0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
117
Okunma
İki yıl önce Denizli’de şiir etkinliğine katılmış, çok değerli şair ve yazar arkadaşlarımızla bire bir tanışma fırsatım olmuştu. şehrin güzelliği beni büyülemişti. Sokaklar pırıl pırıldı. Tarihi yerleri görmenin huzuru içinde şair ve yazar arkadaşlarımızla güzel anılar biriktirmiştim orada. Denizli için gönlünü seferber etmiş şair arkadaşlarımızın zaman zaman bir araya geldikleri İncir ağacının olduğu ve adına ’’İncir altı sohbetleri’’ dediğimiz mekana giderek masaları birleştirerek şair dostlarımızla çaylarımızı yudumlarken şiirlerimizide okuyorduk. Gelip geçenler şiirlerimizi dinlemeleri onları da mutlu ediyor, içten, tebessümle selamlarını vererek yanımızdan ayrılıyorlardı. Küçük bir şiir etkinliğini Çınar altında ifa etmiştik. Epey zaman geçirmiş; gelecek günlerde, aylarda, yıllarda aynı sıcak atmosferin oluşturulması için temennilerde bulunarak Çınar altına yakın mesafedeki otelimize dönmüştük.
Bizlerde güzel anılar bırakan Pamukkale’mizin göz bebeği Denizli’mizi çok sevmiştim. Esnafının, halkının misafirlerine nazik, saygılı davranışları da apayrı güzellikti. Şehrin güzelliği, temizliği ise ayrı bir güzellikti. Geniş caddelerinde Paris’te gezer gibiydim.
Etkinliğe koşarak gelen şiir sevdalısı şair ve yazar can dostluklarımızla sağlam temellerin atıldığı ortam ben o denli etkilemişti ki; katıldığım o kadar etkinlikler arasında aldığım hazzı ve mutluluğu burada da almıştım. Nasipte varsa tekrar buraya geleceğime söz vermiştim Ali Tuluk kardeşime. Denizli’de her ayın ilk haftasında gelenek haline getirilen ’’Şiirini Al da Gel’’ şiir etkinliği Türkiye geneline örnek bir hareketti. Şiir yazan veya şiir sevdalısı canların bir araya gelerek dört saatlik etkinlik içerisinde kaynaşmaları, yeni yetişen şairlerle usta şairlerin buluşma noktasında birbirleri ile kaynaşması azımsanmayacak faaliyet içerisinde olmaları ve bu etkinlikleri Denizli şehrinin tanıtılması açısından paha biçilmez gönül erenleri hareketi olarak görmem beni daha da mutlu etmesiydi.
Kaç kez Ali Tuluk şair ve yazarımızla telefon konuşmasında, sosyal medyadaki sayfalarımızdan mesajlaşmalarımızda imkanlarım olduğunda geleceğimi söyledim. Defalarca gitmeyi arzulasam da gidemedim. Ama mutlaka bir gün geleceğimi söyledim her seferinde. Yürekleri ve gönülleri şiir ruhu ile yıkanmış can dostların arasında bulunmak benim için onurların en güzeliydi. Öyle can dostları bulmak zordu şu kirlenmiş zamanda.. Bulduğumuz can dostları da kaybetmemek şartını koşmuştum kendime. O nedenle sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilenlerden olmak gerek! Kaliteli insan farkını gördüğümüzde sanki dünyaya yeniden gelmiş hissi veriyor bana; belki sizlerin de öyledir.
Zaman zaman Denizli hayali gözlerimin önüne düşerken, geçtiğimiz hafta başlarında vatsap hattından bir mesaj geldiğini gördüm. Baktım, Ali Tuluk kardeşimden. Denizli’de yapılacak şiir etkinliği afişi ve daveti. Ama bu etkinlik öyle sıradan bir etkinlik değildi. Zamanın değerli aşıklarından Dinar’li aşık Ali Taş anısına düzenleniyordu. Ne büyük bir vefa örneği. Dinar Türk Ocağı ile birlikte hazırlanan etkinlik iki bölümden oluşuyordu.
Birinci bölüm: Rahmetli Dinar’lı aşık Ali Taş için hazırlanmıştı.
İkinci bölüm ise: Misafir olarak katılan şairlerimize ayrılmıştı. Şiirlerini okumak isteyen şairlerimiz şiirlerini dillendireceklerdi.
Etkinliğin yapılacağı yer; Denizli Zeybekçi Kongre ve Kültür Merkezi idi. Daha önceki etkinlikte de aynı salonda yapılmıştı. Salonun adı da vefa içeren bir isimdi. Ozay Gönlüm salonu. Gerçekte ahde vefa bu olmalıydı. Kültür merkezi o kadar büyüktü ki; hayran olmamak elde değil. Muhteşem ötesi bir mühendislik ve mimarlık dehasıydı. Böyle bir merkezde etkinlik yapmak her derneğe nasip olmayan bir şanstı diyebilirim. Salon Yaz-ar-bir derneği belediye tarafından verilen salonu her ay bir kez olmak şartı ile şiir etkinliği için kullanılıyordu. Daha önceki yıllar ücretsiz olmasına rağmen 2024’ten itibaren aylık 1500 tl denmiş kirası belediye tarafından. Belediye güya zarar ediyormuş da, bilmem ne de??? Bu durumu dediklerinde çok üzülmüştüm. Ülkemizde kültüre, edebiyatımıza, şiirimize hizmet edilmesi paraya bağlanması ne acı değil mi?
Üç, beş fedakar arkadaşımızın ceplerinden ödeyeceği kira ile mi kalkınacaktı belediye veya borçlarını ödeyecekti? Ayıp yahu!!! Bahar ve yaz aylarında belediyelerin kültür (!) hizmeti adı altında düzenledikleri soytarı etkinliklere yarı çıplak; göğsünü, bacaklarını, kalçalarını sergileyen sanatçı (!) olmaktan uzak, suratlarına bile bakamadığımız, arlandığımız ve saçma sapan sözleri şarkı, türkü diye gençliğe yutturdukları saçmalıklara milyonlar veren belediyeler acaba neden gerçek kültür hizmeti yapan onurlu şairlerin etkinliklerinden kira bedeli istenir? Şehrin itibarını yükselten şiir ve sanat etkinliklerinden fersah fersah kaçar belediye başkanları? İlla dansöz mü oynatmaları gerekir şairler etkinliklerinde? İşte bu olumsuzluklar ve öz kültüre sırtını çevirmişler canımızı acıtmakta. kahretmekte biz şair ve yazarları.
Kültürümüze yabancılaşmanın önüne geçilmesi için sayın valilerimizle, sayın kültür bakanımzla, sayın cumhurbaşkanımızla ve sayın belediye başkanlarımızla iyi diyaloglar kurarak kültür yozlaşmasının önüne geçebiliriz. Benim anlamakta zorlandığım kültürümüz için gönül seferberliği bayrağını açmış gönüllü erlerimize kucak açılmazken; bürokrat olan kurumlardaki kişilere özel davetiyeler gönderilerek yemeleri içmeleri ve otel ve yol masrafları karşılanırken, gönül elçisi olanlar neden ötelenir? Bu durumu anlayan varsa bize de anlatsın!
Denizli’nin fedakar gönül erlerinden bir kuruluşta YAZ-AR-BİR derneğidir. Yönetimi ve üyeleri gerçekten değerli, bilgili, usta şair ve yazarlardır. Kendi yağlarında kavrulan, kendi imkanları ile kitaplarını bastıran Denizli’nin yüz akı, onuru şair ve yazarlardır. Öyle olmasa ben ta uzaklardan gelip etkinliklerine katılır mıyım? Güvendiğim, konukseverliklerine gıpta ile baktığım kıymetleri paha biçilmez canlardır benim için. O nedenle er zaman gönlüm ve kalbim onlarla beraberdir! İmkanlarım el verdiği müddetçe hep yanlarında olacağım. Her faaliyetlerine omuz vereceğim.
Etkinliğe gideceğim diye beni tarifi olanaksız tatlı bir heyecana sürüklerken günleri iple çekmeye başladım. Gittiğimde gezip göreceğim yerleri, salondaki yüksek heyecanı sayıklar gibi oldum adeta. İçim içime sığmıyor, yeni gelecek arkadaşlarımızla tanışma mutluluğuna ermenin düşlerini kuruyordum. Bir an önce oto gara giderek yerimi ayırtayım dedim. Ailelerin tatil dönüşünden dolayı otobüslerin dolu olduğunu telefondan öğrenmiştim. Otogara zaman kaybetmeden vardım. Otobüsler öylesine doluydu ki; otobüste sadece iki kişilik yer kalmıştı. Yanımda yeterli para olmadığı için çarşıda atm’den çekip geleyim desem de bileti kesecek genç kabul etmedi. yerimi ayırmadı. Gençlik yıllarımın arkadaşı gönüldaşımda seyahat işi ile uğraşıyordu otogarda. Ondan gideceğim saatlerde otobüs olmadığı için beni başkasına yönlendirmişti. Bileti kesmeyince arkadaşımın yazıhanesine giderek durumu anlatınca hemen koşup geldi. ’’Ben veriyorum parasını kes şu bileti’’ diye serzenişte bulundu. Biletim hemen ayrılmıştı.
Cuma akşamı saat 23.30 da yola çıkacaktım. Çarşıya çıkarak atm’ye uğradım. Paramı çekerek alışverişimi de tamamladım. Otogara dönerek arkadaşıma otobüs ücretini ödedim. Evimin yolunu tutarak yolculuk için hazırlıklara başlamalıydım evde. Önce 16 tane olan kedilerimi, yollarda ve sokaklarda belli noktalardaki anne köpekleri ve yavrularını doyurdum. yedek mamalarını, sularını bıraktım yanlarına. Kedilerimin de tüm ihtiyaçlarını hazırlayarak yol çıkmanın saatlerini beklemeye başladım. Bu arada hazırlıklarımı tamamlamıştım. Çay ve dostla yemek ihtiyacımı da giderdikten sonra bir kaç bardak keyif çayını devirdim dostların mesajlarına bakarken internette.
Saatim geldiğinde üzüntü içerisinde kedilerimle vedalaşarak onları Allah’a emanet ederek yola çıktım. Otogara vardığımda otobüsün gelmesine yarım saatten fazla vardı. Bekleme salonunda kahve içerek bekledim. Bazen de bekleme salonundan dışarı çıkarak bulutsuz gökyüzünü süzdüm. Yıldızlar pırıl pırıldı. Ay desen görülmeye değer bir şiirdi gözlerimde. Tam da şiir yazacak atmosferi yakalamıştım ama belki vakit yetmeyebilirdi. Öylede oldu. Otobüs otogara girdiğinde bana ayrılan yere geçip oturdum. On dakika sonra otobüs otogardan ayrılarak Denizli’ye doğru gece yolculuğum başladı yıldızlar altında...
Devam edecek
Zafer Direniş
...