2
Yorum
5
Beğeni
3,0
Puan
118
Okunma
LANETLİ GÜÇ:
Bugün elimizdeki parayla ya da kredi kartıyla yiyecek, içecek ve giysi gibi ihtiyaçlarımızı satın alabiliyoruz. Ama bundan yüzlerce yıl önce insanların böyle bir imkânı yoktu. Peki onlar ne yapıyordu? Para ne zaman icat edildi ve geçmişten günümüze nasıl bir değişime uğradı? Şimdi paranın tarihîne bir yolculuk yapalım:
Para Nedir?
Devletler tarafından bastırılan ve ülke içinde ödeme aracı olarak kullanılan; üzerinde değeri yazılı olan kâğıt, me-tal ya da plastik nesnelere para denir. Para basımı aynı zamanda bir devletin bağımsızlığının da işaretidir. Güçlü ekonomilerde paralar başka ülkelerde de dolaşıma girmektedir. Dolar, Euro gibi.
Takas dönemi:
Paranın olmadığı dönemlerde insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için takas yöntemini kullanıyorlardı. İnsanlar, ellerinde bulunan ürünlerin fazla olanını diğer insanların elindeki farklı ürünlerle değiştiriyorlardı. Mesela; kumaş ihtiyacı olan birisi buğday karşılığında kumaş alıyordu. Elinde hurma olan birisi almak istediği elma ile takas ediyordu. Elinde ipek bulunan birisi/tüccar bir miktar ipek karşılığında çok miktarda hurma alabiliyordu. Zira ipek geçmiş dönemlerde çok kıymetliydi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz
Sosyal ve ekonomik koşullar değiştikçe, midye kabukları, odun ve metal gibi pek çok madde ortak para birimi olarak kabul edildi ve değişim/mübadele aracı olarak kullanılmaya başlandı. Altın ve gümüşün kıymetli olmasının sebebi, doğada az bulunması ve işlenmesinin zahmetli olmasındandır. Altın ve gümüşler yumuşak maddeler olduğu için rahatlıkla şekil verilebiliyor, küçük parçalara da ayrılabiliyordu. Küçük bir altın ya da gümüş parçasıyla çok miktarda ihtiyaç maddesi alınabiliyordu. Fakat altın ve gümüşler ekonomide büyük sıkıntılara neden oluyordu. Anlık alışverişlerde küçük parçaların tartılması ve değerinin bulunması gerekiyordu.
İlk madeni para M.Ö.7.yüzyılda Anadolu’nun eski medeniyetlerinden Lidyalılar tarafından icat etmiştir. Lidyalılar altını elde etmek için şöyle bir formül geliştirmişler: Madeni paraları üretmek için %75’i altın ve %25’i gümüş ve elektrum alaşım katarlarmış. Bu metaller yumuşak olduğu için Lidyalılar bir kalıp geliştirdiler ve böylece paralar yazılı ve şekilli olarak basılmıştır. O tarihte kalıplara çekiçle vurulduğu için “darpetmek” denilmiş, paranın basıldığı yere de darphane adı verilmiştir. Osmanlı’da ilk darphanenin ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmese de Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu genel kabul görmüştür.
İlerleyen süreçte altın ve gümüş paraların taşınması maliyeti artırıyordu. Bu nedenle taşınması ve basılması daha az maliyetli olan kâğıt paralar basılmaya başladı. Kâğıt paralar pamuk, keten ve kenevir liflerinden üretiliyordu. Dünya tarihinde ilk kâğıt parayı MS.9.yüzyıda Çinliler kullanmıştır. Matbaaların çoğalmasıyla kâğıt paraların kullanımı tüm dünyaya yayılmıştır. Marco Polo, 1200 yılında kâğıt parayı Avrupa’ya getirip-tanıtan ilk kişi olarak tarihe geçmiştir.
Kâğıt paralar 1840 yılında Osmanlı döneminde kullanılmaya başladı. “Kaime” adı verilen bu kâğıt paralar elle yapılıyordu ancak bu yöntem hantal olduğu için 1842 yılından sonra matbaada basılmaya başlandı. 1915 yılında para üzerinde bazı değişiklikler yapılarak “Evrak-ı Nakdiye” olarak anıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kâğıt paraları 1927 yılında basıldı ve tedavüle sokuldu. Paralar üzerinde Osmanlıca ifadeler Latin harfleriyle değiştirildi.
Kredi kartları 1950’li yıllarda ilk defa ABD’de kullanıldı. Bankalar, kart sahibine özel hazırladıkları kredi kartları üzerine banka ve kart sahiplerinin adı-soyadı, son kullanım tarihinin dışında şifre ve limit elektronik çiplere kaydedildi. Böylece kredi kartlarıyla alış-verişler daha pratik ve daha rahat yapılabilir hale gelmiştir.
Paranın lanetli egemenliği:
Son yıllarda kullanım çılgınlığına dönüşen yeni kavramlar ve uygulamaları hayatımıza girmiştir. Bu yeniliklerden birisi hiç kuşkusuz kripto paralardır. “Şifrelenmiş para” anlamına gelen “kripto” para, internet aracılığıyla sanal para olarak bilinmektedir. Kripto para teknolojileri, birbirinden bağımsız olarak çok sayıda bilgisayarın bir ağ bütünü oluşturduğu bir ödeme sistemi üzerine kurulmuştur. Kripto paralar, normal paralar gibi herhangi bir merkez bankasına, darphaneye, özel ya da kamu bankaları gibi bir merkezi yoktur ve hiçbir kurumun kontrolünde değildir. Kripto paralar blokzincir olarak isimlendirilen bir altyapı kullanmaktadır.
Geçmişten günümüze paranın gelişimini kısaca hatırladıktan sonra bundan sonrası için bir fikir üretebiliriz. Bu endişeli fikrimizi de teknoloji kullanılarak dünya çapında yaygın hale gelen dijital soygunun, dolandırıcılığın ve sahtekârlığın alabildiğince yaygın hale gelmesine bağlayabiliriz. Özellikle banka kredi kartları üzerinde saklı bulunan tüm bilgiler yine teknoloji kullanılarak ele geçirilebiliyor. Kart sahibinin imzası, bilgisi ve rızası olmadan kimlik bilgileri kullanılarak alışverişler yapılabiliyor ve kart sahipleri büyük mağduriyet yaşıyorlar. Mahkemeler çaresiz, insanlar korku ve endişe içinde kalıyorlar!
“Kara Para” imparatorlarının kimlerle ticari ilişkiler sonucunda bu kadar parayı, sermayeyi, menkul ve gayrimenkulü elde edildiği bilinmiyor! Mali şubenin takipleri ve baskınları sonucunda bazı kripto dolandırıcılar yakalanıyor fakat caydırıcı cezalar maalesef verilmiyor. Bu sebeple ülkemiz kara para cennetine ve küresel baronların cirit attığı bir ülkeye dönüşüyor!
Cezalandırmalar yerine ödüllendirme sistemi devreye girdiği için pek çok insan cesaret buldukları için kolay yoldan para kazanmanın peşine düşmüştür. Dijital dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, uyuşturucu, kadın ve çocuk ticareti yoluyla “Kara Para İmparatorluğu” kuruluyor. Ve bu imparatorlar ne yazık ki siyasette, ticarette hayatımızın tüm alanında can yakmaya ve yuvalar yıkmaya devam ediyor. İşte bu nedenle bu paraya, bu kazanca “Lanetli Para Egemenliği” diyorum.
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)