1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
354
Okunma
Eğer yaşadığınız şey gerçek sevgi ise, bunun için hiçbir bedel ödemenize gerek yokturdur...
Bu yüzden bırakın giden gitsin, kalan kalsın,
yıkılan yıkılsın, kırılan kırılsın...
Onları birbirine yapıştırmak için ya da yanınızda tutmak için çabalamayı bırakın.
İnsanların davranışlarınızı eleştirmelirine izin verin ancak karekterinize saldırmalarına hayır!..
Ve unutmayın ki, hakaret ve saygısız davarınışlara maruz kalmanız sizinle alakalı değil onların öz varlığı ile ilgili bir şeydir...
İnsanlar yaptıklarınızı onaylamayabilir, aranıza gerek sözsel gerek bedensel uyarı ve mesafeler koyabilir ancak hakaret etmek ve saygısız davranmak sizinle değil karşıdaki insanın geçmişinden gelen ve ona öğretilmiş sorunları çözme biçimiyle alakalıdır.
Bir insan sürekli aşağılanmışsa sizi aşağılar.
Sürekli yok sayılmışsa sizi yok sayar!..
Olayları çözmek yerine görmezden gelerek ve suçu daima kendine ya da başklarına atan bir ebeveyn tarafından büyütülmüşse o da aynısını, yani en tanıdık, en güvenli davranış biçimini seçer ve hiçbir şey yapmadan konuya çözüm ya da konu ile ilgili öz eleştiri yapmadan tüm sorumluluğu size yükler ve hem olaydan hem de olay mahalinden hızlıca kaçar.
Çünkü mücadele yürek gerektirir.
Yürek, inanç gerektirir.
İnanç, isanın kendiyle yüzleşebilmesini gerektirir.
Eğer hayat bir şekilde sizi içinde zerre kadar Tanrı’ya ya da insanlığa karşı inancı olmayan birisiyle karşı karşıyaya getirdiyse ondan hemen uzaklaşın çünkü; "hiçbir zaman sorunun kaynağı ile sorunu çözemezsiniz."
Sizi bile isteye inciten, kıran/döken birinden gelip sizi toplmasını ve ya iyileştirmesini bekleyemezsiniz.
İşte bu yüzdendir ki bırakın giden gitsin, yıkılan yıkılsın...
Çünkü her şey ta en başından sağlam ve dürürst temeller üzerine kurulmamıştır.
Herkes yaşam boyu birbirinde eksiğini arar.
Ya onu birbiriyle tamamlar ya da aslında o eksik denilen şeyin kendisinde hiç de eksik olmadığını öğrenir ve o öğretiyi tamamlar.
Öyle durumlarda ne yaşacağım, nereye gideceğim diye düşünmeyin çünkü her gidiş her zaman yeni şeyelere yer açar ve bu evrensel yasadır, değişmez...
Herkes bir diğerine yapmış olduğu yatırımları ya da kötülükleri onlara yaptığını sansa da, kim ne yaparsa yapsın, ancak kendine yapar.
İşte bu yüzdendir ki bırakın giden gitsin, yıkılan yıkılsın...
Bunun için yarattığınız kaygılar zamanınızdan ve mutluluğunuzdan çalar.
Ne olursa olsun ve ne yaşarsanız yaşayayın bunlar sizin insan olduğunuz ve insan olduğunuz için değerli olduğunuz gerçeğini değiştirmez.
Sizi inciten şey olaylar değildir hiçbir zaman ancak olayların yorumlanma biçimidir ki inanın bunun sizinle hiçbir alaksı yokturdur.
Herkes aynı kaynaktan beslenmez.
Herkes aynı pencereden bakmaz.
Herkes aynı mertebeden konuşmaz.
Herkes içinde taşıdığı iyilik ya da kötülük kadardır ki, herkes bununla yüzleşemez...
Kendi gerçeğinden kaçan, bir yalan
içinde yaşar ki yalan üzerine kurulan hiçbir şey sürekli olmaz...
Ve bilin ki herkes eğer kendini üzme yeteneğine sahipse mutlu da edebilir...
Zihninize ne öğretildiyse ona inanır ve onu yaşar...
Hiçkimsenin size olan tavrı, sizin değerinizin ölçütü değildir.
Değeriniz, onlara koyduğunuz sınırla belirlenir.
İşte bu yüzdendir ki, bırakın giden gitsin, yıkılan yıkılsın...
Bırakın kimi kendine yeni, sıfırdan kanını emeceği insan arasın ki bu her zaman mümkün değildir çünkü bu hayatta her şey birbirinin tersiyle mümkündür ve azmeden her zaman maktülün ta kendisidir
Kimi de kendi inançlarını ve insanlığını bir kez daha gözden geçirip onlarla yüzleşip kendi gerçekliğini yaratsın...
Değişime direnmek cehennemin ta kendisidir...