3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
137
Okunma
Bazı şarkıların hüznü ağır gelir insana…
Nerede, nasıl olduğunun bir önemi yoktur. Islıkla çalınan bir melodi, kurşundan daha derin bir iz bırakabilir.
Güneş bir şehri kızıla boyarken, gün çoktan zifire bürünmüştür. Bildik ezgiyi mırıldanırsın. Bazen susar, içindeki sesi dinlersin. Sonra hiç susmadan, en can alıcı noktayı söylemeye devam edersin.
Bir kadehe rakı doldurup, sigaranın dumanını izlersin. Şimdi yanan tütün sesi de eşlik eder sana.
Zihnin yolları arşınlıyor. Gün doğuyor, gün batıyor… Sokaklarda adım sesleri yankılanıyor. Sen o şarkıyı mırıldanmaya devam ediyorsun, ayak seslerine karışıyor tüm sözler. Kimse seni duymuyor, sen içten içe söylemeye devam ediyorsun.
Saatine bakarsın…
Hiçliğin ortası.
Oturduğun yerden kalkmadan mırıldanırsın. Kapkaranlık binalarda ışıklar yanıp söner. Yağmur damlaları yolları yıkar. Telaşlanır insanlar, adımlar hızlanır. Sen şarkıyı söylemeye devam ederken birisi durur. Gözlerini kaçırırsın, sesini duyduğunu zannederek. Gülümsediğini fark edersin ama hızla uzaklaşır.
Bir kadeh daha doldurup kapatırsın gözlerini…
O gülümseyen kişi, giderek silinir.
Saat kimliksiz vakitler…
Şarkı seni tüketiyor, hep o bilindik yerde için ürperiyor.
Bir kadeh. Bir nefes. Bir suskunluk.
Şarkı hep çalmaya devam ediyor. Sessizlik çöküyor her yana…
Uzaklardan bir gemi sesi gelir. Dalgalarla boğuşur, belki de umudunu saklıyordur. Başını kaldırıp göğe bakmak istersin ama yağmur iyice hızlanmıştır, gözlerini açamazsın.
Tüm pislik yağmurla akar gider. Şehir arınırken, sen ışıkları izlersin. Islanan yollar ayna gibi parlar. Uzakta yanıp sönen trafik ışıkları gözüne dokunur.
Mavi olan bir şey ararsın. Yansımasını merak edersin.
Saat kimliksiz vakitler…
Sürekli o söylenen nakarat son buluyor. Bitmesin diye uğraşılan şarkının en sonu karışıyor sessizliğe.
Yağmur duruyor, dalgalar diniyor, son yanan tütünün sesi susuyor.
Vakit gün doğumu… Peki şimdi?
Sercan Saraca
5.0
100% (1)