Ah bu rüyalar !
Beni benden alan rüyalar!
Yari benden beni yardan götüren rüyalar!

Sabah uyanınca yorgun kalkardım hep... Rahmetli Anneme anlatınca ;
"Kızım rüya rüya değil maşallah sinema " derdi.

Önce bozulur sonra kahkaha ile gülerdim!

Gençliğimde , genellikle labirentleri çok görürdüm ve içinden çıkmak için , ne dereler ne çaylar geçerdim...Bir bilseniz...

Şimdi o dereler ve çaylar evlenince de hakikatim oldu...

Gördüğüm o yerlere gideceğim dediğimde dinleyenler ağzını yamultarak gülerdi...
"Haydi inşallah" derken paçalarından haset damlardı.

Kısmet olup gittiğimde şaşırdılar ve aslında bende kendime inanamazdım.

Tuna Nehri ve Kâbe rüyalarımın gerçeği oldular...
Hay Hikmetine kurban olduğum!

Artık rüyalarımı kımseye anlatmamaya karar verdim... Sadece kaleme almak istedim!


Gördüğüm bu rüya ise ; dün gece gördüğüm bir rüyadır... Annemi ve babamı kaybettiğim evin caddesindeydim

Yollar, erimiş çamurlarla dolu ... Yürüyorum ; gideceğim yolun ters istikametinde geri vites yaparak gidiyorum ... Bir yandan da ayağım ve ayakkabılarım çamur olmuş mu diye bakıyorum ...

Gözlerime inanamıyorum...Çok temizler...Gün ışığı vurmuş ayakkabılarıma ... Tıpkı, Frank Sinatra gibiyim.
Sırtımda krem bir yağmurluk var...
Görünmesinler diye ; Ellerime bakarak, başörtümün altından saçlarımı düzeltiyorum

O an bir sesle irkiliyorum .
"Ters duruyorsun arkanda E-5 karayolu var.! Dönüp bakıyorum; Arabalar vızır vızır. Şaşıyorum; Burası İstanbul mu diye ...

Nasıl şehir değiştirdim.(Allah mekandan münezzehtir)şaşkınlık içinde anlamaya çalışıyorum.

Sağnak bir yağmur altında yine aynı kısık sesi duyuyorum... "Arabalara sırtın dönük durma , sırtını köprünün bacağına yasla"

Dönüp bakınca köprünün bacağını taştan örülü oval duvar olarak görüyorum. (Osmanlı köprülerine benzetiyorum)

Yaslanıyorum duvara ve yine aynı ses :
"Artık sırtın güven içinde "

Rüyam ; Bana ne demek istiyordu...
Evliliğimde yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardı.
Buna benzer bir çok rüya gördüm; Eşime anlatınca çoğuna zan dedi; geri kalana da bilinç altı

Geçkin yaşımda evlilik yaptım...Gelişmeler kaderin yumağıydı ... Abi diye başlayan dostluk sonra sevgili eş oldu bana

Kaderim dediğim, nemli gözleriyle bir çeşm-i siyah çeşmeydi sanki ...
Onda bulduğum mutluluk bir ömür boyu dört dörtlük sürecek zannettim...


Meğerse, benden öncesinde umumi bir çeşmeymiş ... Klasik Erkek tipi işte ...Jön Ferit .
"Yakışıklı erkek ve çeşme başı güzelleri" İle ha bire köşe kapmaca oynuyoruz...
... Yakışıklı olmakta başa belaymış

Köyünün bütün kızları , çeşmeye çaput bağlamışlar ...Keyifleri yerinde maşuk da maşuk...Ayılan bayılana
...Sorsan soruyu; Bu halaydakiler kim?
"Sorun yok benim çizgimi aşamazlar benim gönlüm sen de"

Dillerinde birer türkü
Ağam olasın APaşam olasın AYetim olasın A Benim olasın A

Türkülere konu isimlerle birlikte tepiniyoruz sevgili A 4...

Gezegenin bütün güzelleri ile bir aradayız gece gündüz...Terazinin üstünde kovalar birbirimizi kovalar haldeyiz...
Adlarının yanında cik takısıda var; ip takısı da
Uzuvlarına , boyalı dövme yaptıranda var; Kınayla dövme yaptıranlarda ... Kınalı yapıncaklar

Ve bendeniz, Şaşkın ördek gibi suistimal edilen kanatlarımla yüzüyorum...
Kendi kendime : Ben, bende öldüm sanırım diyorum da , Annemin nasihatları kulaklarımda çınlayınca; Ayaklarımın üstünde durmaya çalışıyorum

Yar kim?.. Yaren kim?..Sevdası kim ?... Rüyalarımın müsebbibi kim? ...

Rüyalarım, su gibidir sevgili A 4 ; akar yolunu bulur ; ve İnan ki siz müsebbiblerim: Allah vardır; gam yoktur!



Ahben