0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
73
Okunma
Hoş geldin Ramazan sefalar getirdin ve güle güle ramazan, nerde, o eski ramazanlar denilen o günlerdeyiz. Her defasında geçmişe olan özlem zuhur eder bu ayda. Ağız alışkanlığı olmuş nerde o eski ramazanlar cümlesi bu senede en çok söylenenlerden oldu. Sorular aynıydı geçen yıl geçse de cevaplar değişmemişti. “Sakız orucu bozar mı? Diş fırçalamak orucu bozar mı?” her yıl bu soruları soranlar değişse de dediğim gibi cevapları aynıydı.
Mesela iyilik yapmak orucu bozmaz, gülümsemek orucu bozmaz, insan olmak orucu bozmaz, kul hakkı yememek hiç bozmaz, Allah için birini sevmek orucu hiç bozmaz. Domuz eti yemekten o kadar çok korkarız ki ama kul hakkı yiyince umurumuzda olmaz. Zina etmekten korkmazlar ama kirli gezmekten o kadar çok korkarlar ki hemen abdest alırlar. Bir müşteriyi kandırmayı ticari zekâ görürler, bir fakiri doyurmayı akıllarına bile getirmezler. Binlerce lira verirler bir kadını soyundururlar ama üç kuruş para verip bir yetim çocuğu giyindirmezler, sonra nerede o eski ramazanlar derler. Eskiyen zaman dünya aynı dünya insan aynı insan, eskiyen ahlak, eskiyen edep ve haya.
İftardan önce evlerde hazırlıklar başlar yemek kokuları her yana dağılır, canımızın çektiği ne varsa hazırlatır sofraya koydururuz. Hiç sofrası olmayan orucunu açamayacak kadar evinde gıdası olmayanları düşünür müyüz? Bir kap yemekte kimsesizlere, bekar öğrencilere göndermeyi akıl ede bilir miyiz?
“Ramazan Ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar” Bu hadis-i şerif gösteriyor ki; Ramazan ayında iyi işler yapıp kötülüklerden sakınan mümine cennetin kapıları açılır cehennemin kapıları kapanır. Oruç sayesinde nefsine hâkim olup şeytana uymadığı için de şeytanın eli kolu bağlanmış ve etkisiz hale gelmiş olur. Mecaz olarak zincire vurulur yoksa şeytan zincirdeyken işlenen o kadar kötülüğün ve günahın mümessili yine insandır şeytan değildir.
Mümin niyetli bir Ramazan yaşamaya kararlı olmalıdır. Burada oruç tutmak için gerekli olan niyetten söz etmiyorum. Merkezi Allah rızası olan bir niyeti kast ediyoruz, insanlığa yapılacak iyilikten bahsediyorum. İnsan bildiklerini değil, inandıklarını yaşar. Diğer bir ifadeyle kafasındakini değil, kalbindekini yapar. Bizler kafamızdaki dini bilgileri kalbimize indirebilirsek, ancak o zaman onları yaşayabiliriz. İşte bilginin imanlaşması bu demektir. Bugün salt bilgiden ziyade kuvvetli imana ihtiyacımız vardır. Şeytanların zincire vurulduğu Ramazan Ayında her mümin sahip olduğu İslami ve doğru bilgileri kalbine indirip onları hayata geçirmelidir. Ramazanlar bunun için önemli fırsatlardır. Sabahtan akşama kadar aç kalmaktaki kasıt yüce Allah’a bir feydası yoktur, açlık ve yokluk hissederek kendinden kötü durumdakileri hatırlamak ve yardım etmektir. Ramazan’da kalınan açlık süresi irade dışında beden sağlığı içinde çok önemli bir olgudur.
Yoshinori Ohsumi, hücrelerin kendilerini arındırmaları ve yenilemeleri üzerine yaptığı araştırmalarla Nobel tıp ödülünü aldı. Otofaji, vücudun geri dönüştürme mekanizması gibi işleyerek bozulan hücrelerin bulunmasına ve bu hücrelerden ayrıştırılan yararlı kısımlardan enerji elde edilerek yeni hücrelerin oluşmasına yarıyor. Bu mekanizma sayesinde vücut kanseri ve diyabet gibi hastalıkları önleyebiliyor, sağlıklı metabolizmayı koruyor. Bunu bulan Yoshinori Ohsumi Müslümanların tuttuğu orucu araştırarak bu sonuca ulaşmış. Oruç tutan bir kişide sağlık yönünden çok büyük yenilikler oluşuyor tabiri yerindeyse tekrar vücudumuza reset atılıyor. Orucun manevi ve bedenen sayılamayacak çok faydası varken hala insanlar orucu sakız çiğnemek bozar mı? Sorusunun cevabını arayarak boşa geçiriyor.
Kıymetli okurlarım, aç karnımızı değil aç olanların karnını doyurarak iftarımızı edelim. Paylaşarak ekmeklerimiz çoğalır, önce gözleri sonra karınları duyurmak lazım. Allah ibadetlerimizi kabul etsin, hoşça kalın.