Bir ülkenin medeniyet seviyesini ölçebilmek için oranın faili meçhul kadın cinayetlerine bakın. Eğer ki katledilen bir çocuksa artık herhangi birşeyi ölçmenize lüzum kalmamış demektir "bayduygusal"

Tarihler 5 Haziran 2000’i gösterdiğinde İstanbul Şişli semtinin Fulya Mahallesinde herkesi deşhete düşüren bir cinayet işlendi. Henüz 15’indeki Çağla okuldan eve döndüğünde kendisini en güvenli hissettiği yerde -evinde- boğazı kesilmek suretiyle katledildi.

Gündeme bomba gibi düşen bu haber ülkemiz insanını derinden etkiledi. Güpegündüz işlenen bir cinayet, katledilen bir genç kız ve bununla birlikte bu cinayetin uzun yıllar çözülememiş olması büyük infial yaratacaktı. Ailenin üzerine yöneltilen olası şüphelerden bahsetmiyorum bile.

Uzun yıllar sürecek olan tartışmaların sonrasında dosyaya 2013 yılında gizlilik kararı verilmiş ancak yayın yasağı getirilmemişti. Bir kartopu gibi büyüyen bu faili meçhul cinayetin üzerinden neredeyse 25 yıl geçecek oysa hala hatrı sayılır bir mesafe kaydedilemeyecekti.

Elimizde olan 15:30’da okuldan çıkan Çağla’nın arkadaşlarıyla birlikte Akmerkez’de bir kirapçıya uğradıktan sonra yaklaşık 16:00 gibi evine giriş yaptığı bilgisi. O an evde kim yada kimler vardı, Çağla yalnız mıydı, biri yada birileri tarafından takip mi ediliyordu vs.. senaryolarına girmeyeceğim.

Bu vahşet yaklaşık 17:30 sıralarında alt komşunun emanet bırakılan anahtarla birlikte Çağla’yı kontrol amaçlı eve girmesiyle öğrenilecekti. Arada gerçekleşebilmesi mümkün her senaryoyu dile getirmek istemiyorum. Ben sadece eldeki net bulgulardan bahsedeceğim.

Dönemin şartlarına göre etrafta kameraların pek bulunmaması, DNA ve kan testlerinin olası şüpheli kimseyle eşleşmemesi, girilmemesi gereken olay yerine babanın girmesi ve muhtemel delilleri bilerek yahut bilmeyerek karartması vs.. derken bu cinayet faili meçhul bir dosya olarak tozlu raflarda yerini aldı.

Dönem dönem 2008, 2013, 2014, 2018 yıllarında bu cinayet yeniden gündeme gelmiş ancak yine bir ilerleme kaydedilememişti. 2020 yılında yani eski yasaya göre tam zamanaşımı dolmak üzereyken bir talep doğrultusunda bu süre on yıl daha uzatılmıştı. En son içinde bulunduğumuz 2025 yılında ise önemli bir gelişme yaşandı.

Adli Tıp Uzmanlarına göre katil çok yüksek bir ihtimalle solaktı. Bir tesadüf müdür bilinmez o dönem ve sonrasında bir kısım tarafından şüpheli görülen Çagla’nın ağabeyi de solaktı. Oysa ki kendi anlatımlarına göre o gün İstanbul dışında Ordu’da bulunan ağabeyin delillerini ve bunun ispatını biz net maddi delil olarak göremiyorduk. Çünkü dosyada gizlilik kararı vardı.

Buraya bir şerh koymak isterim. Çünkü dosyada 2013 yılına kadar bir gizlilik kararı yoktu ve en azından bu tarihe kadar olan kısım ailenin elindeydi. Ağabey sadece bu kısımları bile sunarak kendisinin olay anında Ordu’da olduğunu gösteren dosyadaki delilleri medyaya sunabilir miydi! Siz olsaydınız 25 yıl suçlanmak yerine bunu yapmaz mıydınız?

Son altı ay içerisinde başka birşey daha oldu. Av. Ümit Altay kendi youtube kanalında kriminal cinayetleri işlemeye başlarken halktan gelen yoğun talep üzerine bu faili meçhul cinayet dosyasını da incelemeye başladı. Sonrasında "manevi kardeşim" diyeceği Çağla’nın dosyasını diğer bir kullanıcı Pınar BK ile birlikte gündemde tutmayı başarabildiler.

Tabi bu defa da bulunacak tanıklar "yalan ihbar" ile tehdit edilecek, takipçi kazanmak adına bu işlere girildiği iddia edilecek vs.. derken yine önlerine ket vurulmaya çalışılacaktı. Oysa memleketimizin vicdanlı insanları bu iki gönüllü arkadaşımıza sahip çıkacaktı.

Bugün geldiğimiz noktada ağabeyin ifadesi yaklaşık üç dört ay evvel yeniden alınmış, dosyaya yeni görgü tanıkları eklenmiş, yeniden HTS kayıtları işlenmiş vs.. derken bizim bildiğimiz ve belki de bilmediğimiz yeni bir çalışmaya başlandı. Gönül isterdi ki bu çalışmaları aile talep etmiş olsun. Oysa kamuoyunun baskısıyla Çağla’yı manevi kardeşi gören bir kesim tarafından bu hareketlilik yaşanıyor.

Burdan Av. Ümit ALTAY ve Pınar BK hanımı saygıyla selamlıyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum.

Eğer ben ağabeyin yerinde olsaydım daha o gün kapı kapı gezer ve bugün 25 yıl sonra ortaya çıkan görgü tanıklarının ifade vermesini beklemezdim. Kimseyi suçlamamakla birlikte herkesi Çağla için herşeye bir ara verip birlikte yol almaya davet ediyorum.

Sonuç olarak 25 yıl önce Çağla ve bugün de Narin’in katil yada katillerini arıyoruz. Ne kadınlarımıza ne çocuklarımıza sahip çıkamadığımız bir ortamda bari en azından suçluların cezasını çekmeleri için birşeyler yapalım. Çünkü biz halkız ve hiçbir güç halkın önünde duramaz.

Unutmayın! Faili meçhul her cinayet sizin de kapınızda bir tehlikedir..

Çağla ve Narin nezdinde katledilen tüm çocuklara ithâfen..