2
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
270
Okunma
“İnsan, bu dünyada niçin vardır?”
Bilinen en kestirme karşılık şudur:
“Kedi niçin varsa, ağaç niçin varsa insan da bu yüzden vardır!”
Kaidesi doğru olan bu cevabın sütunu (uzantısı) olmadığı sürece yanıt ‘eksik’ kalacaktır.
Çünkü kaidenin konuluş nedeni, üzerine sütunu oturtmaktır!
Nereden biliyor ve söylüyoruz bunu?
‘Kedi’ ve ‘ağaç’ varlığı ile ‘insan’ varlığı eşit değerde değildir de ondan!
İtiraz şunadır:
“Bu kabulleniş insanca bir vehim sadece. Şüphesiz kedi de ağaç da insan gibi, kendi konumunda bir rol ve görev için mevcuttur.”
Yanlış mı? Değil, ama noksan... Doğru eksik bırakılırsa ‘yanlış’ olur!
Tamamlayalım o zaman:
‘Varlık oluş’ yönünden her üçü de eşittirler. Gerekmiş, koşullar oluşmuş ve bir süreçte yaratılmışlardır. Örnek gösterdiğimiz üç dünya varlığının da kaidesi aynı ama sütunları farklıdır. Bu demektir ki, yaradılışın hikmeti, işlev ve beklentisi üç varlıkta ‘eşit’ değildir. Eşit olsaydı, ayrı ayrı yaratılmalarına gerek kalmazdı. Üzerine ‘sütun’ konsun diye; ikisi birbirinin gereği olarak ‘kaide’ vardır çünkü.
“İnsan varlığının kedi ve ağaç varlığından ‘değerli’ olduğunu nereden çıkardınız peki?”
Haklı sorulmuş bir sorudur bu... Cevabı için kaideye değil, sütuna bakmak gerekecek yine.
Eskinin ‘zeplin’ adı verilen uçma aracı ile günümüzün ‘uçak’ konforunu karşılaştırın derim size. İkisinin de kaidesi aynı... Yerçekimini aşarak havada yol almak; yük, yolcu taşımak amacıyla oluşturulmuşlar.
“Doğru mu, doğru!”
Peki ya, can güvenliği, hızı ve rahatlığı açısından, hangisiyle uçmak istersiniz, bugün?
Gülümsediniz, biliyorum!
İşte bizi tercihe yönelten oluşturulmuş bu konfor alanı; uçağın zeplinden üstünlüğü, yani ‘değer farkıdır’ aynı zamanda.
Tekrar dönelim başa:
İnsanı, kedi ve ağaçtan üstün ve değerli kılan hasletler nelerdir?
1. Alet yapar ve geliştirir.
2. Dil sistemi kurup onunla bilgi ve deneyimini kaybolmaktan korur.
3. Aklıyla duygusuyla varlığını geliştirir; diğer dünya varlıklarıyla ilişkisini ‘insanca’ diyebileceğimiz boyutta tekrar tekrar düzenler. Muhakeme, merhamet, hak-hukuk, sebep-sonuç bağı, iyilik-kötülük bilinci, vicdan... Onu ‘eşref-i mahlûk’ katına çıkaran haslet ve üstünlükleridir.
Unutmayın ve umutta kalın diye söylüyorum:
Olumsuz örnekler, olumluyu anlamak için vardır. İnsan soyu, bazı bazı yaradılış hükmüne uymaz fiiller işler ama ‘insanlık’ değerli kalmaya devam eder.
Asıl korunması gereken de budur!