1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma
Marksizmde cinselliğin tarihi, toplumsal ilişkiler, üretim biçimleri ve ideolojik yapıların cinsellik üzerindeki etkilerini inceleyen bir perspektif sunar. Karl Marx ve Friedrich Engels, özellikle üretim ilişkilerinin toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğine odaklanmışlardır. Cinsellik konusuna doğrudan eğilmemiş olsalar da, onların materyalist tarih anlayışı, cinselliğin tarihsel ve toplumsal olarak değişken bir olgu olduğunu anlamak için temel bir çerçeve sunar.
Engels ve Ailenin Tarihsel Kökeni,
Engels’in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni adlı eserinde, cinsellik ve aile kurumunun ekonomik ve toplumsal bağlamlarla nasıl şekillendiği ele alınır. Engels, ilkel komünal toplumlarda cinselliğin daha kolektif ve eşitlikçi bir yapıya sahip olduğunu, ancak özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla birlikte patriyarkanın (Ataerkillik, soyda babayı temel alan ve ailede çocukları baba soyuna mal eden, toplumda ve yönetimde erkeklerin güç sahibi olduğu, kadınların çoğunlukla dışta tutulduğu düzeni ifade eder ) ve tek eşliliğin güçlendiğini savunur. Bu bağlamda cinsellik, ekonomik çıkarların korunması ve mirasın aktarımı için düzenlenmiş bir olgu haline gelmiştir.
Marksist Yaklaşımda Cinsellik,
Marksist teori, cinselliği biyolojik bir gerçeklikten ziyade, toplumsal ve ekonomik bağlamda inşa edilmiş bir olgu olarak görür. Kapitalist toplumda cinsellik, bireyin metalaştırılması ve tüketim kültürü üzerinden kontrol altına alınır. Örneğin, reklamcılık ve medya gibi araçlar, cinselliği bir meta haline getirerek sermaye birikimine hizmet eder.
20. Yüzyılda Marksizm ve Cinsellik,
20. yüzyılda Marksist teoriye dayanan feministler, queer teorisyenler ( kapsayıcı cinsel yönelim) ve cinsellik üzerine çalışan akademisyenler, Marksizm’in cinselliğe dair daha detaylı analizler geliştirmesine katkıda bulundu. Wilhelm Reich, Herbert Marcuse gibi isimler, cinselliğin özgürleşmesi ile kapitalist üretim ilişkilerinin dönüştürülmesi arasındaki bağı incelediler.
Wilhelm Reich, Cinselliğin baskı altına alınmasının, otoriter ve kapitalist yapıları güçlendirdiğini savundu.
Herbert Marcuse, Cinselliğin özgürleşmesinin, kapitalist sistemin denetim mekanizmalarına karşı bir direniş biçimi olabileceğini öne sürdü.
Çağdaş Tartışmalar
Günümüzde Marksist perspektiften cinsellik, feminist ve queer teorilerle birlikte ele alınarak daha kapsamlı bir şekilde analiz edilmektedir. Cinsellik, yalnızca kişisel bir deneyim değil, aynı zamanda iktidar, sınıf ve ideoloji ile şekillenen bir toplumsal ilişkiler ağı olarak değerlendirilir. Özellikle kapitalizmin cinselliği nasıl şekillendirdiği, LGBT+ hakları, cinsel özgürlük ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri bağlamında tartışılmaktadır.
Özet olarak Marksizm, cinselliğin tarihini anlamak için ekonomik ve toplumsal yapılarla ilişkilendirilmiş bir analiz sunar ve bu analiz, cinselliği toplumsal dönüşümün bir parçası olarak ele alır.
Erdoğan ATEŞİN
5.0
100% (1)