En kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle istediği şeyin gerçek olduğuna inanır.-- demosthenes
hayatyolu
hayatyolu
@hayatyolu
VİP ÜYE

Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı.

12 Mart 2025 Çarşamba
Yorum

Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı.

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

72

Okunma

Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı.

Hakkı YILMAZ...HOCAMIN YARDIMLARI İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM..


Şüphesiz ki bu Kur’ân, insanları en doğru ve en sağlam şeye; rüşde kılavuzlar ve düzeltmeye yönelik işler yapan mü’minlere kendileri için kesinlikle ve kesinlikle büyük bir ecir olduğunu ve âhirete inanmayan kişiler için Bizim can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler.

(50/17, İsra/9-10)
Sureler
1Alak..


Alak

1)
Necm: 1

1,2Oluşturan; insanı embriyondan oluşturan Rabbinin[#2] adına öğren-öğret![#3]

3-5Öğren-öğret!

Senin Rabbin ise kendilerini üstün biri sayan o kişilerden daha üstün olandır. Senin Rabbin ki kalemle öğretti.[#4] O, insana bilmediğini öğretti.



Necm: 2

6-8Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar. 9,10Salât[#6] ettiği [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olduğu; toplumu aydınlatmaya çalıştığı] zaman bir kulu engelleyen kişiyi gördün mü? 11,12Hiç düşündün mü, eğer o salât eden kul, doğru yol üzerinde idiyse ya da takvâyı [Allah’ın koruması altında olmayı][#7] emrettiyse!... 13Hiç düşündün mü, eğer salât edeni engelleyen o kişi, yalanlamış ve yüz çevirmiş ise!... 14Salâta engel olan o kişi, bilmedi mi, Allah’ın kesinlikle görmekte olduğunu?

Not:

Bundan sonraki ayetler (15- 19) önceki ayetlerle ilgili ve onların devamı değildir. Bu ayetler, tebliğin 5-8. yıllarında Mekke müşriklerinin peygamberimizle mücadeleyi şiddetlendirdikleri döneme aittir. Maalesef resmi Mushafı oluşturan ekip tarafından burada tertip edilmiştir.



Necm: 3

15,16Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, perçemden; yalancı, hata eden perçemden; saçından tutup sürükleyeceğiz.

17O zaman o, meclisini/örgütünü çağırsın.

18Biz zebanileri; defedicileri, engelleyicileri çağıracağız.

19Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Sen salât edeni; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engelleyen o kişiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eğip teslim ol ve yaklaştırıl/Rabbin seni Kendine yaklaştırsın.



Necm: 3/1

15,16Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, ant olsun, gözünün önündeki yalancı, hatalı batıl inançlarına karşı yeni yeni uyarılarımızı ekleyip duracağız.

17O zaman o, kendi örgütünü çağırsın. 18Biz çok yakında defedici, engelleyici KUR’AN AYETLERİ İLE KARŞILIK VERECEĞİZ.

19Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Sen salât eden; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engelleyen o kişiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eğip teslim ol ve yaklaştırıl/ Rabbin seni Kendine yaklaştırsın.




Necm: 4

1Nûn/50. Kalem’i ve onların satır satır yazıp söylediklerini/efsaneleştirdiklerini kanıt gösteriyorum ki; 2Sen Rabbinin nimeti sayesinde, mecnun [gizli güçlerce desteklenen/deli bir kişi] değilsin. 3,4Ve kesinlikle senin için minnete bulaşmamış çok mal var. Ve kesinlikle sen, çok büyük bir ahlâk üzerindesin.


Not: bundan sonraki ayetler (5- 52) önceki ayetlerle ilgili ve onların devamı değildir. Bu ayetler, tebliğin 5-8. yıllarında Mekke müşriklerinin peygamberimizle mücadeleyi şiddetlendirdikleri döneme aittir.



Necm: 5

5-8Artık, yakında hak dinden çıkarak kendini ateşe atmış olan hanginizmiş göreceksin, onlar da görecekler. Şüphesiz Rabbindir, yolundan sapanı en iyi bilen. Yine O’dur kılavuzlanarak doğru yola ermiş olanları en iyi bilen. O hâlde âhiret gününü yalanlayan o kişilere itaat etme!



9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz.



Necm: 6

17-24Şüphesiz Biz, o çiftlik sahiplerine belâ verdiğimiz gibi onlara belâ vereceğiz: Hani onlar, sabah olunca kesinlikle çiftliğin ürünlerini devşireceklerine yemin etmişlerdi. Bir istisna da yapmıyorlardı. Ama onlar uyurken Rabbin tarafından belalandırmak için bir gece bekçisi çiftliğin üzerine dolaşıverdi. Sabaha, çiftlik, biçilmiş/devşirilmiş gibi oluverdi. Sabahladıkları vakit birbirlerine seslendiler: “Haydi, devşirecekseniz sabahleyin erkence ekinlerinize/ ürünlerinize gidin!” Hemen yola koyuldular, aralarında fısıldaşıyorlardı: Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!



25-29Sadece engelleme gücüne sahip/şiddete güçleri yeten bir tavırla erkenden gittiler. Ama çiftliği gördüklerinde: “Biz şüphesiz biz şaşırmışız/ yanlış yere gelmişiz; yok yok, biz yoksun bırakılmışız; Allah bizi cezalandırmış!” dediler. En hayırlı olanları: “Ben size ‘Allah’ı noksanlıklardan arındırmıyor musunuz?’ dememiş miydim?” dedi. Onlar: “Rabbimiz Seni tenzih ederiz, doğrusu bizler yanlış; kendi zararlarına iş yapan, haksız davranan kimselermişiz!” dediler.



30-32Sonra döndüler, birbirlerini kınıyorlardı: “Yazıklar olsun bizlere! Bizler gerçekten kendini firavun gibi gören azgınlarmışız, umarız ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir; gerçekten biz bütün ümidimizi Rabbimize çeviriyoruz.”



33Dünyadaki azap işte böyledir! Elbette âhiret azabı daha büyüktür, keşke bilenlerden olsalardı!



Necm: 7

34Şüphesiz ki Allah’ın koruması altına girmiş kişiler için Rableri yanında nimetleri bol cennetler vardır. 35Ya artık, Müslümanları günahkârlar gibi yapar mıyız?



Necm: 8

36Neyiniz var, nasıl hükmediyorsunuz? 37,38Yoksa içinde, ders aldığınız şeyler: “Siz bu âlemde neyi seçerseniz/beğenirseniz o kesinlikle sizin olacak” garantisi verilmiş olan size ait bir yazılı belge mi var? 39Ya da size karşı kıyâmet gününe kadar sürecek, “Siz her ne hüküm verirseniz kesinlikle öyle olacak” diye üzerimizde yeminler/taahhütler; üstlenmeler mi var?



40Sor bakalım âhireti yalanlayan o kişilere, içlerinden böyle bir şeyi hangisi garanti etmektedir? 41Yoksa onların ortakları mı var? O hâlde ortaklarını getirsinler, eğer doğrulardan iseler.



42Gerçeğin bütün çıplaklığıyla ortaya konulup işin büyümeye başladığı, işin ciddîleştiği ve boyun eğip teslim olmaya davet edildikleri gün artık güçleri yetmez. 43Gözleri yere eğilmiş, kendilerini bir horluk, düşkünlük sarmış bulunur. Oysa onlar, sağ-salim iken de boyun eğip teslim olmaya davet ediliyorlardı.



Necm: 9

44O hâlde bu sözü/Kur’ân’ı yalanlayanları Bana bırak! Biz onları bilmedikleri yerden yakalayacağız. 45Ve Ben, onlara mühlet veririm; süre tanırım, çünkü Benim plânım zordur/sağlamdır.



46Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır borç altında mı eziliyorlar? 47Yoksa görmedikleri, bilmedikleri şeyler, gelecekte olacak olaylar yanlarında da onu onlar mı yazıyorlar?



48Öyleyse Rabbinin kararı için sabret, bunalan kişi gibi olma. Hani o, bir kez aşırı bunaldığında Rabbine seslenmişti. 49Eğer Rabbinden o’na bir iyilik ulaşmasaydı, kınanmış bir durumda, boş bir yere atılacaktı. 50Ancak, Rabbi o’nu seçti, sonra da iyilerden biri yaptı.



51Kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, o öğüdü/Kur’ân’ı işittikleri zaman az daha seni bakışlarıyla gerçekten devirecekler; sana yiyeceklermiş gibi bakacaklar ve “O şüphesiz bir delidir/gizli güçlerin desteklediği biridir” diyecekler.52Hâlbuki Kur’ân, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir.





Müzzemmil

1,2,3,4,5) Ey evine kapanan kişi![#15] Geceleyin -kısa bir süre hariç; bazen gecenin yarısı bazen bundan biraz eksilt bazen de buna biraz ekle- kalk görev yap. Kendine indirilmekte olan Kur’ân’ı da tebliğ ederken düzgünce düzene koy! Şüphesiz Biz, senin üzerine çok ağır bir söz/Kur’ân’ı bırakacağız.
6,7,8,9,10,11) Gecenin yeni oluşum etkinliği/zihinsel verimi, rahat rahat çalışabilme bakımından daha güçlü, söz bakımından daha etkilidir. Şüphesiz gündüzde senin için uzun bir uğraşı vardır.[#16] Rabbinin adını an ve tüm benliğinle O’na yönel! O, doğunun ve batının; tüm yönlerin Rabbidir. O’ndan başka, tanrı diye bir şey yoktur. Bu nedenle O’nu vekil[#17] et; "tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan" olarak tanı! Onların söylediklerine/söyleyeceklerine de sabret. Ve güzel bir ayrılışla onlardan ayrıl, Beni ve o nimet sahibi yalanlayıcıları başbaşa bırak! Birazcık süre tanı onlara.
12,13,14) Kesinlikle Bizim yanımızda bukağılar; ayaklarından bağlayacağımız demir halkalar ve cehennem var. Boğazdan zor geçen bir yiyecek, can yakıcı bir azap var. O günde ki; yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür.
15,16,17,18,19) Şüphesiz Biz, Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi, size, üstünüze tanık olan bir elçi gönderdik. Ama Firavun, elçiye isyan etti de Biz de onu korkunç bir tutuşla tutuverdik. Buna rağmen eğer küfrederseniz; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunacaksınız? Gök bile o günün şiddeti ile parçalanır. O’nun yerine getirmek için verdiği söz gerçekleşmiştir. Şüphesiz ki yukarıda anlatılanlar, Kur’ân bir öğüt vericidir/düşündürücüdür. Onun için, dileyen Rabbine doğru bir yol edinir.
20) Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân’dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah’ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât’ı [mâli ve zihinsel destek; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun,[#18] zekat’ı; Allah’ın dininin yayılması, ayakta tutulması, salâtın ikame edilebilmesi için müminlerin iman borcu; kulluk görevi olarak içtenlikle verdiği vergiyi[#19] verin! Güzel bir ödünçle Allah’a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.[#20


Müddessir

1,2,1,2,3,4,5,6,7,3,4,5,6,7) Ey göreve hazır kişi![#21] Kalk! Hemen, Yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli Allah adına: "Tüm övgüler, âlemlerin[#22] Rabbi[#23], yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli olan, herkesin iyi ya da kötü yaptığı tüm edim ve eylemlerin karşılığını göreceği âhiret gününün sahibi, yöneticisi Allah’adır; başkası övülmemelidir. Yalnız Sana kulluk[#24] ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz. Bize, razı olmadıklarının ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışındaki, kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan dosdoğru yolu göster, bildir!" diye uyar![#25] Ve hemen sadece Rabbinin en büyük olduğunu ilân et, kişiliğini lekeleme; temiz tut, şaibeden hemen uzaklaş, pisliği hemen uzaklaştır, yaptığın iyiliği çok bularak başa kakma! Ve yalnız Rabbin için sabret![#26]
8,9,10) Çünkü, o boruya üflendiğinde,[#27] işte o, o gün, çok zorlu, çok çetin bir gündür. Yalnız o, kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kimseler için hiç de kolay değildir.
11,12,13,14) Tek olarak yarattığım, kendisine hesapsız bir mal verdiğim, şâhitler olarak oğullar verdiğim, kendisi için alabildiğine imkânlar döşediğim kişiyi Benimle başbaşa bırak!
15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25) Tüm bunlardan sonra hırs ile Benim daha da arttırmamı istiyor. Kesinlikle onun düşündüğü gibi değil! Şüphesiz o, Bizim âyetlerimize/alâmetlerimize/göstergelerimize karşı bir inatçı kesildi. Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım. Şüphesiz o, düşündü ve ölçü koydu. -Artık o mahvoldu. Nasıl bir ölçü koydu! Yine o mahvoldu. Nasıl bir ölçü koydu!- Sonra baktı. Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı. Sonra, arkasını döndü ve böbürlendi de: "Bu, söylenti hâlinde gelen bir büyüden başka bir şey değil. Bu, beşer sözünden başka bir şey değil" dedi.
26,27,28,29,30,36,37) Ben, "Kur’ân beşer sözüdür" diyen kimseyi yakında Sekar’a yaslayacağım. Bilir misin nedir Sekar? O, ortada tutmaz, yok da etmez. O, insan/deri için olağanüstü levhalar yapandır/susayandır/uzaktan görünendir/bir gösterge olandır. Sekar’ın üzerinde beşer için; sizden, öne geçmek/ilerlemek veya arkaya kalmak/geride kalmak isteyen kişiler için, on dokuz/nice uyarıcılar vardır.
31) Biz, cehennem yârânını da hep melekler yaptık. Sayılarını da, kendilerine Kitap verilen kimseler iyice ve apaçık bilsinler, iman etmiş olan kişilerin imanı artsın, kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler ve iman sahipleri kuşkuya düşmesin diye ve de kalplerinde hastalık olan; zihniyeti bozuk kimseler ve kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kimseler, "Allah bununla neyi kastetti?" desinler diye, kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için bir sınamadan başka şey yapmadık. İşte böyle. Allah dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de kılavuzlar. Rabbinin ordularını da ancak Kendisi bilir. Bu, beşer için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.[#28]
32,33,34,35) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Elçi’nin durumunu, gitmekte olan cehaleti, başlamış olan toplumsal aydınlanmayı kanıt gösteriyorum[#29] ki Sekar, gerçekten en büyük şeylerden biridir.
38,39) Her benliğini bulmuş kimse -sağın yaranı hariç- kazancının karşılığında bir rehindir.
40,41,42,43,44,45,46,47,48) Sağın yaranı, bahçelerdedirler. Suçlulardan soruşur dururlar: "Sizi Sekar’a sürükleyen nedir?" Suçlular, "Biz, salâtçılardan [mâli yönden ve zihinsel açıdan destek verenlerden; toplumu aydınlatmaya çalışanlardan] değildik, miskini de yiyeceklendirmiyorduk; işsiz güçsüze de kendi ekmeğini kazanacak fırsat ve imkân vermiyorduk. Ve biz boşa uğraşanlarla beraber boşa uğraşırdık. Ve de biz, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz olan ölüm, kıyâmet bize gelene kadar Din Günü’nü yalanlıyorduk" dediler. Artık onlara yardımcıların, kayırıcıların yardımı, kayırması yarar sağlamaz.
49,50,51,52,53,54,55,56) Peki, ne oluyor onlara da öğüt verip düşündüren şeyden mesafeli duruyorlar? Onlar, sanki aslandan sağa-sola kaçışan; ürkek yaban eşekleri gibidirler. İşin aslında içlerinden her kişi, kendisine açılıp saçılmış sayfalar verilsin istiyor. Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Aslında onlar, âhiretten korkmuyorlar. Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! O, bir öğüt verici/düşündürücüdür. Öyleyse dileyen onu düşünür, öğüt alır. Ve onlar, Allah’ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. O, korumaya, sakındırmaya ehildir ve bağışlamaya ehildir.

5Fatiha..
1,2,1,2,3,4,5,6,7,3,4,5,6,7) Ey göreve hazır kişi![#21] Kalk! Hemen, Yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli Allah adına: "Tüm övgüler, âlemlerin[#22] Rabbi[#23], yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli olan, herkesin iyi ya da kötü yaptığı tüm edim ve eylemlerin karşılığını göreceği âhiret gününün sahibi, yöneticisi Allah’adır; başkası övülmemelidir. Yalnız Sana kulluk[#24] ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz. Bize, razı olmadıklarının ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışındaki, kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan dosdoğru yolu göster, bildir!" diye uyar![#25] Ve hemen sadece Rabbinin en büyük olduğunu ilân et, kişiliğini lekeleme; temiz tut, şaibeden hemen uzaklaş, pisliği hemen uzaklaştır, yaptığın iyiliği çok bularak başa kakma! Ve yalnız Rabbin için sabret![#26]. DEVAM EDECEK...

6Tebbet...
1Ebû Leheb’in iki gücü yok oldu. 2Kendisi de yok oldu. Malı ve kazandığı şeyler kendisine yarar sağlamadı. 3-5Yakında o ve boynunda liften bir ip odun taşıyıcısı olarak kadını, alevli ateşe atılacaklar.

7Tekvir..1Güneş katlanıp dürüldüğünde, 2yıldızlar bulandığında, 3dağlar yürütüldüğünde, 4çıkarlar ve en iyi gelir kaynakları işe yaramaz olduklarında, 5canlılar yaratılış özelliklerini yitirdiklerinde, 6denizler kaynatıldığında, 7BENLİKLER inanç ve amellerine göre gruplandığında,8,9inim inim inletilenlere, “Hangi günahtan dolayı öldürüldüğü/hayatı mahvedildiği?” sorulduğunda, 10amel defterleri açılıp yayınlandığında, 11gök sıyrılıp açıldığında, 12cehennem kızıştırıldığında 13,14ve cennet yaklaştırıldığında her BENLİK ne hazırladığını anlar.

(7/81, Tekvîr/1-14)

Necm: 19

15-23Kur’ân’ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini, aydınlığın- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, şerefli, Arş’in/ en büyük tahtın sahibinim nezdinde güçlü, çok değer verilen, itaat edilen, bir de güvenilen elçi olan bir Söz’dür..22Arkadaşınız da, gizli güçlerce desteklenen/ deli bir kişi değildir. 23Andolsun, gördüklerini kendisi apaçık ufukta iken; gönlü yalanlamadan, gözü şaşmadan ve azmadan gördü.

24O kimsenin görmediği, duymadığı, sezmediği, kendisine verilen vahiyler hakkında cimri de değildir. 25Bu, kendi düşünce yetisinin ürünü olan söz de değildir.

Not: 15-25. Ayetler, aslında teknik ve semantik açıdan Necm suresinin 18. âyetinin devamıdır. Bu özellik dikkate alınarak okunmalıdır.



26Durum böyleyken siz nereye gidiyorsunuz? 27,28Bu, âlemler için; sizden doğru gitmek isteyenler için öğütten başka bir şey değildir. 29Âlemlerin Rabbi olan Allah, sizin düşünmenizi, öğüt almanızı dilemeyince siz dileyemezsiniz.


8A’lâ... Türkçe

A’lâ
<Tebyin>
8)
Necm: 20

1-5Oluşturup düzene koyan, ölçümlendirip sonra yol gösteren, otlağı çıkarıp sonra da onu kapkara bir sel atığı hâline getiren Rabbinin yüce adını temize çıkar.

6-8Bundan böyle sende bilgi birikimi sağlayıp onu başkalarına ulaştırtacağız sonra da sen terk etmeyeceksin. Ancak Allah dilerse başkadır. Kuşkusuz ki O, açığı da bilir, gizliyi de. Ve sana “En Kolay Olan”ı/ seni en çok mutlu edecek olan şeyleri kolaylaştıracağız.

9,10Bundan dolayı sen hemen öğüt ver, eğer öğüt yarar sağlıyorsa/ sağlayacaksa; saygısı olan öğüt alacaktır. 11En mutsuz olacak olan kişi de ondan kaçınacaktır. 12O kişi, en büyük ateşe yaslanacaktır. 13Sonra onun içinde ne ölecek ne de hayat bulacaktır.

14-17Arınan, Rabbinin adını anıp da salât eden; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimse kesinlikle kendini kurtarmıştır. Fakat siz şu basit dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlı kalıcıdır.

18,19Şüphesiz bu kurtuluş reçetesi, ilk sahifelerde; İbrâhîm ve Mûsâ’nın sahifelerinde vardı.


9Leyl..1,2,3,4) Kara cahilliği, vahyin aydınlığını; bilgiyi ve genetik özellikleri kanıt gösteriyorum ki sizin emek ve gayretiniz kesinlikle dağınık ve parça parçadır.[#37]
5,6,7) Bu nedenle kim malını/kazancını verir, Allah’ın koruması altına girer ve en güzeli doğrularsa, Biz ona, "o en kolay olan" için kolaylık sağlayacağız.
8,9,10,11) Kim de cimrilik ederse ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görürse ve en güzeli yalanlarsa, Biz ona "o en zor olan" için kolaylık vereceğiz. Aşağı yuvarlanıp değişime, yıkıma uğradığında/öldüğünde malı onu kurtaramayacaktır.
12,13) Doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece Bizim üzerimizedir. Sonrası da öncesi de sadece Bizimdir.
14,15,16) İşte bu nedenle, yalanlayan, yüz çeviren, en çok mutsuz olacak olan kişiden başkasının girmediği, alevlendikçe alevlenen bir ateşe karşı Ben sizi uyardım.
17,18,19,20,21) Kimseden karşılık beklemeden, sadece Yüce Rabbinin rızasını umarak, arınmak için malını veren çokça Allah’ın koruması altına girmiş kişi ondan uzak tutulacaktır. Ve yakında o kişi, kesinlikle hoşnut olacaktır.


10Fecr..1,2,3,4,14,5) Gerçeği örtbas etmenin, Allah’a ortak kabul etmenin, cahilliğin parçalanışını, on gece Peygamber’in bilgilendirilişini, Allah-kul ilişkisini ve gerçeği örtbas etmenin, Allah’a ortak kabul etmenin, cahilliğin gitmeye yüz tutuşunu kanıt gösteririm ki, şüphesiz ki Rabbin gözetlemektedir.[#38] İşte bunlarda, akıl sahibi için güçlü-ikna edici, inandırıcı bir anlatım vardır.[#39]
6,7,8,9,10,11,12,13) Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem’e -ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı-, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/görülmemiş işkenceler eden[#40] Firavun’a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı.
15,16) İnsana gelince, Rabbi onu her ne zaman sınayıp da kendisini üstün kılar ve nimetler verirse: "Rabbim beni üstün kıldı" der. Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa: "Rabbim beni aşağıladı" der.
17,18,19,20) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, yetimi, üstün-saygın bir şekilde yetiştirmiyorsunuz. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!
21,22,23) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla dümdüz edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki!
24) Der ki: "Keşke ben bu âhiret hayatım için hazırlık yapmış olsaydım!"
25,26) Artık o gün Allah’ın ettiği azabı kimse edemez ve O’nun vurduğu bağı kimse vuramaz.
27,28,29,30) Ey zihnindeki tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşmuş kişi! Dön Rabbine; Allah’ın ilkelerine uygun hareket et, sen Rabbinden O da senden hoşnut olarak! Hemen gir kullarımın içine! Ve gir cennetime!


11Duha..1,2,3) Aydınlanmanın başlayışı ve Allah’ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedişin, Allah’a ortak kabul edişin, cehaletin toplumu sarmışlığı[#41] kanıttır ki Rabbin seni terk etmeyecek ve sana darılmayacak.
4,5) Sonrası senin için öncesinden elbette daha hayırlı olacak. Ve Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın.
6,7,8) O seni yetim olarak bulup barınağa kavuşturmadı mı? Seni dosdoğru yol dışında biri olarak bulup da dosdoğru yola kılavuzluk etmedi mi? Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
9,10) O hâlde yetimi perişan etme/daha da kötüleştirme! İsteyeni/soranı azarlama.
11) Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle ortaya koy!..devam edecek...


12İnşirah.1,2,3,4) Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı? Senden ağır yükünü indirmedik mi? -Ki o, senin belini çatırdatmıştı.- Senin şanını da senin için yüceltmedik mi?
5,6) Demek ki zorluğun yanında kesinlikle bir kolaylık var. Zorluğun yanında bir kolaylık, kesinlikle var.
7,8) O hâlde boş kalır kalmaz hemen yeni bir şeye başla. Ve arzularını yalnızca Rabbine yönelt.


13Asr..1,2,3) Yaşadığınız çağın insanlık hâli kanıttır ki iman eden, düzeltmeye yönelik işler yapan, hakkı tavsiyeleşen; birbirinin olmazsa olmazı sayan/öğütleşen ve sabrı tavsiyeleşenlerin; birbirinin olmazsa olmazı sayanların/öğütleşenlerin dışındaki tüm insanlar, kesinlikle tam bir kayıp, zarar, bunalım, acı içindedir.




Âdiyât

1,2,3,4,5,6,7,8) Soluk soluğa koşanlar, sonra ateş saçanlar, sonra sabahtan baskın yapanlar, derken orada tozu dumana katanlar, sonra bir topluluğun en değerli kaynaklarına, varlıklarına kadar dalanlar kanıttır ki kesinlikle insan, Rabbine karşı çok nankördür, kendisi de buna kesinlikle tanıktır. Şüphesiz o, mal sevgisinden dolayı da kesinlikle çok katıdır.
9,10,11) Peki, o vurguncu insanlar, kabirlerde olanların diriltilip dışa atıldığı, göğüslerde olanların derlenip toparlandığı zaman, hiç şüphesiz o gün, Rablerinin kendilerine gerçekten haber verici olduğunu bilmezler mi?


15Kevser..
1,2,3) Şüphesiz Biz sana bol nimet verdik. Öyleyse Rabbin için salât et [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek ol; toplumu aydınlatmaya çalış] ve karşılaşacağın zorlukları göğüsle! Şüphesiz seni horlayan, sonu olmayanın; yaptıkları, işe yaramayanın ta kendisidir!

16Tekâsür

1,2) Çoğaltma yarışı, mezarlara girinceye kadar sizi eğlendirip oyaladı.
3,4) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yakında bileceksiniz. Yine; kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yakında bileceksiniz.
5,6,7) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Eğer ki kesin bilgi ile bilirseniz çılgınca yanan ateşi kesinlikle görürsünüz. Bir süre sonra, onu, gözle görürcesine, gerçek olarak kesinlikle göreceksiniz.
8) Sonra, o gün siz, nimetten kesinlikle sorulacaksınız.

17Mâûn



Mâûn

1,2,3) Âhirette herkesin iyi veya kötü, yaptığı işlerin karşılığını görmesini/Allah’ın sosyal düzeni belirleyen ilkelerini yalanlayan şu kimseyi gördün mü/hiç düşündün mü? İşte odur, yetimi itip kakan ve yoksulun yiyeceği üzerine teşvik etmeyen kimse.
4,5,6,7) Artık, salâtlarında ilgisiz, duyarsız, gösteriş, eğlence olsun diye salât eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışır gözüken] ve basit bir şeylerin bile bir ihtiyaçlıya ulaşmasını engelleyen kişilerin vay haline!
DEVAM EDECEK

18Kâfirûn...
1,2,3,4,5,6) De ki: "Ey kâfirler; Allah’ın ilâhlığını, rabliğini kabul etmeyen kişiler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ben sizin yaptığınız kulluğu yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/siz de benim yaptığım kulluğu[#42] yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ben asla sizin yapmış olduğunuz kulluğu yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/siz de benim yapmakta olduğum kulluğu yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz/inanç ve yaşam ilkeleriniz sadece sizin için, benim dinim/inanç ve yaşam ilkelerim de sadece benim içindir."

19Fil...1,2Rabbin, filli orduya/ ahmaklar, geri zekâlılar güruhuna nasıl etti görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Onların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?

3-5Ve onların üzerlerine, onlara pişmiş taşlar ile birlikte iri taneli yağmur yağdıran öbek öbek bulutlar; boran gönderdi de onları bir yenik bitki yaprağı gibi yapıverdi.

/ Rabbin, ahmaklar, geri zekalılar güruhuna nasıl etti görmedin mi? Onların üzerine necm necm ayetler/ bela üstüne belalar gönderdi de onları hem vicdanen rahatsız etti hem de köklerini kazıyıp yok etti.


20Felâk..
1,2,3,4,5) "Oluşturduğu şeylerin kötülüğünden ve çöktüğü zaman karanlığın kötülüğünden ve düğümlere tükürüp üfleyenlerin/sözleşmelere uymayanların kötülüğünden ve kıskandığı zaman kıskananın kötülüğünden çatlamaların Rabbine;[#44] tüm sıkıntıları belirli bir program çerçevesinde ortadan kaldıran Allah’a sığınırım" de!

21Nas..1,2,3,4,5,6) "Gözükmeyen varlıklardan, bilinen varlıklardan;[#45] hepsinden, insanların akıllarında kötülük fısıldayan sinsi düşmanın kötü fısıltılarının kötülüğünden, insanların ilâhına,[#46] insanların hükümdarına ve insanların Rabbine sığınırım" de!


22İhlâs..
1,2,3,4) De ki: "O Rabb, bir tek olan Allah’tır, Samed[#47] olan Allah’tır, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O’na; sadece O’na denk olmamıştır."

23Necm
24Abese
25Kadr
26Şems
27Bürûc
28Tin
29Kureyş
30Kâria
31Kıyame
32Hümeze
33Mürselât
34Kâf
35Beled
36Tarık
37Kamer
38Sâd
39Araf
40Cinn
41Yasin
42Furkân
43Fâtır
44Meryem
45Tâhâ
46Vakıa
47Şuarâ
48Neml
49Kasas
50İsrâ
51Yûnus
52Hûd
53Yûsuf
54Hicr
55En’âm Enam
56Saffât
57Lokman
58Sebe
59Zümer
60Mümin - Gafir
61Fussilet
62Şûra
63Zuhruf
64Duhân
65Câsiye
66Ahkâf
67Zâriyât
68Gâşiye
69Kehf
70Nahl
71Nuh
72İbrahim
73Enbiyâ
74Müminun
75Secde
76Tûr
77Mülk
78Hakkah
79Meâric
80Nebe
81Nâziât
82İnfitar
83İnşikâk
84Rûm
85Ankebut
86Mutaffifin
87Bakara
88Enfâl
89Âl-i İmrân
90Ahzâp
91Mümtehine
92Nisa
93Zilzal
94Hadid
95Muhammed
96Rad
97Rahman
98İnsan
99Talâk
100Beyyine
101Haşr
102Nûr
103Hacc
104Münafikûn
105Mücâdele
106Hucurât
107Tahrim
108Tegâbün
109Saff, Saf
110Cuma
111Fetih
112Mâide
113Tevbe
114Nasr

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kur'an sürelerinin meal olarak açıklanışı. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ