Amansız bir aşkın acı bir umutsuzluk içinde kıvrandırdığı kimseler gider, gözlerden uzak bulunan ağaçlıklı yollarda saklanırlar... vergilius
ilker mavi
ilker mavi
@ilkermavi

Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli

22 Ocak 2025 Çarşamba
Yorum Yaz

Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

282

Okunma

Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli

Toplumun Çöküşü ve Sessizliğin Bedeli

Bugün yaşadığımız dünyanın tablosuna baktığımızda karşımıza, yozlaşmanın, adaletsizliğin ve sosyal çürümenin gölgesinde bir hayat çıkıyor. İnsanlar, sıradanlaşan felaketlerin içinde kaybolmuş bir şekilde, her şey yolundaymış gibi yaşamlarına devam ediyor. Ancak farkında olmadan, bu kayıtsızlıkla yalnızca toplumun geleceğini değil, bireysel hayatlarımızı da kısaltıyoruz.

Her gün yaşanan trajediler — kadın cinayetleri, çocuklara yönelik şiddet, kitlesel ihmaller ve ölümler — karşısında kimse sorumluluğu üzerine almıyor. Yetkililer suskun, sorumlular gözlerden uzak, toplumun en alt tabakasına kadar yayılan bir saygısızlık dalgası ise tüm yaşam alanlarımızı kuşatmış durumda. Güç, yalnızca güce tapıyor; haklılık ve adalet zayıfların omzunda birer yük olarak kalıyor.

Bu, sadece bir yönetim ya da bir zümre sorunu değil; bu, toplumun tamamını etkisi altına alan bir ahlaki çöküş. Artık bir felaketin ardından yaşanan tepkisizlik bile, bizi sessiz bir suç ortağına dönüştürüyor. En kötüsü de bu durumun normalleşmesi. Hiç kimse, yaşanan bir kötülük karşısında harekete geçmediğinde, bu durumun bir parçası haline geliyor.

Peki, Çözüm Nerede?
Toplumun yeniden inşası için bireylerden başlayarak bir değişim sürecine girmemiz gerekiyor. İşte bu yolda atılabilecek bazı adımlar:

1. Eğitim ve Farkındalık: İnsanların ahlaki ve sosyal değerleri küçük yaşlardan itibaren öğrenmesi, bu yozlaşmanın temel panzehiridir. Eğitim yalnızca akademik başarıyla sınırlı kalmamalı; insan hakları, saygı ve sorumluluk bilinci her bireye kazandırılmalı.


2. Toplumsal Katılım: Sessizlik, kötülüğün en güçlü müttefikidir. Her birey, çevresinde gördüğü adaletsizliklere karşı ses çıkarmalı ve bu tepkiler bir zincir oluşturmalıdır. Sessiz kitleler, sistemin devamını sağlar; bilinçli kitleler ise değişimi.


3. Yasal Reformlar ve Şeffaflık: Hukukun üstünlüğü olmadan adaletsizlikle mücadele edilemez. Sorumlular, en alt kademeden en üste kadar hesap vermeli, adalet mekanizmaları herkes için eşit ve şeffaf bir şekilde çalışmalıdır.


4. Değerlerimizi Yeniden Keşfetmek: Güç ve para hırsı yerine, toplumsal dayanışmayı ve ahlaki değerleri merkeze alan bir yaşam modeli benimsemeliyiz. Bu, bireylerin içsel dönüşümüyle başlayacak bir süreçtir.



Bu çöküşün bir parçası olmayı reddetmekle başlar her şey. Sessizliği bozarak, adaletsizliğe göz yummayarak, yozlaşmanın karşısında durarak... Toplum olarak bir dönüm noktasındayız. Ya bu bataklıkta kaybolacağız ya da birlikte, daha adil ve yaşanabilir bir geleceği yeniden inşa edeceğiz.

Unutmayalım, sessiz kaldığımız her an, yalnızca kötülüğe değil, kendi geleceğimizi de yok etmeye hizmet ediyor. Değişim, ancak ve ancak bireylerin harekete geçmesiyle mümkün. Sessizlikten vazgeçip, ses olmaya başladığımızda, o karanlıkta bir ışık yakabiliriz.

Mavi Şair
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Toplumun çöküşü ve sessizliğin bedeli yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Tüya
Tüya, @tuya
22.1.2025 22:37:59
Farkındalığı olan cesur bir çağrı, manifesto gibi...

Korkarım, toplumsal çöküşe dur demek için fazlasıyla geç kalındı bile.

Ancak pes etmemek gerek. Gelecek kuşakların yaşamını güvensizliğe, adaletsizliğe ve tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yok çünkü.
Ve iyi bilinsin ki, bu sorumluluğu hafife alanlar asla affedilmeyecektir çocukları ve torunlarınca....

Ve daha önce yorum yapan arkadaşlarıma da katılıyor ve teşekkür ediyorum duyarlılıkları için.

Çok teşekkürler, sayın Şair,

Saygım ile.




Gule
Gule, @gule
22.1.2025 21:45:23
10 puan verdi
Böyle insan canlarının hiçe sayıldığı ihmalkãr durumlarda, sessiz kalamazsınız, bu olanları hiç olmamış, yaşanmamış gibi sayamazsınız! Normalleştiremezsiniz! Aksini yaparsanız zaten siz de çürümüş, ölmüşsünüz demektir. Toplum bilinci, duyarlılığı ve dayanışması diye bir şey var. Paranın da satın alamayacağı insanlık, vicdan ve merhamet gibi erdemli duygular var.

Bizlere de soruyorum aynı şeyi; bizler nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranıp körleri, sağırları, dilsizleri oynayalım şimdi? Bu canları sayılarla ifade edip nasıl yok sayıp, normalleştirelim? Ve normal hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim?

Hele ki insanın canın sözkonusu olduğu böylesi elzem, hayatî konularda; toplumsal meselelerde, düşüncelerimizi sesli dile getirip herkese duyurmak zorundayız.

Maalesef ve ne yazık ki; gerek kadına ve çocuklara şiddet ve tacizleri, gerekse diğer kriminal olayların birçoğunu sosyal medyalarda duyurup, yayarak; yargıyı harekete geçirip peşine düşer hale gelmiş durumdayken bu çökmüş sistem... 

Bazılarımızın boş vakitlerini laylim loy geçirdiği bu sosyal ağlar, bazen de böyle hayat kurtarabiliyor veya uğraşıyor en azından diyelim...Her ne kadar çoğu suçlular günün sonunda serbest bırakılsa da, sistemin normalleştirip unutturmaya çalıştığı gerçekleri kolay kolay yutmuyoruz. Hepsi taş gibi içimize oturmuş.

Valla hiç kimse kusura bakmasın! Sessiz kalamayacak kadar ölülerle tıka basa doluyuz! Konuşulması gereken yerde konuşur, gerekirse bu korkaklığımız yüzünden de yatar çıkarım ben! Ama en azından kursağımdaki o taşı elime alıp yerinden oynatarak "oh canıma değsin!" diyeceğim birkaç kişinin başını; "bakın nasıl da yardım!" der rahat bi nefes alırım hiç değilse.

Yazı da zaten içimdeki kıvılcımlara son damlayı dökmüş, bari altında bizim de bi imzamız olsun.

Teşekkürler 👏👏

Etkili Yorum
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
22.1.2025 21:30:26
O zaman 26 Ocakta İzmir'de herkes konfor alanını terk etsin ve çürümeye karşı direnç göstersin. Alanlar Cumhuriyetin bekçisi olan Atatürk'ün evlatlarını bekliyor.

Sevgilerimle...
suyun sancısı
suyun sancısı, @suyun-sancisi
22.1.2025 21:07:06
10 puan verdi
Yazdıklarınız gerçeği yansıtan durumu irdelemiş de ;
maalesef bu toplum sadece sanal alemde atıp tutuyor görsen meydanlara inip haykıracak adaletsizliği ve cahilliği
ne denir-söylediklerimizden daha çok söyleyemediklerimizle suçluyuz bizler-
ne zaman birey cahilliğini giderir , sadece dini inançla ülkenin kalkınmasının mümkün olmadığı idrakına varır ,tarihin geçmişinde yaşananları akıl süzgeçinden geçirip doğruyu yanlışı anlayıp ne yapması gerektiğine karar verir ki bu her birey için geçerli o zaman dediğiniz seviyeye erişir bu toplum
cehalet ve kör inanç en büyük yanılgımız içine düştüğümüz İlker bey

Tebriklerim ve saygım ile
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ