Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - pitigrilli
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

YOKSA ÇARE SİZ MİSİNİZ...(ÖYKÜ)

Yorum

YOKSA ÇARE SİZ MİSİNİZ...(ÖYKÜ)

( 4 kişi )

2

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

242

Okunma

YOKSA ÇARE SİZ MİSİNİZ...(ÖYKÜ)

YOKSA ÇARE SİZ MİSİNİZ...(ÖYKÜ)


Bir umudun serzenişinde haksız tarafım bir de rüzgarın uğultusunda saf tutan namert bir düzlemde yatay profilim belli ki tedarikliyim her savunma öncesi.
Kaderden yana tek derdim yok ya da kederli cümleler kurma istemim de teğet geçemezken eksenimden.
Dediklerimi madem baştan söyleyeceğim demek ki yeni bir yenilgi sırasında öncelik arz eden o vakur duruşu ile beklemekte.
Kanatsız yüreğimin kanatlı meleği hangi kelamda saklı ki?
Sanıp da yanmaların mealinde, tutuşan güvertemde çıplak ayaklı kerametler sonra ve daha da sonra deyip, tehir etmeden çok farklı bir uzamda yüzleşmekten korktuklarım.
Belki bir mealde, açık unuttuğumum ülkülerimin penceresi belki de bir söylemde, sus payı verdiğim bedel ödemekten yorgun aslında havsalsısında göreceli mutluluklara paye verenler.
Tutamam ki.
Tutunmaksa…
Ya tutturduklarım…
Açık işte yine açık kaldı göğsümün barı oysaki uyarmışlardı sokağa çıkmadan evvel.
Hani sıkı giyinecektim iyi de kuru sıkı bir tabanca mıyım da her şeye sıkı sıkı sarılacağım sonra da gümbürtüye gidecek kalp çarpıntılarım.
Irak olduğum ana vatanım sahi bir düş ertesi camı açık unutup da acımaklı bir rüyada yine bedel ödeyen taraf mıydım?
Aklımın vidaları bile çıkmışken zıvanadan…
Saklı tutulası ne bir lanet ne de kirli bir geçmiş aslında elimin kiri diyen mafya bozuntusu adamlara sitemim.
Çatı katına taşındığımdan beri alt komşumun, azat ettiklerimden değil kurtulmak nelere gebe kaldı yeni hayatım.
Eften püften bahanelerle kalburüstü mülkiyetiyle kaynadıkça dedikodu kazanı.
Hangi aklı evvel cümleye nazire edeceksin ki?
Aslında depo olarak kullanılan derme çatma bir daire-hatta ertesi.
Ben ki emekli olup daha saygın bir mülkiyete sahip olmak adına, tüm paramı saydım Sadık Beye: Ne de olsa gayrimenkul borsasında hayli isim yapmış şahsı muhterem oysaki bilemedim aklımın çatı katına kim taşınacak diye.
Maruzatım var ya da yok.
Ya ben de sahiden yoksam?
Noksanlarımı pirinç taneleri gibi boca ettim devasa tepsiye sonra da bulduğum üç beş doğrumu aldım, koydum o seramik kâseye. Nereden bilecektim?
Zımbırtı denen ne ise. Sanırım aklımın patavatsızlığında zırnık vermek şöyle dursun yüzüne bakmaktan imtina ettiğim. Şölen adında…
Ne canlı ne de cansız sadece ilk kocamdan kalan çeyizliğim.
Ne olduğu bende kalsın.
Diğeri de… İkinciyi gömdükten hemen sonra edindiğim postallarım öyle ya acısını nasıl unutacaktım üçüncü kocaya denk düşmesem?
Normalde sahilde yaparım yürüyüşlerimi ta ki ikinciyi defnede kadar sonra aldım başımı gittim dağ tepe neresi ise ve aklımın maruzat bellediği münasip bir dille kendimi kollarında buldum sondan bir önceki kocamın.
Adam haza beyefendi. Bir de bir akademik kariyeri var ki…
Bölümün en yaşlı pardon en yaslısı.
Demem o ki; göz gördü gönül de aldı içine.
İşte böylesi evrelerden geçip geldim bu günlere. Bu gün dediğime de bakmayın hani. Topu topu kaç gün yüzü gördüm ki?
Neyse efendim, bölük pörçük de olsa anlatmaktan geri durmayacağım.
Allah’ın hakkı mademki üçtü zaten babadan görmüşüm sayının tok sesindeki o uğultuyu.
Maazallah annem sonuncusuymuş bizler de tekne kazıntısı asla da dile getirmedi toprağa verdiği eşlerinin sayısını sadece bir kez ağzından kaçırdı. Çakır keyifti ne de olsa zaten ne olduysa o gece oldu.
Anam aldı başını gitti. Kaldık mı baş başa.
Hepi topu üç kişiyiz-ha, unutmadan, bir de kız kardeşim var üç yaş küçük benden. Aman bir hanım bir hanım… neyse efendim bu arada evde benden başka yumurta kırmayı bilen kimse de olmayınca.
Derdimiz büyük. Anam nereye kaçtıysa zaten baba yüreği ağlamama dayanamaz lakin bu sefer de ben ağlamadım ne de olsa söz konusu olan annemin ne kadar haklı olduğu idi.
Velhasıl kısa zaman içerisinde annem boşanma davası açtı. Bir sürü tantana. Yok, mal sözleşmesi kimin lehine… derken geldik bu günlere. Annem nasıl ki resti çekti babam da vurmasın mı kendini içkiye zaten baştan belli idi ne de olsa arada devirirdi bir ufağı.
Beni benden eden annemin açtığı hürriyet bayrağına eşlik etmem gerekliliği ve bir kız çocuğu olarak-ki yaşım gelmiş kaça ama sonuçta eli eline değmemiş iken bir erkeğin…
Annemden yana pek kaygı taşımasam da için için biliyordum babamı sevdiğini.
Onlar oturttular düzenlerini iyi kötü ben de boş buldum meydanı: attım kendimi tüm dost meclislerine.
Sahi, üçüncü kocamın ne şekilde ebediyete intikal ettiğini anlatırken konu nasıl da buralara geldi, değil mi?
Mademki nikâha sınırlama yoktu ben de önümde hiçbir engel görmemenin verdiği rahatlıkla-evet, yaslı akademisyen kocamın cenaze töreninde tanıştım dördüncü kısmetimle. Alın işte şimdi ne haldeyim?
Adam gayrimenkul zengini, demez mi bana:
‘’Sözleşme imzalamadan asla basmam nikâhı.’’
Benim başım kel mi?
‘’Herkese rezil edeceğim seni, karnımdaki çocuğun babasının sen olduğunu söyleyip…’’
Aman Allah’ım, adam delirdi adeta. Ne de olsa önceki eşleri elliden aşağı değil.
‘’Yani, aşkım, ben kısır değil miyim?’’
Sorduğu sorunun muhatabı olsa olsa aile hekimi muhteremin gerçi ne derece doğru tahmin eder, meçhul ama…
Neyse efendim. Nihayetinde mutluluğa adım attık lakin…
Dilim varmıyor ama.
Resmi nikâhlı tek eşiyim zaten kanunlar da ancak bu kadarına izin veriyor ama bizimki baba olmanın tadını alır almaz demez mi; en az beş çocuk. E, birader, olacak iş mi? Sonra ben onca kiloyu nasıl vereceğim hem kim bakacak o kadar çocuğa?
Tabii ki de bunları yüzüne söylemedim sadece sağlığımın el vermediğini izah ettim. Ve inandı garibim yine de ne kadar üzüldüğünü gizleyemedi zaten her geceyi dışarıda geçirmesinden belli idi mutsuzluğu-yoksa mutluluğu mu demeliyim?
Tek çocuğun velayetini ona verdi hâkim-çok da umurumda idi hani ve efendim geldik bu günlere.
Çocuk ortak malımızdı ama helal olsun.
Mal mülk kavgasına hiç düşmeden hepsini üstüme aldım şartlı boşanırken tek itirazda da bulunmadığı.
Çatı katında tuttuklarım ise dünde kalmış tüm hatıralarım. Siz deyin resim, ben diyeyim mallarımın tapusu.
Arada aşağıya uğruyorum ne de olsa kiracım mübarek adam.
Bazen kirayı geciktirse de ne de olsa onca hukukumuz var. Şimdilerde yalnızım sadece detoks kamplarına gidip geliyorum aklım estikçe. Sormayın bir doktor emeklisine rast geldim ki. Neresinden baksan cebi dolu hele ki o çakır gözleri yok mu?
Yeni öğrendim ki; kaldığım tesisin de ortağı imiş.
Bu akşam yemeğe çağırdım ama neresi olduğunu söylemem. Allah’tan yumurta kırmayı biliyorum da… karnım çok sarkmıştı doğum sonrası.
‘’Buluruz bir çaresini.’’demesin mi?
Çare olmak mı çare bulmak mı yoksa çare siz misiniz?

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Yoksa çare siz misiniz...(öykü) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yoksa çare siz misiniz...(öykü) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YOKSA ÇARE SİZ MİSİNİZ...(ÖYKÜ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ABDULKERİM KAYA
ABDULKERİM KAYA, @abdulkerimkaya
15.3.2025 14:40:01
5 puan verdi
çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru,
Allah razı olsun
,sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı,ı ,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım
ders vericiydi, akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla.
Etkili Yorum
Esrakilic1982
Esrakilic1982, @esrakilic1982
15.3.2025 13:09:41
5 puan verdi
Dünya bir tiyatro, biz ise onun sahneye konan oyuncuları. Her birimiz birer maskeyle geçiyoruz, kimisi övünürken kimisi dökülür. Ama öyle ya da böyle, içimizdeki o ses her zaman çığlık atar. Yüce olan, sesin susturulmasında değil, onun içinde kaybolmamayı bilmekte. Söylediğin her kelime bir yelken gibi rüzgarla savrulsa da, sonunda kendi limanına ulaşır. Kendi yolu var her yüreğin, acele etmeyelim.

Yüreğinizin kalemiyle dokunduğunuz her anı, bir mürekkep gibi içimde damlayıp kalıyor. Tebrikler, kelimelerinizin büyüsü unutulmaz.




Esrakilic1982 tarafından 15.3.2025 13:10:47 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ