Köylülerin en sevdiği yemeği sorsalar hemen tarhana çorbası derim. Yanına yarım bazlama da olursa başka bir şey aramazlar. Dertlere deva,hastalara da şifadır. Ruhi de hastalanınca annesi eski bir kazanın içinde ocağa koymuş tarhanayı. Dibi tutmasın diye de Ruhi’ye çorbayı karıştırmasını söyleyip komşuya gidivermiş. Oğlanın hastalıktan gözleri kapanırken korlanan ateş birden yükselince kazanın alt kısmında bir yazı beliriverir.

“Çorbalamangaaa
Karıştırmalamangaaaa
Tuz at birazcık daaaa
Oku üç defaaa
Üfle üstüne vur kazanaa”

Aman bu yazı nedir diye düşünen Ruhi dayanamaz. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş zaten. Başlar yazıdakileri yapmaya. Sözleri söyleyip çorbaya tuz atar. Çıkan buharı da üfleyip kazana vurur. Bunları üç defa yaptıktan sonra çorba fokurdamaya başlayıp etrafı baharat kokuları sarıverir. Çorbanın buharı dağılınca sakallı,renkli entarili,oynak bir adam belirir.

— Adım Ali Cümbüş’tür,çorba ciniyim. Tarhanadır hayatım,nerde çorba orda ben varım.

— Cin dediğin lambadan çıkar. Hem ver bakalım 3 dilek hakkımı.

—Lambadan çıkan Alaaddin’dir. Ben Ali Cümbüş’üm. Öyle dilek falan da yok bende. Eğlence âlemleri yapar,felekten geceler düzenlerim.

— Ee görelim madem eğlence âlemini.
deyince Ruhi,evin içi çalgıcılarla,içkilerle,dansözlerle,masalarda tatlıyla meyveyle doluverdi. Az önce hastalıktan gözünü açamayan oğlan dansözleri görünce hastalık tıksırık her şeyi unutup elinde kadehle dansözlerle oynamaya başladı. “Vallahi bu üç dilekten bile daha güzelmiş Ali Cümbüş,Allah seni evimizden eksik etmesin.” diye dua etti.
Pencereden annesinin geldiğini görünce hemen o sözleri tekrarlayınca cümbüş dağıldı. O günden sonra Ruhi annesini sürekli çorba yapması için darladı. Çorba tam kaynarken bir bahane bulup annesini komşuya babasını da kahveye yollar,kendini bir anda hûri gibi kızların elinden üzüm yerken buluverirdi.
İşten döndüğü bir gün pencereden çıkan ışığa bakınca içerde eğlence olduğunu gördü. Çorbanın altını söndürmeyi mi unuttum diye düşünürken bir de kimi görse beğenirsiniz? Babası içeride nefes nefese kalmış,dansöz oynatıyor. Demek ki kazanı da babası bulup getirmiş eve. “Ah yaşlı bunak,yaşın yetmiş ama işin daha bitmemiş.”