0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
204
Okunma

Bazen fısıltılar, insana hem umut hem de huzur verir. Yeter ki onları duya bilelim, yüreğimizde hissede bilelim ve gerçeklerden hiçbir koşulda sapmayalım. Huzur, sadece insanların birbirinden nefret etmemesi değil, aynı zamanda kimsenin başkasının hakkına el uzatmaması dır. Huzur, kalplerin ferahlığı, vicdanın rahatlığı ve ruhun dinginliği gibidir. Umut ise her zaman barıştı, peki barış neden savaştan daha zor oldu da biz bir türlü bunu anlayamadık ki.
İnsan, harika bir varlık olmakla beraber, bazı zamanlar barışa düşman olup savaşları dost edindiği olmuştur.Onun içindir ki önce var olan değerlerinden vazgeçti, sonra kendi geçmişini unuttu ve ne yazık ki en sonunda insan, kendi insanlığını bile unuttu.
Oysa yarına umutla bakanlar bilir ki dünyayı ancak barışın tarafında olanlar, onun için gücü yettiğince mücadele edenler düzeltebilir. Kimin suçlu olduğuna odaklanmayın; suçun köklerine, nedenlerine bakın. Kimlerin kazandığına dikkat edin; kaybedenlere değil. Çünkü çoğu zaman, kazananın kim olduğu gerçeğin kendisinden daha çok şey anlatır.
Unutmayın, güçlüden ve zenginden yana olmak umutları yok eder. Ama haklıdan ve doğrudan yana durduğunuzda, hem en iyisini hem de en kötüsünü başarabilecek olanın insan olduğunu fark edersiniz.
İnsan, umut var oldukça yaşadığını hisseder ve hissettirir zira bilir ki hayat sadece fısıltılardan ibaret değildir, ama unutmayın ki umut, her zaman doğan bir güneş gibidir.
*
Mehmet Demir
1425
5.0
100% (2)