Hayat tramvay gibidir... tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin. camillo sbarbaro
turgaykurtulus
turgaykurtulus
VİP ÜYE

Zaman ve Duyguların Akışı-6

Yorum

Zaman ve Duyguların Akışı-6

( 5 kişi )

1

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

110

Okunma

Zaman ve Duyguların Akışı-6

Zaman ve Duyguların Akışı-6

İnsan, doğduğu andan itibaren şekillendirilir. Önce aile, sonra toplum, sonra da kendi iç sesleri tarafından. Çocukluk, maskelerin henüz belirginleşmediği bir evredir; ancak zamanla, beklentiler ve kurallar insanın üzerine ince ince işlenir. Kim olduğunu unutmaya başladığında, geriye yalnızca başkalarının görmek istediği suret kalır.

Toplum, bireye çeşitli roller biçer. Bir evlat, bir öğrenci, bir çalışan, bir dost… Her biri, insanın kendisini ifade etme biçimini sınırlandıran, belirli kalıplarla şekillenen kimliklerdir. Kimi zaman bu roller birer güvenli liman olur; insan, ait olma duygusunun sıcaklığıyla çevrelenir. Ancak çoğu zaman, bu rollerin içinde sıkışıp kalmak, derin bir içsel huzursuzluğu doğurur. Asıl sorun, bu maskelerin ne zaman birer seçim, ne zaman bir zorunluluk olduğunun farkına varılamamasıdır.

İçsel yolculuk, insanın bu maskelerden sıyrılma cesareti gösterdiği noktada başlar. Otantik benlik, ancak dayatmaların ötesinde bir varoluş arayışına girildiğinde keşfedilir. Ancak bu süreç, kolay ve konforlu değildir. Gerçek kimliğiyle yüzleşmek, bireyin en derin korkularıyla, en gizli kırılganlıklarıyla karşılaşması anlamına gelir. Bu noktada kişi, kendi içindeki boşluklarla yüzleşmek zorunda kalır. Maskeler düştüğünde, geriye yalnızca çıplak bir gerçeklik kalır: İnsan, varoluşunun ağırlığını taşımak zorundadır.

Bu yolculukta en büyük engel, insanın kendi kendine anlattığı hikâyelerdir. "Böyle olmalıyım." "Bunu yapmalıyım." "Şöyle hissetmem gerek." Bu cümleler, bireyin içsel özgürlüğünü sınırlandıran görünmez duvarlardır. Oysa otantik benliğe ulaşmanın ilk adımı, bu dayatılmış hikâyeleri sorgulamaktır. Gerçekten kim olduğunu ve ne istediğini anlamak, ancak bu noktada mümkün olur.

İnsan, kendi gerçeğini keşfettiğinde, artık eski kalıplara sığmaz hale gelir. Bu, bir yandan özgürleşmeyi, bir yandan da yalnızlaşmayı getirir. Çünkü toplum, farklı olanı anlamakta zorlanır. Ancak otantik bir yaşam, başkalarının beklentilerine göre şekillenmez. İnsan, kendisiyle barıştığında, maskelerini birer birer çıkardığında, yalnızca özgün varoluşunun hafifliği kalır.

Ve işte o an, insan gerçekte kim olduğunu anlar.

Turgay Kurtuluş

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Zaman ve duyguların akışı-6 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zaman ve duyguların akışı-6 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zaman ve Duyguların Akışı-6 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
10.3.2025 10:29:32
5 puan verdi
Özellikle kafamı toplayarak gelmek istedim bu yazıya... Pazar günü bir kez daha okudum böyle kimsenin el değmediği tepelerde manzara seyrederken bu sefer çayla yalnızlığıma sokularak....

İnsan önce kendini keşfeder hayata böyle başlar. Bunu yaparken çoğu zaman zorlanır ve bu süreçte yalnızdır. Maskeler ve toplumsal roller. O kadar tanıdık ki. Birden kendimi düşündüm şu maske yüzüme yapıştı dediğim anlar hatta delirip artık polyannacılık oynamaktan usandım diyerek kendimi kahrettiğim anlar. Sahi mutluluk maskesini neden hep takmak zorundayız. Neden dışarıya içimizde ki Etna yeniden canlanmışken alev alev sararken ruhumuzu gülücükler saçmak zorundayız. Üstelik bu gülüşün sahte olduğunu en yakının bilip umursamazken. Kime neyi ispat çabasındayız.
La havle diyerek atıp maskeyi kendimizi olduğumuz ruh haliyle yansıttığımızda aldığımız geri dönüşler bizi kendimize getirmiyorken ne yapabiliriz ki. Maskeden sıyrılmak cesaret dediğiniz gibi ancak bu maske olmadan çıplak kalıyorsak ya...
"Dışardan görenler mesut sanıyor bilmezler bu gönül her gün ağlıyor!" nasıl uygun bir TSM.
Maskelerden kurtulmak korkularla yüzleşmek demişsiniz elleri kolları bağlanmış umutsuzluktan daha korkuncu ne olabilir ki. Ne olabilir yaşın kaç olursa olsun el alem ne der, çocuklarıma nasıl izah ederim bu hayata rest çekememek yada çevrenin gördüğü kadarıyla mutlu olmayınca "yok yine ne yaptı" denmesi... Sıyırıp atınca kendine kahretmek kendini yok etmek ve öyle bir ince çizgi ki uykusuz geceler yenmeyen lokmalar. Bu aşamaya gelince bakıyorsun ki hayattan kopuyorsun maske candır diyorsun. Kaçmaksa akıl ve ruh sağlığın için kaçıyorsun. Zira yolunda gitmeyen şeyi yoluna koymak mümkün olmuyor. Başta yolunda olan şey ne hikmetse raydan çıkıyor ve sen suçu kendinde arıyorsun. "Ben nerede hata yaptım!"

"Gerçek kimliğine ulaşan bir insan, artık eski kalıplara sığmaz hale gelir." cümlesi de çok etkileyici. Bu, insanın özgürleşmesiyle birlikte yalnızlaşmasını ama aynı zamanda gerçek benliğine ulaşmasının verdiği hafifliği anlatıyor. Gerçekten özgün bir yaşam sürmek, başkalarının beklentilerinden bağımsız olmayı gerektirir. Ancak başkalarından beklentin senin yüreğinin kanatlarının kırıklığına yol açıyorsa bu yolculuk her zaman kolay olmuyor. İşte böyle zamanlarda şiir yazı dökülüyor çoğu ruh bulmuyor paylaşılmıyor.
Ben mi içsel döküntülerimi günlük tutmayla paylaşmayı seçenlerdenim.

Peki sorarım sana maskesiz yaşamak hayatın akışını tersten okumaksa eğer ve bu cesaret ise ve dahi nefes alamayacak hale getiriyorsa seni yine de çıkarmak mı gerekir maskeyi....

Hayat keşfedildikçe yoluna yoldaş edebilecek yürek varsa hafifliyor ama karşılıklı takılan maskeleri bilerek....

Haydi o zaman çıkar maskeyi bakalım hangimiz özgür olacağız. Saatlerce belki on kereden fazla okudum...

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL