Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Veli Aykar
Veli Aykar

KÖY ENSTİTÜLERİ

Yorum

KÖY ENSTİTÜLERİ

( 1 kişi )

1

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

257

Okunma

KÖY ENSTİTÜLERİ

KÖY ENSTİTÜLERİ

KÖY ENSTİTÜLERİ

Ülkemiz I. Dünya ve Kurtuluş Savaşı’nın yaralarını saramamış, Cumhuriyet Devrimleri Anadolu köylerine erişememişti. Okuma yazma oranı (%5) çok düşüktü. Halkın büyük çoğunluğu (%80) köylerde yaşıyordu. Yoksulluk içinde karasaban ve bir çift öküzle geçimini sağlamaya çalışıyordu.

Mustafa Necati, değerli bir kuva-yi milliyeci, öğretmen ve avukattı. Milli Eğitim Bakanı olunca karanlıkta kalmış Anadolu’nun nasıl aydınlığa çıkarılması gerektiğine kafa yormuş, Harf Devrimi ve Millet Mekteplerinin açılması ile aydınlanma ışığını yakmıştı. Ölümünde Atatürk’ün gözyaşlarını tutamadığı eğitim ülküsü taşıyan, hizmetleri iz bırakan bir bakandı.

Büyük şair ve fikir adamı Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olduğunda II. Dünya savaşı patlak vermiş, Dünya ve ülkemiz ekonomik darboğaza düşmüştü. Kalkınmanın köyden başlaması gerektiğine inanan Hasan Ali ile Köy Enstitülerinin mimarı İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç kolları sıvadılar. Hiçbir pedegoji ve eğitim kitabında yazmayan, bize özgü eğitim modelinde Köy Ensttülerini açtılar. (17 Nisan 1940)

Dağ başlarında çoban, bozkırlarda kavruk yüzlü ırgat olan; üst başları yama yama, yalınayak, karı aç yarı tok, imbikten geçmiş gibi çelimsiz köy çocukları bu okulara girdiler.

Ezilmiş, sömürülmüş, utangaç köy çocukları bir takım elbiseyi giyince, bir çift ayakkabıyı görünce ve sıcak çorbayı içince kendilerine bakıp “Bu ben miyim?” diye şaşkınlıkla aynalara gülümsediler...

Okullarda kültür derslerinin yanında yaşamda gerekecek zanaat ve sanat dersleri de veriliyordu. Kendi okullarının duvarını örmeyi, kiremitini döşemeyi, masa ve sandalyeyi çakmasını öğrendiler. Okul onlar için bir yuva ve derslikler dışında büyük bir uygulama bahçesi, yeteneklerini geliştirdiği işlikler olmuştu.

Dünya klasiklerini okuyorlar; resmin, edebiyatın, tiyatronun ve müziği tadına varıyorlar; spor etkinlikleri ile genç olmanın hazzını duyuyorlardı.

Üreterek, yaşayarak okuma diyebileceğimiz bu eğitim biçimi tüm dünyanın dikkatini çekmişti. Mezunlar gittikleri köylerde “olmazı olur,” yapıyor; cehalete, yoksulluğa, sömürüye başkaldırıyordu.
Medeni cesaretleri tavan yapmış, özgüvenleri sonsuz öğretmen olarak yetişen bu çocuklar Anadolu köylerine ışık tutuyor; yerine göre bir öğretmen, yerine göre bir zanaat ustası, bilinçli bir çiftçi oluyorlardı...

Günümüzde aradan bir ömürlük zaman geçse de onların öğretmenlik yaptıkları okullardaki izlerini hayranlıkla gözlemliyoruz. Yaşayanların derin kültürüne, aydın düşüncelerine imrenerek bakıyoruz. İçlerinden çıkan yazarların, sanatçıların, yöneticilerin adını övünçle anıyoruz..

Ancak Köy Enstitüleri toprak ağalarının çoban ve ırgat kaynağını kesmişti. Tekerlerine taş konulan Cumhuriyet düşmanlarının tepkisini çekmiş ve homurdanmalar başlamıştı.

ABD’nin sinsi planı gereği Enstitüler sözde “komünizm yayıyor,” iftiraları kulaktan kulağa yayılıyordu. “Siz üretmeyin, biz üretip size veririz,” şeklindeki ABD planı, içerideki gaflet ve delalet içinde olan işbirlikçiler, ağalar, tarikatlar sayesinde tıkır tıkır işlemeye başlamıştı. Dostların imrenerek ve düşmanların hasetlikle baktığı bu güzelim okullar aşama aşama kapatıldı. (1946-1954)

Köy Enstitülerinin havasını, kokusunu, kültürünü az da olsa sürdüren Öğretmen Okulları da yetmişli yıllarda tırpanlandı...
Hiç bir öğretmenlik ülküsü olmadan, hiçbir meslek aşkı duymayan, uygulama ve meslek ruhunu tatmayan, “bir baltaya sap olamamışlar” öğretmen oldular.

Puanı ancak yettiği için ve bazen mektupla, bazen uzaktan, tarikat destekli kurslarla yetişen nesil Eğitim Fakültelerinden çıkıp öğretmen oldular... Sonuç olarak Dünya genelinde eğitimde yaya kaldık...

Günümüzde herkes anlıyor ki Köy Enstitüleri sürdürülseydi ülkemiz bir “beyaz zambaklar ülkesi” olabilirdi. Çinlilere karşı kanımızla korduğumuz Güney Kore gibi çağı atlayabilirdik. Rahat bir yaşam düzeyine, ekonomik ve kültürel zenginliğe, çağdaş demokrasiye ulaşabilirdik diye düşünüyor ve çoğu sonsuzluğa göçmüş Köy Enstitülü öğretmenlerimizi minnetle anıyorum...
Veli Aykar
Öğretmen- yazar
16.04.2025

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Köy enstitüleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Köy enstitüleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KÖY ENSTİTÜLERİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
yakup onat
yakup onat, @yakuponat
17.4.2025 11:15:00
5 puan verdi
Doğru söze ne denir?Şimdi ise okumayı söken ilkokul çocuklarına günde şu kadar test çözeceksin diye dayatan,okuldan soğutan insanlar var ve devam ediyor...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL