1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
168
Okunma
Yüksek duvarlarla çevrili, ihtişamlı bir sarayın gölgesinde, gizli bir mağara yatıyordu. Yıllarca, sarayın duvarları arasında yankılanan fısıltılar, mağaranın içindeki gizemli bir varlığın hikayesini anlatıyordu. Söylentilere göre, mağara, uzun zaman önce sarayın içinde yaşayan ve kayıp hazinelerin koruyucusu olduğuna inanılan bir büyücü tarafından lanetlenmişti.
Güneş batarken, mağaranın ağzı ürkütücü bir karanlığa bürünür, ürkütücü hikayelerle beslenen cesur ruhları bile korkuturdu. Yerliler, mağaraya yaklaşmaya cesaret edenlerin asla geri dönmediğini fısıldardı. Mağaranın içinde, korkunç yaratıkların yaşadığı, duvarları süsleyen eski büyücünün ruhunun dolaştığı söyleniyordu.
Bir gün, sarayın cesur bir şövalyesi, mağaranın efsanelerini duydu ve içindeki hazineleri bulmaya karar verdi. Şövalye, mağaranın ağzına yaklaştığında, kalbi göğsünde deli gibi çarpıyordu. Derinliklerden gelen ürkütücü bir ses, onu geri çekilmeye zorladı. Ama şövalye cesur bir adamdı ve korkusunu bastırarak mağaraya girdi.
Mağaranın içi karanlıktı, sadece şövalyenin meşalesinin titrek ışığı yolunu aydınlatıyordu. Duvarlar, eski ve tuhaf resimlerle kaplıydı, bir zamanlar büyücünün gücünü ve ihtişamını gösteriyordu. Hava ağır ve nemliydi, şövalyenin boğazını sıkıyordu.
Daha derine ilerledikçe, şövalye bir yankı sesi duydu. Sesi takip ettiğinde, büyük bir odaya geldi. Odanın ortasında, bir taht üzerine oturan büyücünün kemikleri vardı. Kemiklerin etrafında, değerli taşlarla süslü bir sandık duruyordu. Şövalye, hazineye doğru uzanmaya hazırlanırken, bir ses duydu. "Hazineyi almaya cesaret eden, lanetlenecektir!"
Şövalye korkuyla geri çekildi. Odanın duvarlarından, büyücünün ruhu belirmişti. Şövalye kılıcını çekti ve ruhuna saldırdı. Bir süre savaştılar, ancak şövalye sonunda ruhu yendi. Ruh yok olurken, şövalye hazine sandığını aldı ve mağaradan çıktı.
Şövalye, saraya döndüğünde, mağaranın hikayesini anlattı. Ama hiç kimse ona inanmadı. Şövalye, hazineyi saraya getirdi, ancak sarayın duvarları arasında, mağaranın hikayesi yankılanmaya devam etti. Sarayın etrafında, mağaranın gizemli varlığı hakkında fısıltılar yayıldı ve şövalyenin cesareti, nesilden nesile aktarıldı.