1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
182
Okunma
“Kaybolan İnsanlığın Gölgesinde”
Bir zamanlar sokakta yürürken insanların gözlerinin içine bakardık. Selam vermek, hâl hatır sormak, en azından bir tebessüm etmek sıradan bir incelikti. Şimdi ise gözlerimiz telefonda, kalbimiz uzaklarda. Görüyoruz ama görmüyoruz. Duyuyoruz ama dinlemiyoruz. Seviyoruz ama göstermiyoruz. Ve sonra da diyoruz ki: "Neden böyle olduk?"
Aslında çok şey değişmedi… Değişen bizdik.
İletişim araçları çoğaldı ama bağlarımız koptu. Herkes bir şeyler anlatıyor ama kimse anlaşılmak istemiyor gibi. Çünkü anlaşılmak, çıplak kalmak gibidir. İçini açarsın, duygularını dökersin, ama en sonunda yine yanlış anlaşılma korkusu büyür içinde.
Ve sonra insanlar susar…
Kalabalıklar içinde yapayalnız yürüyen insanlar olduk. Herkesin elinde bir cihaz, ama kimsenin elinde bir el yok artık. Herkes her şeyi biliyor, ama kimse kimseyi tanımıyor. Herkesin sözü var, ama vicdanı yok.
Bir zamanlar mutluluk küçük şeylerde gizliyken; şimdi herkes büyük şeyleri ararken küçük mucizeleri kaçırıyor. Bir çiçeğin kokusunu içine çekmek, gökyüzüne bakıp iç çekmek, bir dostla kahkaha atmak ya da biriyle aynı anda susabilmek... Bunlar kayıp.
Artık insanlar sevgiye değil, ilgiye aç. Değer vermek yerine tüketiyor, bağ kurmak yerine bağlılıkla korkutuyor, sadakati eski bir kavram gibi görüyor. Kalpler geçici, sözler taklit, sevgiler yorgun. Gerçek olan her şeyin yerine geçici hevesler koyduk.
Oysa insan, insana iyi gelir. Bir sözle iyileşir, bir bakışla güç bulur, bir sarılmayla hayata tutunur. Ama biz ne yaptık? Sözleri hoyratça harcadık, bakışları unuttuk, sarılmaları soğuttuk.
Ve sonra kendimize bile yabancılaştık.
Çünkü bir gün aynaya baktığımızda tanıyamadık artık kendimizi.
Ne gözümüzdeki yorgunluk tanıdı eski hayalleri,
Ne de içimizdeki çocuk inanır oldu umutlara…
Ve biz bu yabancılığı “olgunluk” sandık.
Büyüdükçe eksildik.
Bildikçe unuttuk.
Unuttukça yalnızlaştık.
Ama en çok da ’iyi kalmak’ uğruna kendi içimizde parçalandık.
Bu dünya hâlâ güzel şeyler hak ediyor. İnsanlar hâlâ umut edebilmeli. Kalpler hâlâ yeniden çiçek açabilmeli. Ve biz hâlâ insan olmanın yükünü değil, onurunu taşıyabilmeliyiz. Çünkü eninde sonunda ne kadar unutsak da:
İnsan, insana iyi gelir.
Bir omuz, bir kelime, bir dua…
Bazen bir yabancı bile,
İnsana kendi ailesinden daha çok merhem olabilir.
Yeter ki niyet temiz, gönül berrak, kalp saf olsun.
Arzu ZÜNGÜR
5.0
100% (1)