0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
215
Okunma
Düğün Damı olarak kullanılan boş bir samanlıkta, allı-pullu en güzel elbiselerini giymiş küçük kızlar, oğlanlar, genç ve yetişkin kadınlar düğünün tadını çıkarmaya çalışıyor, coştukça coşuyorlardı.
Keyifler yerindeydi, bir de yazın şu bunaltıcı sıcağı olmasaydı…
Hava sıcak, düğün damı nispeten küçük, düğüne gelenler ise kalabalıktı. Bu durum davetlileri bunaltıyor, birçoğunun burnundan terler damlıyordu.
Huriye hanım ise sandalyeye oturmuş, önüne aldığı boş bir tenekeyi darbuka gibi çalıyor, gayet güzel sesiyle peş peşe hareketli türküler söylüyordu.
Türküler eşliğinde kollarını iki yana salıp oynayan genç kızlar, kendi eksenleri etrafında kuğular gibi süzülüyor, bazen de halay çekiyorlardı.
İzleyenler elleriyle tempo tutarak oynayanlara eşlik ediyor, adeta kendilerinden geçiyorlardı.
Gelin hanım da baba evinden çıkarılırken pek çok ağlamış, ancak düğün damına getirilince ve düğünün o kendine has eğlencesi başlayınca üzüntüsünü unutmuş, hatta eğlenmeye ve etrafa gülücükler saçmaya başlamıştı..
Cevher, annesi Lale hanım ve Gökçe ablasıyla beraber gelmişti düğüne. Henüz beş yaşındaydı, ablasından üç-dört yaş daha küçüktü ancak evin en küçüğü olmak zoruna gidiyordu. Çünkü bu durumdan dolayı yeterince sesini duyuramadığını ve dikkate alınmadığını düşünüyordu.
Bir defasında annesi ve anadedesiyle evlerinin ocakbaşında oturuken, annesi dedesine gerçek yaşını bilmediğini söyleyince, dedesi de ona otuzaltı yaşında olduğunu söylemişti.
Otuzaltı yaş konusu, cevherin kafasını uzun süre meşgul etmişti. Otuzaltı yıl çok uzun bir süreydi, annesi bu kadar uzun süreyi nasıl geçirmişti de otuzaltı yaşına girebilmişti. Kendisi de acaba otuzaltı yaşına gelebilecek miydi ya da ne kadar zaman sonra otuzaltı yaşına girecekti?
Kimseye soramıyor, kendi kafasında bu soruların cevaplarını bulmaya çalışıyordu. Otuzaltı yaşına girmek ve annesi gibi büyük bir insan olmak için sabırsızlanıyordu.
Bir de ablasının arasıra ’’bacaksız’’ demesi yok muydu? Bu durum iyice moralini bozuyor ve büyüme konusundaki sabırsızlığını büsbütün artırıyordu.
- Devamı Gelecek -