0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
231
Okunma
Bugün devletlerin yanı sıra çok uluslu şirketler, hükümet dışı örgütler ve çeşitli ulus ötesi guruplar, küresel elitler, uluslararası aktörler olarak uluslararası sistem kapsamı içinde etkinlik kazanmaktadır. Keohane ve Nye dünyanın "küresel bir kasabaya" dönüştüğünü, uluslararası aktörler arasındaki sosyal ekonomik alış verişin ulusal sınırı aştığını uluslararası aktörlerin çeşitlendiği ve aralarındaki etkileşimin karşılıklı bağımlılığı artırdığı görülmektedir der.
Düşündüğümüzde insan oğlu var olduğundan bu yana kendi kendini geliştirmekte ve bu gelişmeler içerisinde kendisinin faydalana bileceği bir çok ve çeşitli yaşam koşulları ortaya koymaktadır. Çünkü kendisini yaşam şartlarının oluşturulmasında gerekli birinci etken ve sebebi olarak görmüştür. İşte bunun için birbiriyle çatışmadan geçinebilmek ve uyumlu yaşayabilmek için ortaya konan yollardan birisi ekonomidir. Ekonomi, üretim, ticaret, dağıtım, tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan etkinliğinin ( faaliyeti) insan ihtiyaçlarını karşılamada yapılan her türlü faaliyettir. Ekonomideki bu faaliyetleri çatışmadan, doğru koruyucu bir mantık ve ortak akıl içerisinde çeşitli yollar ve kurallar çerçevesinde hayata geçirmeye çalışmaktadır.
21. yüzyılda uluslararası hukuk daha çok aranan ihtiyaç duyulan bir hukuk sistemi olmuştur. Devletler birbirlerine yaklaşmışlar bir birlerine daha çok ihtiyaç duymuşlar, hemen hemen her alanda birbirlerine ihtiyaç duysalar da en çok ekonomi, ticaret öncelikli ihtiyaç duyduğu ilişkilerdir.
Ekonomi, devletlerin bir biriyle ilişkilerinde önemini artırması ve uluslararası ticaretin ilk sırada yerini alması şirketlerin devletleşmesi, devletlerin şirketleşmesi, iç ilişkilerindeki ilişkilerin dış ilişkilerindeki ilişkileri ilgilendirmesi bir birine yakınlaştırmış hatta aynılaştırmıştır. Anlaşmalar, sözleşmeler, protokoller, mutabakatlar, antlaşmalar ve konferansların önem kazanması Uluslararası Hukuk’a kontratlar, protokoller, mutabakatlar, antlaşmalar, konferanslar ve sözleşmeler hukuku diye tanımlama kazandırmıştır.
Avrupa Birliği, ekonomi topluluğu statüsünden Uluslar üstü devlet seviyesine çıkışı 1648 Westphalia barışına ters düşmektedir. Baktığımızda AB’nin bütün hemen hemen tüm üyeleri NATO üyesi olduğu görülür.
Uluslararası ilişkilerde Westpahalia Barışı’nın bir kaç ilkesi, bugünkü dünya barışının önemli ilkelerindendir.
Devletlerin egemenliği ve siyasal (self determinasyon) geleceklik hakkı esasları prensibi
Devletler arası yasal eşitlik prensibi
* Bir devletin iç işlerine başka bir devletin karışmama prensibi
Bugünkü Uluslararası sistemde neden "Westpahalia sistemine" başvurulduğu açıklanmaktadır. Avrupa Birliğinin uluslar üstü seviyesinin de ötesini zorlaması diğer ulus devletlerin Uluslar üstü devlet olma arayışlarına sebep olmuştur. Bu yükselişler, arayışlar Uluslararası Hukuk’un önemini Uluslararası Hukuk’a ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
Haçlı seferini başlatıyorum.
2 Ağustos 1990’da Irak Kuveyt’in başkenti Kuveyt şehrini bombalayarak işgali başlattı. Kuveyt Ordusu üçü zırhlı biri mekanize ve bir tane de yetersiz durumdaki topçu tugayından oluşan 16000 kişilik bir orduydu. Hava kuvvetleri ise 2200 personel, 80 hava aracı ve 40 helikopterden oluşuyordu.
Ağustos 1988’de İran-Irak savaşını bitiren ateşkes imzalandığında Irak borç batağında, halk da sosyal patlama eşiğinde idi borçların çoğu Suudi Arabistan ve Kuveyt’e idi borçlarının silinmesini istedi fakat ret edildi. Kuveyt Osmanlı imparatorluğunun bir parçasıydı bunun için Irak Kuveyt’i kendisinin bir parçası gibi görüyordu, Avrupa’nın dikkatini Kuveyt ilk olarak Almanların Berlin-Bağdat demir yolunu Kuveyt limanına uzatma eğilimine girdikleri zaman çekti.
2 Ağustos da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi Uluslararası tekiler sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından Irak’a ekonomik yaptırım uygulamaya kondu. ABD Başkanı George H.W. Bush askeri birliklerini Suudi Arabistan’a yollarken başka ülkelerden de bölgeye asker göndermelerini istedi. ABD ağırlıklı Birleşik Krallık, Fransa, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan güçleri ’. Dünya savaşından sonraki en büyük koalisyon gücü ortaya çıktı.
17 Ocak 1991’de Irak’ı Kuveyt’ten çıkarmak için hava bombardımanı başlatıldı ve 24 Şubat’taki kara harekatı ile Irak Kuveyt’ten yüz saatlik kara harekatı sonucu ateşkes ilan edildi. 1950’lerden itibaren Irak’ın Sovyetler Birliği’nin müttefiki olması, Arap- İsrail savaşlarındaki İsrail’e karşı tutum, çeşitli Arap ve Filistinli militan gurupları desteklemesinden Irak-ABD ilişkileri anlaşmazlık içinde idi. Irak-İran savaşında tarafsız kalmış olsa da ABD Irak’a kaynak ve amacı olmayan hava araçları vermişti.
1982 Martında Irak’a yardımı artırmış, 1979’da terörü destekleyen ülkeler listesine alınan Irak 1982’de listeden çıkarıldı, diplomatik ilişki kuruldu. 1982 de yeni savaşta İran’ın ateşkesi ret etmesi Irak’a silah satışı rekor seviyeye çıktı. Kasım 1983’te Irak lideri Saddam Hüseyin’in ABD’nin isteği ile Ebu Nidalı Irak’tan kovması üzerine Ronald Reagan ilişkileri geliştirmek için heyet gönderdi. ABD ticaret komitesinin izniyle Amerikan şirketleri Irak’a şarbon ve böcek ilaçları gönderdi. Irak hükümeti şarbonu biyolojik, böcek ilaçlarını kimyasal silah yapım programlarında kullandı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Nisan 1991 de kabul edilen 687 no’lu ateş kes kararıyla uygulanmasına yönelik uygulamalar ve bu kararı takip eden kararlar 12 yıl sonra başlayacak başka bir savaşa neden oldu.
Savaştan sonra Irak yenilginin ardından Saddam Hüseyin yönetimini hedef alan halk ayaklanmaları ülkenin büyük bölümünü sardı, Saddam yönetimi elinde kalan kuvvetleri kullandı ve bastırdı. Mart1991 Şii ayaklanmasını da Irak kuvvetleri sert bir şekilde bastırdı. Ardından başlayan kuzeydeki Kürt ayaklanması karşısında Saddam Hüseyin yönetiminin sindirme hareketinin boyutu yeni uluslararası bunalım yaratarak toplu katliam korkusuyla 1,5 Kürt Türkiye sınırına yığıldı Birleşmiş Milletler huzur harekatı adlı kurtarma operasyonu başlattı Nisan 1991’de ABD yönetimi Irak’a Kürtlerin bulunduğu bölgede 36. paralelin kuzeyinde kara ve havada faaliyet gösterilmesini yasakladı. Birleşik Görev Gücü adındaki Uluslararası bir askeri gücün bölgeye yerleştirilmesi ve sonraki gelişmeler kuzey Irak’ta fiili bir Kürt yönetiminin oluşmasını getirdi. Irak’tan Türkiye’ye toplamda beş milyon civarında göç gerçekleşti.
Askerlerimizi çekiyoruz.
ABD’nin en uzun savaşı; 7 Ekim 2001’de Başkan George W. Bush’un "terörizmle savaş sözüyle başlayan Afganistan’daki varlığı 20 yıl sonra 30 Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilme sürecini tamamladığını açıklamasıyla sonlandı. ABD tarihinin en uzun savaşını 3000’den fazla sivilin öldüğü 11 Eylül 2001 terör saldırısı ardından El Kaide Örgütünün Afganistan da saklanan Usame Bin Ladin’in ele geçirilmesi amacıyla yaptı.
İlk İngilizlerin, 1980’lerde Rusya’nın uğratıldığı tarihte "imparatorlukların mezarı " diyerek anılan Afganistan’dan ABD’nin yenilgi izlenimi yaratan geri çekilme fikri Başkan Obama döneminde Usame Bin Ladin’in 2011 yılında yakalanıp öldürülmesiyle amaca ulaşıldığı söylentisi terörün artmasıyla asker sayısı daha da yükseltildi.
Başkan Trump seçim kampanyalarında(America’s endles wars) Amerika’nın bitmez savaşlarına son vereceğini, sadece Afganistan’dan değil genel olarak orta doğudan da çekileceğini söylüyordu. Orta doğudan geri çekilme söylemi IŞID ve kökten dinci örgütlerle savaşan Kürt güçlere destek anlamını almıştı. Trump yönetimi 2019 yılında Afganistan dan çekilme müzakerelerini Katar’ın başkenti Doha’da 2020 yılında Taliban’la masaya oturarak 15 Ocak 2021tarihine kadar Amerikan askerlerinin sayısı 2500’e düşürülüp 1 Mayıs 2021 tarihinde tamamen ülkeden çıkma anlaşmasına varıldı. ABD 30 Ağustos 2021 de Afganistan dan çekilme sürecini tamamladı.
Tahliye sırasında ABD aileleriyle beraber götürmek istediği acil güvenlik nedeniyle bırakılan ve çıkış işlemleri için adları ABD yetkilileri tarafından Taliban’a iletilmiş olan 1500 öğrenci ,can korkusu nedeniyle gizlenmeye çalışmakta ve koalisyon güçleriyle görev yapmış hizmet vermiş Afgan vatandaşlarına yönelik Taliban yatıştırıcı söylemlerinin hayata geçmediği BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri tarafından BM İnsan Hakları Konseyi önünde açıklanmış, evlerde tek tek arama yapıldığı, Afgan güvenlik güçlerinin eski mensuplarının intikam infazlarına kurban gittiği bildirilmiştir. Kurtulabilen kaçabilenler İran üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı.
24 Şubat 2022’de Rusya Ukrayna’yı işgal etti.
2014 yıllarında başlayan Rus-Ukrayna’nın NATO’ya katılmayacağı vaadinin yanı sıra Doğu Avrupa’da konuşlandırılan NATO birlikleri ve ordusunda azaltılma "güvenlik garantileri olarak adlandırdığı talepleri karşılanmadığı taktirde belirsiz askeri müdahale tehdidinde bulundu. ABD ve NATO üyeleri bu talepleri reddetti ekonomik ambargo uygulansa da kriz devam etti.
4 Nisan 2023’de Finlandiya, 7 Mart 2024’de İsveç Türkiye’nin ve Macaristan’ın onayından sonra NATO’ya katıldılar.
ABD ordusu yeni üslere yerleşiyor. 13 mayıs 2022 tarihinde ABD’nin kullanımına Volos’taki Georgula kışlası, Litohoru’daki atış alanı, Dedeağaç’taki Yannuli kışlası ve Suda üssü Girit adasında ABD’nin kullanımına açıldı. Yunanistan ABD ile 14 Ekim 2021’de karşılıklı savunma işbirliği anlaşması imzalamıştı. 13 Mayıs 2022 de Yunanistan parlamentosunda onaylanan ABD ile karşılıklı savunma işbirliği anlaşması ABD’nin Yunanistan da 3’ü yeni olmak üzere 4 üsten faydalanmasına olanak sağlıyor.
"Dünya üzerinde 200 milyon insan hareketlenecek, yer değiştirecek, göç edecek"
Suriye’den Türkiye’ye savaştan kaçan 252 kişilik sığınmacı kafilesi 29 Nisan 2011 de Hatay Reyhanlı Cilve gözü kapısından giriş yaptı. 20111’den sonra 212, 215, ve 2021 yılında üç büyük göç dalgası görüldü. 7 milyon insan Suriye’yi terk etti , bir o kadar insanda ülke içinde yerinden edildi bu göç hareketi dünya mülteci akışının kaynağı olarak görüldü düzensiz göçün nedenlerini Suriyelilere göre değerlendiren rapor hazırlandı.
Raporda göçe neden olan koşulların devam etmesi, Suriye sorununun çözümüne yönelik her hangi bir şeyin görülmemesi, adil bir çözümün olmaması, düzenli göç yollarının daralması ve kapatılması Lübnan ve Türkiye de kmşu ülkelerde sığınmacıların yaşadığı zorlu koşullar geçici düzensiz göç dalgaları oluşturmakta. Dünya çapında göçlerin her yıl artması gelecekte daha az insanın göç edeceği konusunda bir gösterge yok. Ancak göç edeceklerin önünde engeller oluştu.
ABD Başkanı Trump "duvar inşa etme " söyleminde bulundu. Covid-19 salgınında ülkeler seyahat kısıtlaması getirdiler. Brexit uygulamasıyla Birleşik Krallık ve AB arasında özgürce göç ortadan kaldırıldı.
Güncel küresel eğilimleri göçmen sayısı tutarlı bir şekilde artmakta, başka ülkeye taşınma yüzdesi göreceli durumda
Göç güzergahlarına ulaşım zorlaşırken uluslararası göçün zengin bir ülkeden diğer bir zengin ülkeye gerçekleşiyor.
Beşar Esad’ın devrilmesi Rusya’ya kaçmasının ardından başka ülkelerde yaşayan altı milyondan fazla Suriyelinin dönmesi mümkün olabilir mi?
Suriye’nin nasıl yönetileceği belirsizliği sürerken güvenlik koşulları ve düzensiz göçün devam edip etmeyeceği meçhul.
2016 ABD Başkanlık seçimi kampanyalarında mitinglerinde sık sık "duvarı inşa et" sloganı Trump’ın yasa dışı göçü engellemek için Meksika sınırına inşa etmeyi vadettiği duvar hatırlatılıyordu.
Başkan Trump’ın 2017 kararlarından biri yedi ülkenin ( İran, Irak, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen) vatandaşlarına seyahat yasağı koydu. Bu ülkelerin vatandaşlarının çoğu Müslüman olduğu için bu yasağa "Müslüman yasağı" dendi. Trump Yeşil Kart Çekilişinin olduğu Çeşitlilik Göçmenlik uygulamasını iptal etti.
Donald Trump bu seneki (2025) seçimlerindeki vaatlerinde düzensiz göçmenleri topluca sınır dışı edeceği "bunun fiyat etiketine bağlı değil gerçekten başka seçeneğimiz yok" demiş ve projesinde ABD ordusunu kullanabilmek için ulusal acil durum ilan etmeyi planladığını eklemişti. Fakat uzmanlar bir milyondan veya daha fazla kişinin sınır dışı edilmesinin yüzlerce milyar dolara mal olacağını açıkladılar.
İş gücünü büyütmek için göçü kolaylaştıran Almanya da bu uygulamayı seçimden sonra değiştirebilirdi. Almanya’daki iş gücü eksikliğinden dolayı siyasi partiler düzenli göçe daha az itiraz ettiler.
AB yada Ecowas gibi bölgesel yasal göç ve Güney Asya’dan Körfeze uzanan göç koridorunda değişiklik olmayacağı tamamen iş gücünden oluşan ve Güney Asya’dan körfeze uzanan büyük koridor devam edeceği ve ihtiyacın olduğu önemli işler geçekleştirdiği belirtilmekte Uluslararası düzenli göçün geleceğindeki en büyük sorun göçe güveni dezenformasyonun erittiği, savaş ve felaketlerin dışında ki göçlerin öngörülebilir olduğudur.
Savaş ve felaketlerin olduğu biyolojik ilaçların kullanılan bölgelerden gelecek düzensiz göçlerin istenmediğidir.
Buna göre Güney Asya’dan gelecek düzenli göçlere açık fakat Batı Asya’dan gelecek düzensiz göçlere Kapalılar.
"Dünya üzerinde 200 milyon insan hareketlenecek, yer değiştirecek göç edecek"
Bu söylem ilgi çekici beyin ya bu delice çılgınca fikirler Batı Asya ülkelerine baktım ( Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Katar, K.K.T.C, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan, Umman, Ürdün, Yemen) Arap yarımadası nüfusu 190-300 milyon hatta Irak ve Ürdün topraklarının bir kısmı Arap yarım adası dışında kalır.
26.06.2014 New York Times 5 ülkeden 14 ülke
Bastırılmış kesimler aşiretler arası güç çatışmaları ve ekonomik çatışmalar, Sünni-Şii çatışmaları ve ekonomik çatışmalar Suudi Arabistan’ın krallık öncesine 5 parçaya ayrıla bileceği
Bölgenin fakir Arap ülkesi Güney Yemenin, bağımsızlık yanlılarının sonuç vermesi yeni yapılanmanın Suudi Arabistan’a katılabileceği
Çözülmenin başlangıcı Suriye iç savaşı Orta doğunun kaderini değiştirecek.
Kopuşlar, oluşumların temelinde mezhep çatışmaları, aşiret ve kabileler arası uyuşmazlık ve etnik farklılıklar ve Arap baharı sonuçları Avrupa devletlerinin geçen yüz yılda çizdiği haritada ciddi değişiklikler olabileceği
Yeni harita Orta Doğuyu etkileyeceği gibi Uluslararası Ekonomik işbirliklerini enerji yollarını, güvenlik anlaşmalarını ve siyasi dengeleri değiştireceği
Suriye’de Esad ailesinin 1971’den beri yönetiminde beraber olduğu Nusayri azınlığının kıyı şeridinde bağısız bir devlet kurması, kuzeyde Kürtlerin yaşadığı otonom bölgesi ve orta bölümleri içine alan geniş bir Sünni devletin yer aldığı üç ayrı bölge
Fransız ve İngilizlerin 1. Dünya Savaşı sonrası Sykes-Picot antlaşmasıyla çizilen Orta Doğu sınırlarının daha fazla dayanamayacağı Irak’ın doğusunda Kürt bölgesi, orta kısımlardan Suriye’ye uzanan Sünni devleti, Bağdat’ın güneyinde bir Şii devleti kurulması
Libya’nın eski tarihindeki Trablus, Sirenayka ve Fizan olarak üçe bölünmesi
Kabileler arası gerginliklerin kesilmediği Yemen’in kuzey ve güneyinde Sana ve Aden merkezli iki devlet kurulması
Sorunların yaşandığı, gençlerin yüzde otuzunun işsiz olduğu, azınlık ve kabilelerin baskı unsuru oluşturduğu Suudi Arabistan’ın kuzey, doğu, batı ve ortada bir Vahhabi devleti olarak 4 parçaya bölündüğü
Irak’ta Bağdat, Libya’da Misurata, Suriye’de ise Cebeli Düruz gibi kentlerde şehir devleti oluşturulması düşünülüyor istenen bu senaryo bu.
Sykes-Picot antlaşması1916 yılında Birleşik Krallık ve Fansa arasında imzalanan Rusya ve İtalya tarafından onaylanan Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır. Sykes-Picot anlaşması ile Türkiye üzerin planlanan faaliyetler ise bu anlaşmaya göre bugün Güney İsrail ve Filistin, Ürdün ve Güney Irak’ın kontrolünü ve ak denize erişim sağlamak için Hayfa ve Akka limanlarını içeren ek küçük bir alanı İngiltere’ye tahsis etti Fransa ise Türkiye’nin güney doğusunu, Kürdistan bölgesini Suriye ve Lübnan’ı kontrol edecekti
New York Times gazetesinde yayınlanan Orta Doğu senaryolarını içeren haritada ve "5 ülkeden 14 ülke çıka bilir" başlıklı Robin Wrıght imzalı makalesinde ve haritada Türkiye’den bahsedilmiyordu. (26.06.2014
11 Kasım2024’e geldiğimizde ABD’de başkanlık yarışından çekilen ve yeni yönetimde aktif rol alması beklenen Robert Kennedy Jr. Amerikan basınına, Trump’ın kuzey Suriye’deki Amerikan askerlerinin çekilmesi gerektiğini söylüyor. Kennedy’e göre Trump, Amerikan askerlerinin Türkiye ve Kürt güçleri arasında çıkacak bir çatışmada arada kalmasından kaygı duyduğunu ve geri çekilmeleri gerektiğini düşünüyor diye açıklıyor.
7 Aralık2024 tarihinde Esad Şam’dan kaçtı Rusya hükümeti Cumhur başkanlığından "istifa ettiğini " ve "Suriye’yi tamamen terk ettiğini" söyledi. Interfax haber ajansı Kremlinden ismi açıklanmayan bir kaynağa dayandığı haberinde Suriye Cumhurbaşkanı Esad Moskova’ya geldi açıklaması yaptı
Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda incelediğimizde Trump, Zelenskiy görüşmeleri, müzakereleri, ABD ve Rusya diyalogları görüşmeleri ABD ve Rusya arasında Sykes-Picot benzeri anlaşma mı var diye düşündürmüyor değil.
Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında bir köprü olduğu Ticaret yolları, enerji kaynakları aktarımı, göç yolları ve bir çok etkinliğin geçiş güzergahı olduğu bizlere orta okul, lise eğitimi aldığımız yılarda anlatılıyor öğretiliyordu bu durum bu günde değişmiş değil. Türkiye bugün daha önemli bir pozisyonda durumunu korumaktadır. Bu durumdan dolayı ise bulunduğu coğrafyadaki bütün hareketlerden ister istemez etkileniyor. Kendiliğinden olayların içerisinde bulunuyor, hareketliliğin ortasında kalıyor.
"Dünya üzerinde 200 milyon insan hareketlenecek, yer değiştirecek göç edecek"
Bu söylem söylem delice çılgınca düşüncelere fikirlere zorluyor insanı. Bulunduğu konum itibarıyla Türkiye bir göçmen deposu, mülteci, sığınmacı ülkesi mi olacak? Çılgınca delice düşünceler bunlar. Ayrıca ABD ile Rusya arasında görüşmelerin yapıldığına anlaşmaların yapıldığına sözleşmelerin imzalandığına şaşırmamalıyız.
Çünkü18.yüzyıldan itibaren Rusların hayali olan İstanbul ele geçirmek Anadolu üzerinden ak denize, Kafkaslar ve İran üzerinden Basra Körfezine inme hayalinden vaz geçtiğini zannetmiyorum. Fakat ufak bir değişiklik Gürcistan ve Ermenistan’ı köprü yaparak Kars, Erzurum, Bingöl , Diyarbakır, Mardin ve Kürt bölgesi üzerinden Ak denize inmeyi hayal edebilir.
Peki Türkiye nasıl göçmen deposuna sığınmacı mülteci ülkesine dönecek? Gazze’nin plajlara dönüştürüleceği Truzim cenneti yapılacağı buraya birçok şirketin geleceği ve bu şirketler bir çok insanı da beraberinde getirecek. Truzim şirketleri inşaat şirketleri petrol şirketleri lojistik şirketler sayda say bitmez. Şunda belirtmek isterim ABD’nin petrol rezervlerinin tükenme noktasında olması gerekir benim yıllar öncesinden 35- 40 yıllık petrol rezervinin kaldığıydı. Trump sanki Avrupa’nın İmparatoru gibi, eh zaten Avrupa’da İmparatorunu aramakta...
ABD’nin Yunanistan’daki üslerini çoğaltmasının sebebi Rusya ile savaşacağından değil, Rusya ve ABD hiç bir zaman savaşmazlar. Üslerin çoğaltılmasının sebebi düzensiz göçlere karşı yapıldı. Savaş ve felaketlerden kaçan biyolojik silah üretim bölgelerinde etkilenip bulaşıcı virüs taşıyıcılara karşı ana önlemek için.
Güney Asya’dan gelecek göçlerin düzenli olduğu ve bu göçlere ihtiyaçları olduğunu da hazırlanan raporda belirtiyorlar. Batı Asya’dan gelecek düzensiz savaş ve felaketlerden gelecek göçleri istemiyorlar. Buda Türkiye’yi mülteci, göçmen ve sığınmacı deposu bir ülke haline getirir. Devletleşen şirketler, şirketleşen devlet ülkesi olmuş bir Türkiye’yi köleler ülkesi, sömürge ülke yapar.
Daha önce yazdım şimdi tekrar yazacağım. Türkiye bir an önce İran sınırından Hatay buruna kadar sınırdan Suriye’ye üç basamaklı merdiven biçiminde otuz veya yirmi kilometre girmeli güvenlik sınırı oluşturmalıdır. İlk basamak Türkiye sınırı ve üçüncü basamak Suriye içine yirminci kilometrede olmalı üçüncü basamak ve on km arayla oluşan ikinci basamaklar arası gelecek göç dalgasını kontrol etmek barınmalarını, güvenliklerini sağlamak için kullanılmalı. Türkiye bunu başarabilir. Bu güne kadar çok şey başaran Türkiye bunu da başarır.
------------------------sevgilerimle...
-------(pitik)...