Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Mehmet DEMİR
Mehmet DEMİR

Başarı Engeller Ve Ayşe Nazlı

Yorum

Başarı Engeller Ve Ayşe Nazlı

1

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

375

Okunma

Başarı Engeller Ve Ayşe Nazlı

Başarı Engeller Ve Ayşe Nazlı

Sabahın erken saatleri, Güneş henüz Fırat Nehri’nin üzerinde parlamaya başlamamışken, Ayşe Nazlı, Karkamış Lisesi’ne doğru yürümekteydi. Yolda her adımında, kendi küçüklüğünden bu yana yaşadığı hayat ve o hayatın zorlukları, gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçiyordu. Karkamış, Gaziantep’in en küçük ilçelerinden biri olabilir, ama onun gözünde burası ona dünyanın merkeziydi.
Bu topraklar, tarihin derin izlerini taşıyor, Fırat Nehri’nin öte yakasındaki hayatla burada büyüyenler arasında görünmeyen bir bağ kuruyordu.
Ayşe Nazlı, 10. sınıf öğrencisiydi. Okul fiziksel eksikliklerine rağmen yenide olsa da aşınmış bir ruhsal yapısının varlığı ile eğitime öylece devam etmekte burada aslolan okulun fiziki yapısından çok oradaki çocukları yarınlara taşıyacak olanlar o okulun öğretmenleriydi. Öğretmen kadrosunun büyük kısmı ya yeni atanmıştı ya da ücretliydi. Karkamış’ın eskilerden devam eden bir sorunu vardır ki oda öğretmen eksikliğidir kimi zaman sınıflarda bir dönem kaç öğretmenle tamamlanır pek belli olmaz branş öğretmeni eskiden beri devam eden bir eksiklik belkide hala devam ediyordur kim bilir Bugün de öğretmen gelmedi, diye düşündükleri çok olan bir yerde Ayşe, kahvaltısını hızlıca bitirirken, hemen hemen her gün bu şekildeydi hayat. Bu, Karkamış ta ki öğrencilerin neredeyse sürekli yaşadığı sıradan bir durumdu artık. Eğitimdeki eşitsizlik, okulun fiziki yapısından değil, öncelikli olarak öğretmen kadrosunun yetersizliğinden kaynaklanıyordu. Ayşe Nazlı gibi öğrenciler, bu zorluklarla mücadele etmeyi çoktan öğrenmişlerdi.
Günün sonunda, polis haftasına yönelik yazdığı kompozisyonun, Gaziantep genelindeki yarışmada ikinci ilçeler arasında birinci olacağını duyduğunda, içinde bir boşluk hissetti. Kazandığı ödül, ona başka bir dünyadan gelen bir onurdu, ama aynı zamanda hep düşündüğü soruyu da gündeme getiriyordu: "Bu ödül gerçekten neyi değiştiriyor?" Gözlerinde bir sevinç vardı ama kalbinde biraz da kırgınlık. Burada, Karkamış’ta, sadece kendi çabasıyla, azimle ve elindeki sınırlı imkanlarla bir ödül kazanmıştı. Ancak bu ödül, ülkedeki diğer şehirlerde, çok daha iyi şartlarda eğitim gören bir öğrencinin kazandığı ödülle aynı değeri taşır mıydı? Bir yanda en iyi okullarda, en tecrübeli öğretmenlerden ders alan öğrenciler varken, diğer yanda eksik kadro, sınırsız sorumluluklar ve hayal kırıklıklarıyla yüzleşmek zorunda kalan öğrenciler vardı.
Ayşe Nazlı, kompozisyon yazarken Suriye sınırına yakın olan bu toprakları, çok daha derinlemesine düşünmüştü. "Polis Haftası," sadece bir hafta değildi. Polis, toplumda güveni sağlayan bir figürdü ama onun gözünde, polisliği temsil eden şey sadece üniforma değildi. Polis, zorluklarla mücadele eden, fedakarlık yapan, yaşadığı topraklara duyduğu sevgiyi hissettiren, her gün bir mücadeleye çıkan, az ama öz insanlardı. O da, bu toplumun bir parçasıydı; ancak farklı bir savaşta, farklı bir mücadeleydi. Birincilik, sadece birkaç satırlık yazıya sığacak kadar basit değildi. O, her gün yüzleştiği yoksullukla, okuldaki eksik derslerle, toplumun ona sunduğu sınırlı imkanlarla verdiği savaşı simgeliyordu.
Karkamış’tan bir öğrencinin kazandığı ödül, hiçbir zaman sıradan bir ödül olmayacaktı. Çünkü bu, her gün birkaç adım daha fazlasını öğrenmeye çalışan, eksik eğitimle yol almayı sürdüren ve nihayetinde azmiyle zafere ulaşan bir öğrencinin zaferiydi. Ayşe Nazlı, ödülünü alırken bir kez daha bu topraklarda büyüyen bir çocuğun, imkansızlıklar içinde bile başarıyı nasıl kucakladığını hissetti. Fakat, kazanmış olduğu bu başarı, burada yaşayan bir çok Ayşe Nazlı’nın duygusal yükünü, ülke genelindeki eşitsizliği ve eğitimdeki büyük farkları ne kadar değiştirebilirdi? Bunu bilmek kolay değildi.
Okulda ödül almasının ardından, bir an durdu ve başını eğdi. Bir süre düşündü. "İçinde bulunduğum bu koşullarda, benim kazandığım bir ödül, başka bir şehirde okuyan birinin ödülüyle kıyaslanamaz. Benim mücadelem, bizim mücadelemiz, her adımda daha da güçlendi. Ama acaba kazandığım bu ödüller, geleceğimi ne kadar değiştirecek?" diye sordu kendine.
Ayşe Nazlı’nın başarısı, sadece ödüllerle ölçülmeyecek kadar büyüktü. Gerçek başarı, burada, Karkamış’ın kuru soğuğunda, yakıcı güneşin altında, en basit şartlarla, ama en derin inançla kazanılıyordu. Fakat ona ne kadar ödül verilirse verilsin, bu başarı ne kadar kıymetli olursa olsun, hala yapılması gereken çok şey vardı. Eğitimde eşitlik, fırsat eşitliği, bu ödülün ardındaki o gerçek başarıyı sizce daha ne kadar taçlandırabilirdi bir düşünün...
*
Mehmet Demir
10425

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Başarı engeller ve ayşe nazlı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Başarı engeller ve ayşe nazlı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Başarı Engeller Ve Ayşe Nazlı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri, @huzunluperi
10.4.2025 18:54:46
Değerli üstad,

Bu yazı, toplumsal eşitsizlikler, eğitimdeki fırsat farklılıkları ve bireysel mücadelenin gücünü çok etkileyici bir şekilde ele alıyor. Ayşe Nazlı'nın hikâyesi, sadece bir öğrencinin ödül kazanmasının ötesinde, daha derin bir anlam taşır. Karkamış’ın zorlukları, eğitimdeki yetersizlikler ve her adımda karşılaşılan engeller, aslında sadece bir ilçenin değil, tüm ülkenin yüzleşmesi gereken sorunları simgeliyor.

Ayşe Nazlı'nın kazandığı ödül, sınırlı imkânlarla yapılan büyük bir mücadelenin sembolüdür. Bu ödül, birçok bakımdan büyük bir anlam taşır; ancak aynı zamanda toplumdaki eşitsizliğin derinliğine de ışık tutar. “Gerçek başarı, burada, Karkamış’ın kuru soğuğunda, yakıcı güneşin altında, en basit şartlarla, ama en derin inançla kazanılıyordu” sözleriyle ifade edilen derin anlam, sadece bir bireyin mücadelesini değil, tüm bir toplumun arzuladığı eşitliği ve fırsatları yansıtıyor.

Eğitimdeki eşitsizlik, sadece fiziksel imkânlardan değil, öğretmen eksikliklerinden, kaynak yetersizliklerinden ve toplumsal yapının dayattığı sınırlamalardan kaynaklanıyor. Ayşe Nazlı'nın içsel sorgulamaları, ödüller ve başarılar arasında kaybolan anlamı arayan bir vicdanın ifadesi gibidir. Kazanılan ödüller, elbette değerli ve takdire şayan olsa da, bireysel başarıları kolektif eşitsizliklere karşı bir çözüm olarak görmek, bu toplumun yapısal değişim için ne kadar daha mücadele etmesi gerektiğini gösteriyor.

Ayşe Nazlı'nın hikâyesi, yalnızca bir okulda kazanılan başarıyı değil, yoksulluk, eğitim eksiklikleri ve azimle mücadele eden bir neslin karşılaştığı zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. Eğitimde fırsat eşitliği, bu tür bireysel başarıların ötesinde bir değişim yaratabilecek güce sahip olacaktır.

Bu yazı, hem bir öğrencinin hem de tüm toplumun ne denli büyük bir mücadele içinde olduğunu vurguluyor. Ve son olarak, Ayşe Nazlı’nın içsel sorgulamalarına benzer şekilde, hepimize şu soruyu sorduruyor: “Gerçek başarı, bireysel ödüllerle mi ölçülmeli, yoksa kolektif bir değişim ve eşitlikle mi taçlandırılmalıdır?”


Mehmet Demir üstad, bu hikâyeyi yazarken hem bireysel mücadelenin hem de toplumsal yapının zorlayıcı doğasını çok başarılı bir şekilde harmanlamış. Ayşe Nazlı’nın öyküsünden çıkan güçlü mesaj, eğitimde eşitlik ve fırsat eşitliği için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Emeğiniz karşısında saygıyla selamlıyorum..
Huzurla iyilikle güzellikle kalın..

Saygılar üstad..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL