0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
111
Okunma
Bazen en büyük cesaret, bir adım atmaktan değil, iç sesinin seni çağırdığı yolu dinlemekten gelir. Kalabalığın sesleri yükseldiğinde, kendi düşüncelerini duymak zorlaşır. İnsanlar, seslerini duyurmak için birbirlerinin üzerine çıkarak bir kaos yaratırlar. Fakat işin asıl sırrı, bu gürültü içinde kendi sessizliğini bulabilmektir.
Bir odada yalnızken her şey net görünebilir. Kendi fikirlerinizin gücüne inanırsınız. Ama ya dışarıda, milyonlarca düşüncenin ve karışıklığın içinde, kendi sesinizi bulmak zorlaştığında? İşte asıl cesaret, orada başlar: Kendi iç yolculuğunuza çıkmak, kalabalığa rağmen, sormak ve konuşmak. Kendi bakış açınızı açığa çıkarmak, bazen tüm dünyayı değiştirebilir.
Herkesin bir şeyler söylemeye çalıştığı bir ortamda, bir anda siz sessizleşiyorsunuz. Etrafınızdaki sesler soluyor, insanlar, sizin söylediklerinizi bekliyorlar. Söylediğinizin değeri, ne kadar önemli olduğunu hissetmek bir anda evrensel bir bağ kuruyor. Herkesin suskunluğu, sizdeki cesaretin bir yansıması gibi. Korkularınız sizi durdurmaya çalıştığında, o sesin yükseldiği an, bir fark yaratma anıdır.
Fakat bazen doğru sözcükleri bulmak kolay değildir. Her bir kelime, bir duvarı yıkmak, bir kalbi açmak, bir yıkımı onarmak için seçilir. Toplumun gürültüsünden sıyrılıp kalp sesinizi duyurmak, bazen yalnızca bir dakikalık bir cesaret gerektirir. Ama o an, her şey değişebilir. Kendinizin farkına varın, o sessizliği bir araç olarak kullanın. Kendi yolunuzu çizmek için kelimelerinizi kucaklayın.
Ve sonunda, sesinizin bıraktığı yankılar, kalabalığa dağılacak. Zihinleri uyandıracak, bir değişim rüzgarı estirecek. Belki de o an, bir daha asla eskisi gibi olmayacak bir dünyaya doğuşun ilk adımıdır.
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (1)