1
Yorum
4
Beğeni
4,0
Puan
351
Okunma
Bir akşam çay masasında oturmuş, elinde kalemi beyaz sayfalara kilitlenmiş şair…
Gözleri dalgın, düşünceleri dağınık. Ben dayanamadım, sordum:
— Ne oldu, neden tıkandın böyle?
Şair derin bir iç çekişle yanıtladı:
— İlham yok… gitti.
Şaşkınlıkla,
— Nasıl, enişte mi gitti?
dedim.
Şair göz ucuyla tebessüm etti:
— Ne eniştesi, İlhami de yok artık.
“İlham mı, İlhami mi?” diye karıştım:
— Başka birisi mi bu İlhami? Şimdi de o mu yok?
Şair kahkahasını bastı, gözlerime baktı:
— Ya sen laftan anlamıyor musun? İkisi de yok, ikisi de kaçtı!
“Duygu yok kardeşim, duygu yok—duygu olmasa ilham da olmaz, şiir yazılmaz!”
“Peki, nereye kaçtılar?” diye ısrar ettim.
— El ele kaçarken gördüm ikisini, dedi.
— Masada ne ilham kaldı ne İlhami…
Gülerek ekledi:
— Allah senin iyiliğini versin, kanka!
Sen hâlâ İlhami enişte sandın bunları?
O andan sonra ikimiz de anladık ki:
Duygu yoksa, ilham da yok; ilham yoksa şiir de yok! :)
Remziye ÇELİK
4.0
100% (1)