Her yerde bir gerginlik, bir stres herkes patlamaya hazır bir bomba gibi, bir kıvılcım çıksa patlayacaklar sanki. Selam verseniz “Hayırdır.” Deyip el kol hareketi yapacak durumda insanlar. Trafikte korna çalsanız sopasını levyesini alan aşağı iniyor, kimilerine buda yetmiyor silahını çekip ateşliyor. Her yerde bir kavga bir tartışma var.
Bu öfke bu stres niye? Küresel ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, ailevi sorunlar gibi birçok etkenlerden dolayı insanlar deşarj olamıyor ve sürekli içine ata ata doldular ve taştılar. Yolda yürürken yan baktın, dik baktın gibi nedenlerden büyük kavgalar çıka biliyor. Sosyalleşememe, insan ilişkilerindeki içe kapanıklık, menfaatçi
dostlar gibi çevresel etkenler ile de insanlar kendisini toplumdan soyutluyor ve gergin kaygılı bir oluşumun içinde tek başına çıkmazlarda buluyor. Anne bile ağlayan çocuğuna tahammül edemiyor, trafikte herkes çift başlı ejderha kesiliyor ve etrafa alev püskürtüyor.
Ya hani bir
gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür. Rabbimiz Peygamber (SAV) ’e hitaben; "
Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile.." (Ali İmran Suresi, 159) buyuruyor. Güzel söz ve yumuşak davranış Kur’ân ahlâkı gereğidir, İslam’ın güzelliklerindendir. Şuurlu, aklı başında samimi mümin merhametli, nezaketlidir. Bu sebeple, bir
gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür. Kâbe’yi yıkmak isteyen Ebrehe, ordusuna hücum emrini verdi. Fakat Mina ile Müzdelife arasındaki Vâdi-i Muhassirʼe gelince filler yürümez olur. Önde bulunan büyük fil yerinden kımıldamaz oldu. Hiçbir kuvvet onu hareket ettiremedi. Onunda ordunun büyük bir kısmı, Kur’ân-ı Kerim’de de belirtildiği gibi akın akın gelen ve tepelerine taş yağdıran Ebâbil kuşları tarafından mahvedildi. Ebrehe canını zor kurtardı ve yaralı olarak Yemen’e döndü; kısa
zaman sonra da 571 yılında öldü. Bu taşlar, kime isabet ediyorsa, onu yerle bir ediyor, Mekke’nin önü bir anda insan ve fil mezarlığına döndü. Sıska küçücük kuşlar, tonlar ağırlığındaki filleri ezip yere serdiler. Kabe’yi onun sahibi yıktırmadı peki ey insanlar Kabe’den daha değerli olan
gönülleri neden Ebrehe’nin ordusunun yapamadığını sizler yapıyorsunuz? Yıktığınız o gönlün sahibi size hesap sormaz mı?
Gönül yapmak içindir, yıkmak için değildir. Gönül almasını bilmeyene
gönül emanet edilmez. Dünyanın en pahalı sıvısı
gözyaşıdır, göz yaşının %1 ‘i su geriye kalan %99’u duygudur, birini incitmeden önce iyi düşünün. Kırdığınız
annenizin porselen takımı olsa kıyametleri koparır ya kırılan
gönül ise?
“Gönül almak”, gücenen ve incinen bir insanı güzel söz ve davranışlarla hoşnut etmek için onun kırılan kalbini onararak sevindirmek için yapılması gereken ne varsa yapılmalı. Bir anlık öfke yıllarca hatırlanacak büyük bir pişmanlık sebebi olabilir. Öfke kontrollerinizi yapmalı, otokontrolü elden bırakmamak lazım
Allah muhafaza trafikte korna çaldı, yol vermedi gibi sebeplerle tanımadığınız insanlarla edeceğiniz kavgalar sonu ağır pişmanlık sebebi olabilir. Beş dakikalık sabır, bir tutam hoş görü ve azıcık saygı ile açılmayacak kapı yoktur diye düşünüyorum. Yarına çıkma garantimiz olmayan şu fani hayatta atarlı, giderli olmanın bir manası var mı?
Caddelerde, sokaklarda gergin gergin dolaşmayın, başınızı kaldırın etrafınıza bakın selam verin, selam alın,
gönül alın. “Mağrur olma padişahım senden büyük
Allah (CC) var!” Vallahi bu bastığı topraklarda senden önce gezenler vardı şimdi neredeler? Bakmaz mısın? Bu gün altında biten otlar yarın üstünde bitecekler görmez misin?
Gönül almak, aldığımız
gönüllerde olmak dileğiyle, öfkeyle kalkan zararla oturur ata sözünü unutmayınız,
Allah’a ısmarladık hoşça kalın.