1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
326
Okunma

Ahalinin saklı türbesi azığında iman gücü hasretin yengisinde solgun yüzü aşkın ve endamlı bir meşk eyleyen hiçliğin zarif tınısı.
Miadı dolmuş kimi duygunun bense yalanlıyorum.
Mizacı yitik kayıp dostların hali hazırda içimdeki sevgiyi araklıyorum.
Bir ara namesi iken şiir.
Üzengisi yokuşun ve zalimin kirli çamaşırları:
Ölümün durağında pervazlıyorum sözcükleri.
Müridi dünün.
Mülkü mü ömrün?
Hibe ettiğim kadar havasını soluduğum şehrin;
Duraksıyorum.
Bir mühlet.
Bir de hüviyet.
Temiz kâğıdım.
Çamaşır makinesinde yıkanmış ne var ne yok kirli oysa:
Damıtıyorum sabunu.
Derliyorum yorgun yılları.
Demleniyorum aşkın rüzgârında sükûnet dilerken Rabbimden ve işte şehrin kırık surlarında ve kırık aynaların sırlarında:
Konaklıyorum.
Bir düş kürü gerçeklerin uzamında saklı hayaletler.
Zihnimi güncelliyorum alt bellek ise tıklım tıklım ve aklımın raflarında peyda olan beyhude cümleler ve binlerce kitap yazarların külünden doğmalı iken yeniden yâdında dünün mısralara zimmetli kalemi kundaklıyorum.
Devasa bir Es.
Her sus payı söylemde saklı aşk.
Yüreğin nedameti.
Suskun mizacımı yasladığım yıkık çınarım.
Ne çiçeğim ne sıradan ne de varla yok arası:
Hiçliğimin kulvarında soluklanıyorum.
Hazzı değil hayatın sadece haizi olduğum yalnızlığın kulvarında at başı duygularım.
İhbar ediyorum kendimi Tanrıya.
İfa ediyorum yalnızlığımı ve ifşa ediyorum.
Söylemler ne beylik ne de bayıltan ne de sistematik ne de durağan.
Bir ben bir de gölgem bir de kalemim:
Zirvesindeyiz aşkın.
Hezimet yüklü özlemin demindeyiz.
Dibindeyim duyguların.
Yenilgilerle afallayan yanılgılarıma kurdele takıyorum okumayı yeni sökmüş bir kuş gibi ölümü ertelenmiş o hasta yerin kucağında saklı iken yalanlar kubbenin doruğuna serilmiş hayaletler.
Bir vakit ki zamanı geç.
Bir akit ki solgun imzam.
Bir de çöken rehavet.
Kırsalında aşkın ve kır saçlı şaşkın bülbülün kırın kanadında açan bir gülden hallice zeminde saklı nemi teri yerkürenin ve en tepede uluyan ukdeler aksayan ayağı kalemin.
Her gün bir umut.
Her gece ölüm.
Sabaha çıkar mıydı sahi bunca zamandır yazmadığım her şiir?
Mıntıkam belli sınırlarım ve bir ok gibi sayfaya saplanan mızrap benzeri kalemimi d/işlerken kalan her diş izinde bir düş’ ün de kovuğunda saklı…
İrin gibi.
Ölü cenin gibi.
Ömrü heba ettiğim kâbuslar bulvarından seken bir kurşun gibi ağırlığımca altın verseler ne ki yüreğim mademki yangın yeri…
Bir düşün bir düşün, azizim:
Hani, bir düş’ ün sağanağına yakalandığın gecenin kör vaktinde kör noktasında kâbusların körelen iç sesin değil kozun olsun sevgi yeter ki.
Kozanda saklandığını düşün mevsimin.
İçine düşülesi bir ışık mahsulü yerküren semiren teninde saklı toprağı düşün içine işleyen aşkın içine gömüldüğün toprağın kiri ya da kini değildir hayatı ertelediğin bilakis çiğ süt emmiş zümrelerin kirine yakalanan düşler sağanak misali kirlenen nefsine bedenine dökülen kumun da eşlik ettiği kum saatinin tükettiği ömrün vebali tünediğin dalın ahvali iken kökü kuruyan neslinde sevginin esir düşenleri düşün nefrete.
Aymazlığında aşkın kordan heceler.
Ablukaya alınmış iken sansürlenmiş sözcükler.
Bir imgenin yatağında.
Aşka yataklık eden şiire bastın mı da şairin bam teline ve işte hınca hınç duygular:
Yazsan ne yazmasan ne filan da değil tembihli olduğun kadar babadan kabullendiğin yazgından tut da alt yazı geçtiğin ömre kayıt açtığın şiirlerle dolu iken kursağın ve yazmadığın kadar boğulduğun yazdığında atağa geçen içine esen rüzgârın da ta kendisi iken kalem taşkınlara mahal veren ilham perin ve istişare ettiğin iç sesin devleşen hayallerin ve sen ki sen, ey azizim: yazdığın kadar mutlusun yazmadığında çöken avurtları kalemin ve çömdüğün şu beyaz İlahi zemin mademki ilhamı senden esirgemeyendir Rabbin.
Endamına yenik düştüğün mevsimin hecelediği her harfi.
Tek hecede saklı iken münferit yüreğin ve kalemin nasıl ki aşk ile beslersin iç sesini.
Mütereddit değil artık varlığın ve coşkun ummanlara denk düşen nesiller boyu değil nesrinle eşleşen iç sesin en çok da inadına tepkisizliğin ve sessizliğin bozguna uğrattığındır mademki iblis ve zalim…
Ve işte saf kan safiyetin.
Saf tuttuğun Allah yolunda tek zaafın iken de sevgi ve yazmak.
Aşkın dirhemi.
Aşkın idamesi.
Aşkın aşikâr isyanı yazmadığında karalar b/ağladığın gecenin de sonlandırmışken takatini zemzem suyunla yıkanan hayallerin ve hala saklı tuttuğun çocuk kalbin ve masumiyetin…
Firarında imgelerin bir sağaltım.
Fedaisi olduğun kadar da yazma aşkının Sağır Sultanın dahi kulağına gittiği şevkin ve hicranın ve hüsranın ve bedeninden taştığın kadar kalemin ve sen nasıl ki sersem bir aşkın izdihamına yenik düştünüz…
O halde yazınız.
O halde seviniz, azizim sevincimiz kursağımızda kalana kadar da sevelim varsın sevilmeyelim kalemin coşkusu pür-neşe hayallerin de güftesi iken şiir ve yazılası binlerce hikâye binlerce nesir…
Hayal bu, ya, azizim…
5.0
100% (1)