...yine de en iyi şey, sevilen bir kadının yanında, konuşmadan, yalnız onun beraberliği duygusu ile tamamen mutlu bir gece geçirmektir. fazlasını aramamalıyız; çünkü iki varlık hiçbir vakit tek olmaz. maupassant
Ömer Hüdayi
Ömer Hüdayi
@omerhudayi
VİP ÜYE

Kelimesi Elinden Alınan İnsan

14 Ocak 2025 Salı
Yorum Yaz

Kelimesi Elinden Alınan İnsan

0

Yorum

18

Beğeni

0,0

Puan

426

Okunma

Okuduğunuz yazı 14.1.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Kelimesi Elinden Alınan İnsan

Dünyanın dönüş hızı değişti mi bilinmiyordu ama dünyanın baş döndürücü bir hızla değiştiği bir zamandan geçiyorlardı. Kimse okumuyordu. İhtiyaç da yoktu. Çünkü herkes her şeyi zaten biliyordu. Hem herkesin bir diplomasıda vardı.

Düşünmeye de ihtiyaç yoktu. Zaten onların yerine her şey daha önce düşünülmüştü. Hiç kimse hiçbir şeyi umursamıyordu da. Çünkü umursamak demek sorgulamak demekti. Böyle bir küstahlığa kalkışmaya da gerek yoktu. Kimsenin bir fikri de yoktu. Bir fikir üretme gereği de. Çünkü kimsenin kimsenin fikrine de ihtiyacı yoktu. Zaten merak eden de yoktu.

İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde kimsenin şahitlik etmediği bu drama sahnesinin en acı repliği, umursama yetisini kaybetmiş insan topluluğuydu. Dünya kara bahtından vurulmuş kristal insan çöplüğüne dönüşmüştü.

Devrimler yeni bir gelecek inşa etmek adına geçmişi reddederken, insanoğlunun kelimesini de elinden almıştı. Bu nedenle insanoğlu yavaş yavaş insanlık denilen erdemden de uzaklaşıyordu. Kimi atalarının kutsadığını kutsarken, kimi ise bir kurtarıcı bekliyordu. Devrimleri reddedenler de atalarından kalma adetleri sorgusuz alıyorlardı. Atalarının puta mı Tanrı’ ya mı taptığı umurlarında değildi. Oysa İbrahim’in atasının dini ile İsmail’in atasının dini arasında büyük bir fark vardı.

İnsanoğlu gittikçe kalabalıklaşıyor, kalabalıklaştıkça yalnızlaşıyor, bireyselleşiyor, bireyselleştikçe koca bir sürü haline geliyordu. Paça boyları yukarı doğru sıvanıyor, gömlek düğmeleri aşağı doğru açılıyordu. Buna karar veren özel modacıları vardı. Ne giyilecek, ne yiyilecek, ne alkışlanacak, ne lanetlenecek her şey önceden düşünülmüştü.

Kimi bir kenarda durup Tanrı’nın Lucifer’i cezalandırmasını bekliyordu. Kimi ise Allah’ın şeytanı cezalandırmasını. Bedava bir yol bulmuştular. Tanrı en iyisini bilirdi. O yüzden göz yaşları üzerine kurulmuş saltanatların devrilmesi için dua ediyorlardı. Sadece dua ediyorlardı. Israrla dua ediyorlardı. Avuçlarını açanda vardı. Avuçlarını birbirine kapatanda. Ayrı yolun insanları aynı yöne doğru dua ediyordu. Yaratıcının verdiği her görevi dua ederek Yaratıcıya aktarıyorlardı. Oysa Yaratıcı onlara birçok sorumluluk vermişti. Ondan kurtulmak da kolaydı. O nu da inkâr ediyorlardı.

İdrak seviyesi değişen insanın, evhamları da değişmişti. Kaygıları da korkuları da değişmişti. Gelenekten gelen anlatılar da, geleceğe dair anlatılar da bir anlam ifade etmiyordu. Çünkü geçmişle rabıtası koparılmış olan modern insanın hakikatte bir gelecek tasavvuru da yoktu. Sanki üzerine pekte uymayan yeni bir deli gömleği giydirilmişti.

Sefalet, savaşlar, krizler derken insan kendinin bilmediği ve tarihin hiçbir döneminin de tanık olmadığı bilişim çağının içinde buldu. Onun yerine düşünen yazılımlar, çalışan cihazlar vardı. Gittikçe robotlaşan insan yeni robotlar üretmişti.
Hızla değişen dünya insanın aklını alırken, nesneler akıllanıyordu. İnternet, akıllı telefonlar, sanal oyunlar, akıllı robotlar, bilgisayarlar, tabletler derken yapay zekayla tanıştı. İnsan oğlu bu cenderenin içinde bir serzenişten ibaretti.

Devam edegelen sefaletle birlikte kontrolsüz bir şehirleşme ile geçmişle rabıtası kopan insanın, ana damarlarından biri olan doğa ile rabıtası da kopmuştu. Kendi eliyle tavanı ve tabanı kendisine ait olmayan modern kafesler icat ettiler. Diğer insanlarla araya sadece bir duvar ören insan, sanki bir mil ötedeymiş gibi yaşamaya başladı. Doğanın kışın ölüp yazın yeniden nasıl dirildiğini görmedi. İneğin nasıl süt verdiğini, koyunun nasıl kuzuladığını, tavuğun yumurtladığını da. Her şeyin fabrikadan geldiğini sanan insan, fabrikasyon bir yaşama alışmıştı.

Bu kontrolsüz bir şekilde büyüyen fabrikasyon insan türünün, Yaratıcı ile de rabıtası kopmaya başlamıştı. Kendince haklıydı da. O kadar dua etmesine rağmen Tanrı hiçbir savaşı, hiçbir kötülüğü durdurmamıştı. Ateşli silahlar yerini kimyasallara, kimyasallar ise biyolojik silahlara bırakmıştı.

Kendi sorumluluklarını unutan insan derin bir uykuya dalmıştı. Bir gün uyandığında gömleği önden yırtılmış, bütün vakarını yitirmiş, erdemleri elinden alınmıştı. Tüm mahremiyetide sosyal denilen bir mecrada sergileniyordu. Bir şeyler söylemek istedi lakin; daha önce kelimesi elinden alınmıştı. Ne diyeceğini bilemedi.
***

Güne seçen kıymetli Edebiyat Defteri hocalarıma teşekkür ederim.
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kelimesi elinden alınan insan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kelimesi elinden alınan insan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kelimesi Elinden Alınan İnsan yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gule
Gule, @gule
15.1.2025 22:28:06
Yazı sayesinde dünyanın ekseninde bi tur döndük. Elimizde de fotoğraf makinesi, deklanşöre bastık ya da kamera...sonra da film şeridi gibi çöküşümüzü oturup seyrettik.

Bu yazıyı sanki daha önce de okumuştum, öyle tanıdık geldi.

Güzel yazmışsınız Ömer Bey, tebrik ederim.
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
15.1.2025 19:06:41
İlginç bir tesadüfle bugün eklediğim şiirin açılımı gibi blr yazı olmuş. Kimbilir belki de insan kelimeleri kaybettiği yerde benzer kaygılarına uyanıyordur. Yine de umutvar olmak istiyorum. Yazınız çok güzeldi. Tebrikler

Sevgilerimle...
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
15.1.2025 18:59:33
aslında dünya değişmiyor üzerindeki düzenlerler değişiyor dünya daimdir üzerinde yaşayanlar geliyor gidiyor olay bu diyerek çok güzel bir çalışma örneği kutluyorum
Umay Alkım
Umay Alkım, @umayalkim
15.1.2025 09:15:19
Ömer Bey, Selamlar,

Aslında çağlar boyu insanlık tarihini incelediğimizde ilimin, bilimin ve birçok faktörün değiştiğine ve ilerlediğine tanık oluyoruz. Ama değişmeyen tek şey insalığın psikolojisi ve bu da doğal olarak davranışlarımıza yansıyor. Bir türlü insanlığa yakışır bir uygarlık kuramıyoruz ya da geliştiremiyoruz. Tarihten bir çıkarsama yaptığımızda bir çağın kapanışı ve insanlığın tıkandığına tanık oluyoruz. Sosyal bilimler açısından baktığımızda birçok alana referans olabilecek bir konuya değinmişsiniz. Umarım bu geçiş süresini yumuşak bir şekilde atlatmayı becerebiliriz.

Esenliklerimle.

neneh.
neneh., @neneh-
15.1.2025 06:15:55
Anlamlıydı..Aynı sistemin parçaları arıza vermedikçe kendini sorgulamaz.Hele de sütten çıkma ak kaşıklar.Tebrikler başarılı yazım için.Kelimelerimizin elimizden alınmaması için ha gayret.Üstada saygıyla.
Nur tanesi
Nur tanesi, @nurtanesi1
14.1.2025 15:42:12
10 puan verdi
"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zâlimdir; çok câhildir.". ( Ahzab süresi 72)

Rabbimizin yeryüzünde kendisinin vekili olma ayrıcalığını verdiği insan, önce Rabbi ile rabıtasını kesti, dolayısıyla özünden koptu. Onu değerli kılan çoğu vasıflarını kaybetti.

Yine çok önemli bir konuya değinilmiş. Allah'ın bize yüklediği görevleri tekrar ona gönderme gafletinde bulunmamız bu sorumluluğu üzerimizden almayıp bir vebal yükü bırakmaktadır.
Emeğinize yüreğinize sağlık kıymetli hocam 🤲
-Sude Nur Haylazca-
-Sude Nur Haylazca-, @sude-nur-haylazca2
14.1.2025 14:04:09
10 puan verdi
Düşünmeyenlerin yerine düşünüp yazmak, insanları uykudan uyandırmanın umudu yok, serzenişi var.

İnsan var olduğu günden beri aynı, kötülükten beslenen aç gözlü yaratık, bence cahaletini yenme isteği olmayan bilinçli olarak kötülüğü seçmiştir, insanın içinde birazcık iyilik olsa yol arayışı durmaksızın devam ederdi. Varoluşunu, varoluşu sorgulardı.

Tapular, tabularla yol almaları maddiyatçı olmalarından... Çok şey var söylenecek...


Güzeldi


Merhaba
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ