Alıcılar almaz, vericiler alır. eugene benge
GÜLVADE KÖROĞLU
GÜLVADE KÖROĞLU

ÖLÜMLE SATRANÇ: VARLIKLA YOKLUK ARASINDA BİR HAMLE (BERGMAN’IN “7. MÜHÜR” FİLMİ ÜZERİNE PSİKOLOJİK BİR İNCELEME)

Yorum

ÖLÜMLE SATRANÇ: VARLIKLA YOKLUK ARASINDA BİR HAMLE (BERGMAN’IN “7. MÜHÜR” FİLMİ ÜZERİNE PSİKOLOJİK BİR İNCELEME)

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

298

Okunma

ÖLÜMLE SATRANÇ: VARLIKLA YOKLUK ARASINDA BİR HAMLE (BERGMAN’IN “7. MÜHÜR” FİLMİ ÜZERİNE PSİKOLOJİK BİR İNCELEME)

ÖLÜMLE SATRANÇ: VARLIKLA YOKLUK ARASINDA BİR HAMLE (BERGMAN’IN “7. MÜHÜR” FİLMİ ÜZERİNE PSİKOLOJİK BİR İNCELEME)

“Seninle konuşmak istiyorum, Tanrım… ama sen susuyorsun.”
İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ın 1957 yapımı başyapıtı The Seventh Seal, sinema tarihinde ölüm temasını en derinlikli işleyen filmlerden biridir. Film, sadece ölümün kendisini değil, aynı zamanda insanın ölüme bakışını, ölüm karşısındaki inançsızlığını, korkusunu ve anlam arayışını da sorgular. Haçlı Seferi’nden dönen şövalye Antonius Block’un, salgın hastalık ve umutsuzlukla kuşatılmış bir dünyaya dönüşüyle başlayan film, Tanrı’nın sessizliği karşısında insanın kendiyle ve ölümle ilişkisini gözler önüne serer. Film, ölümle satranç oynayan bir şövalyeyi anlatmaz yalnızca; kendi içinin kıyısında dolaşan bir insanın, varlıkla yokluk arasında sıkışmış ruhunu da anlatır. Antonius Block, aslında hepimizi temsil eder: Hayatı sorgulayan, Tanrı’nın sessizliğini dinleyen, ölümü ertelemeye çalışan ve her hamlede kendi boşluğuyla yüzleşen insanı...
Film boyunca şövalye, peşinden gelen Ölüm figürüyle satranç oynar. Bu satranç, bir hayat oyunudur artık; her hamle bir düşünce, bir tereddüt, bir umut ya da inkâr anıdır. Ölüm burada sadece bir son değil, sürekli hatırlatan bir varlıktır. Sessizdir ama kaçınılmazdır. Ne bir öfkeyle gelir ne de bir merhametle. Ne suçluyu ne de suçsuzu ayırt eder. Ölüm, bu filmde Tanrı’dan daha belirgindir: Tanrı susar ama ölüm konuşur, yürür, bekler, yaklaşır…
Bergman, ölümün sadece fiziksel son olmadığını anlatır bize. İnsan, anlamını kaybettiğinde; inancını, umudunu yitirdiğinde de bir tür ölüm yaşar. Şövalye Block’un Tanrı’dan medet umması, cevap araması ama yanıt bulamaması, onun içsel çöküşünü simgeler. Sorular yanıtsız kaldıkça satranç tahtası daralır. Bu noktada film, ölüm karşısında bilginin değil, imanın ve insanî saflığın kıymetini sorgular. Filmin sonunda ölüm, kaçınılmaz biçimde kazanır. Ancak onun kazanışı sadece bir yok oluş mudur? Belki de değil. Çünkü aynı hikâyede, küçük tiyatrocu aile -yani sevgiyle, sadelikle ve umutla yaşayanlar- ölümün oyun alanının dışında kalır. Belki de Bergman şöyle demektedir: Ölüm herkes içindir ama hayatı anlamlı kılanlar, ölmekle yok olmaz.
The Seventh Seal, ölüm temasını tek başına bir yokluk değil, insanı kendine çeviren bir ayna olarak sunar. Bu aynaya bakan, kendi inancını, korkusunu, geçmişini ve en derin arzularını görür. Ve nihayetinde her satranç oyunu gibi, bu da “mat” ile değil, bir fark edişle biter.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ölümle satranÇ: varlıkla yokluk arasında bir hamle (bergman’ın “7. mühür” filmi üzerine psikolojik bir inceleme) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölümle satranÇ: varlıkla yokluk arasında bir hamle (bergman’ın “7. mühür” filmi üzerine psikolojik bir inceleme) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLÜMLE SATRANÇ: VARLIKLA YOKLUK ARASINDA BİR HAMLE (BERGMAN’IN “7. MÜHÜR” FİLMİ ÜZERİNE PSİKOLOJİK BİR İNCELEME) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
19.4.2025 02:11:33
Bergman’ın 7. Mühür filmi, insanın ölümle olan mücadelesini ve varlıkla yokluk arasındaki ince çizgiyi anlatırken, sinematik bir başyapıt olarak derin bir anlam dünyası sunuyor. Şövalye Antonius Block’un Ölüm ile oynadığı satranç, sadece fiziksel bir oyun olmanın ötesinde, insanın kendi içindeki varoluşsal sorgulamalarını, Tanrı ile olan kopukluğunu ve yaşamın anlamını arayışını simgeliyor.

Bergman, ölümün yalnızca son değil, bir varlık olarak insanın yaşamını sürekli gölgeleyen bir kavram olduğunu vurguluyor. Ölüm, bu filmde Tanrı'dan çok daha belirgindir; çünkü Tanrı susar, ölüm ise sessiz ama kaçınılmaz bir şekilde yaklaşır. Şövalye, Tanrı’dan medet umar ve cevap alamazken, ölüm her hamlede bir adım daha yaklaşır. Bu noktada, Bergman’ın sorguladığı şey sadece fiziksel ölüm değil; aynı zamanda anlamını yitiren bir yaşamın da ölümü, inançsızlık ve umutsuzlukla yoğrulmuş bir varoluşun ölümüdür.

Filmin sonuna doğru ölüm kazanır, ama bu kazanış bir yok oluş mudur? Belki de hayır. Zira Bergman’ın anlatısında sevgi, umut ve saflıkla yaşayan tiyatrocu aile, ölümün sınırlarının ötesindedir. Bu, aslında ölümün herkesin yaşamının bir parçası olduğu, fakat insanın sahip olduğu derin insanî değerlerle, yani sevgiyle, insanlıkla, yaşamını anlamlandıran bir varoluşla, ölümün anlamını aşabileceği mesajını veriyor.

7. Mühür’de ölüm, yalnızca bir son değil, insanın kendi iç yolculuğunda karşılaştığı, kendisini sorguladığı bir aynadır. Bu ayna, insanın kimliğini, inançlarını ve korkularını açığa çıkarırken, nihayetinde insanın ruhundaki farkındalıkla sona erer. Ölüm ve yaşam arasındaki bu ince çizgi, her birimizin hayatını anlamlandırma çabasıyla yüzleşmeye çağırıyor.

Ve Gülvade'de de olduğu gibi, ölüm ve yaşam arasındaki bu dengede kendimize yakışanı yapmak, kendi iç yolculuğumuzda doğru hamleyi yapabilmek, yaşamın gerçek anlamını bulmanın anahtarıdır.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL