0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
97
Okunma
Pencereden dışarı bakarken, sokakta yürüyen insanların yüzlerine takılıp kalmıştım. Her birinde farklı bir hikâyenin izleri vardı. Yorulmuş adımlar, hüzünlü bakışlar, omuzlarına yüklenmiş görünmez ağırlıklar… Bazıları hayatın telaşına kapılmış, bazılarıysa hayallerinin peşinde ama yorgun. Kimileri sessizce acı çekiyor, kimileri ise sahte bir neşeyle kaygılarını gizliyordu. Ve ben, sıcak bir odanın içinden, bir fincan kahveyle dışarıyı izliyordum.
Kendimi onların yerine koymaya çalıştım. Acaba bu insanların sabahları uyanmak için bir nedeni var mıydı? Gün boyunca taşıdıkları yük ne kadar ağırdı? Onların yaşadığı zorluklarla gerçekten empati kurabilir miydim? Ya da en önemlisi, benim sahip olduğum imkanlardan yoksun olduklarını bilmek, içimdeki huzuru bozmuyor muydu?
İşte tam o noktada suçluluk duygusu içimi sarmaya başladı. Onların mücadelelerine sadece bir seyirciydim. Başkalarının hayatında bir fark yaratmak adına ne yapıyordum? Hayatın bana sunduğu konforu sorgulamadan kabul mü ediyordum?
Ama sonra fark ettim… Belki de suçluluk duygusunu körükleyen şey, bizzat kendi içimde çözemediğim tatminsizlikti. Kendi içsel boşluğumu, başkalarının yaşadığı mücadelelerin yansımasıyla doldurmaya çalışıyordum. Onların acısını anlamaya çalışarak, aslında kendi kaybolmuşluğumu unutmaya çalışıyordum. Belki de bu yüzden mutluluk bana bir adım ötede gibi geliyordu—çünkü içsel huzur, başkalarının acısıyla kıyaslanarak bulunamazdı.
İşte o an fark ettim: Suçluluk duygusuna engel olan şey, insanların yüzlerinde sadece mücadeleyi değil, direnci ve umudu da görebilmekti. Hayat zor olabilir, evet, ama insan her şeye rağmen yürümeye devam ediyordu. Belki de mutluluk, başkalarının acısını sahiplenmek yerine, kendi varlığımızı anlamlı kılacak yollar bulmaktan geçiyordu.
O an suçluluk hissi yerini bir farkındalığa bıraktı. Belki de önemli olan, yalnızca üzülmek değil, hayatı paylaşmanın, anlam katmanın yollarını bulmaktı. Belki de başkalarının hikâyelerine dokunmanın ve onlardan bir şeyler öğrenmenin gerçek değeri buydu.
5.0
100% (1)