadar çok seven bir insanın ahı gün gelir sizi bir yerde yakalar ve siz o gün aslında en muhtaç olduğunuz şeyin yine o sevgi olduğunu anlarsınız.