4
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
616
Okunma
...
Hıdrellez ’e sımsıcak bir selam ...
İlkbahar, alnına ter sürmemiş bir çocuğun gülüşü gibidir.
Ve Hıdrellez, o gülüşün gül ağacına yaslandığı gündür.
Yılın en bereketli sabahıdır Hıdrellez.
Toprağın hafif terlediği, yaprakların dua ettiği, güneşin usulca göğe tırmandığı o sabah…
İnsan, her şeyi affedebilecek kadar yumuşak, her şeyi dileyebilecek kadar çocuktur o gün.
Sabah serinliği daha uykulu, toprak daha cömerttir o gün.
Anadolu’nun yorgun elleri, bu sabah sanki biraz daha dualı, biraz daha hafiftir.
Çünkü herkes bilir: Hızır ile İlyas, bir yerlerde buluşmuştur.
Belki bizim mahallede bir çeşme başında,
Belki köyün harman yerinde sabaha karşı yürüyen bir kadının kalbine uğramıştır.
O gece…
Gül ağacının altına çizilmiş dilek resimleriyle doludur toprağın kalbi. Kimi üç kuruş para gömer toprağa;biri ev ister, biri sevda…
Ama en çok da umut bırakılır toprağa, usulca.
Bir kız çocuğu bileğine kırmızı ip bağlar,
bir nine, giden oğlunun resmini katlayıp gül dalına iliştirir.
Bir kadın, sevdiği adamın adını suya fısıldar.
Bir adam, ayakkabısını yıkayıp kapıya koyar—belki bu yıl yolun sonu eve çıkar diye.
Toprak bilir, su duyar, rüzgâr taşır.
Hızır uğramışsa bir gönle, o gönül artık hiçbir zaman eskisi gibi olmaz.
Ben hiç çiçekli entarilerle dere kıyısına dilek bırakmadım, belki sen de bırakmadın.
Ama birimizin kalbinde tutuşan dilek, ötekinin duasında yeşerdi belki.
Bazen aynı gül ağacına yaslanmadık ama aynı gökyüzüne başımızı kaldırdık, aynı yıldızı tuttuk, “tut beni” diye...
Hıdrellez, biraz eski radyolarda çalan bir türkü gibi...
Annemin yoğurduğu hamurun kokusu,
babamın cebinde kalmış bir eski gazete,
dedemin söylediği yarım kalmış bir mani gibi...
Her evde bir ocak, her ocakta bir umut yanar o gece.
Kimse kimseye “Senin dileğin neydi?” diye sormaz.
Çünkü herkes bilir: Gül ağacının altına bırakılan, dilek değil yürektir.
Ve bazen, dilekler kalpten çıkar ama kalbe düşer.
Sobası çok yanmamış evlerde bile umut yanar o gece.
Çünkü umut, kuru dallara asılmış bez parçaları gibi titrer rüzgârda:
Küçük ama inançla dolu.
Kimse “olur mu, gerçek mi” demez.
Çünkü o gece toprağın dili, kuşların şarkısı olur.
Ve dilekler sadece ağaca değil, göğe yazılır.
Ben o geceyi hiç yaşamadım belki…
Ama dizlerim yara bere içindeymiş gibi acıyor şimdi,
çünkü çocukluğumun olmadık Hıdrellezlerinde bile
seninle gül dalına bir umut bağlamış gibi hissediyorum kendimi.
Sen benim en kırmızı kurdelamsın.
Senin adını içimden geçirdim bu yıl,
suya değil—yüreğime bıraktım.
...
Ve Dileğimdir...
Bir dileğim var bu bahar:
– İçimizde ne kırıldıysa onun yerine bir gül filizlensin.
– Gidenler hayırla anılsın, kalanlar şükürle yaşasın.
– Kalbi daralanın gönlü açılsın.
– Kim ne dilediyse, alnı gibi ak ve yüreği gibi temiz gelsin.
– Yolu yokuş olanın yoldaşı Hızır olsun.
– Herkesin bir gül ağacı olsun; altında dilek değil, huzur dilesin.
Ve…
Sen gitme.
Çünkü seni dilemekten hiç yorulmadım ben.
Peri Feride ÖZBİLGE
06.05.2025