- 242 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
DİŞİ KADINLAR
DİŞİ KADINLAR
Herkes kadındır. Ne var ki, her kadın dişi değildir! Dişi olmak ya da dişi olabilmek çok daha farklıdır!
Dişi bir kadını diğer kadınlardan ayıran özellikler; her şeyden önce metacı tutum sergilememesidir! Kazanmayı bildikleri gibi kaybetmeyi, kaybetmeyi bildikleri gibi de kazanmayı bilirler!
Erkeğine karşı kullandığı sözler, hangi üslup ve hangi incelikle söylediğinde gizlidir!
Kadınlar, gereksiz tartışmalar, gereksiz kavgalar, gereksiz davranışlarla kırıp dökerken, dişi kadınlar, erkeğin bile kırıp döktüğünü toparlama gayreti içinde olurlar!
Dişi kadınlar, erkeği, söylemleriyle mutlu ederler. Ve bunu çok da zorlanmadan yaparak, mutluluk adına büyük başarılar elde ederler!
Bazen kırıcı olsalar da erkeğinin ruhunu okşamasını, erkeğin gönlünü almasını da bilirler!
Dişice söylediği sözlerden dolayı çok da gayret içine girmez kendilerini ifade etmekte zorlanmazlar! Çünkü dişi kadınlar yaşamın, dolayısıyla mutlu olmanın sırrını davranış ve söylemleriyle çözmüşlerdir!
Deli yanları da vardır! Deli kadın sözü kimine göre olumsuzluk ifadesi olarak algılansa da, delilik de güzeldir! En çok da kadınlara yakışır. Tabii ki, olması gerektiği kadar bir delilik!
Mesela annem gibi bir deli kadın! Okuryazarı olmamasına ve köyde yetişmesine rağmen, sevgi dilini diğer kadınlardan çok daha iyi bilirdi! O tatlı diliyle erinin yani kocasının ruhunu okşardı. Çünkü o da dişi olmayı başaran bir kadındı!
Ne zaman ki, babam; “canım kadınım.” diye seslense, “ne var”, yine ne istiyorsun?” Demezdi! Onun, babama verdiği cevap, hala kulaklarımda hoş bir seda olarak çınlamaktadır.
Annem, babama; “efendim canım erim” diye karşılık verirken, babamın dudaklarında tebessümler açmasına vesile olurdu. Böylece mutluluğun kapısını aralamış olurdu!
Muhtemelen her ikisi de sevginin gizemini çözmüşlerdi! Çünkü onların önceliği asla “ben” diyerek kendileri değil, “Biz” diyerek, önceliklerini, mutluluk adına partnerine sunduğu saygı ve sevgi dilleriydi!
Onlar aşkı yüceltirler, yücelttikçe de o kutsiyeti mabetleri olarak görür ve o mabedi temiz tutarlardı! O mabedin kirlenmesine, kirletilmesine asla izin vermezlerdi! Çünkü annem kadın olmanın ötesinde dişi olmayı, babam da dişi ve deli kadınların güzel kadınlar olduğu bilincini öğrenmişti!
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
‘Dişi kadın’ genelde çok başka bir anlamda kullanılıyor. Dişiliğini kötü yönde kullanan; bedenini, güzelliğini ön plana çıkararak erkekler üzerinde hüküm süren kadın tipi olarak kullanılıyor daha çok.
Sizin yazınızda belirttiğiniz gibi olumlu anlamda da kullanılabiliyor tabii. Ama yazınızda ifade etmek istediğiniz görüşe yürekten katılsam da; yani kimi kadınların medeni olmak adına kadın olmaktan nerdeyse utanıp erkekleştiği böyle bir dönemde ‘kadın gibi kadın’ olmanın ne kadar önemli olduğunu bilsem de; sizin anlattığınız kadın tipi ‘erkekleşen kadın’ın tam zıttı da olsa; kadını neredeyse aynı oranda gerçek bir kadın olmaktan uzaklaştırıyor bence.
Çünkü kadın ya da erkek fark etmez; herkes en başta bir insandır. Duyguları, beklentileri, değerleri olan; üzülen, sevinen, öfkelenen varlıklarız hepimiz. Kimse melek değil… Kadınlara ‘melek olma misyonu’ yüklersek büyük haksızlık etmiş oluruz.
Kadın kadınlığını bilmeli; sırf eşit olduğunu, medeni olduğunu kanıtlamak için kadın olmaktan feragat etmemeli; mesela yemek yapmayı, kocasına bir fincan kahve pişirip önüne götürmeyi onuruna sürülen leke gibi görmemeli… Sapla samanı karıştırmak olur bu. Erkeklerle her alanda yarışabilir; istediği alanda tahsil görebilir, istediği işte çalışabilir. Özel yaşamında ilgilendiği konularda bir şeyler yapabilir. Tiyatroya gidebilir, resim yapabilir…vs.
Ama bu ille de erkek gibi olmak anlamına gelmiyor. Eşit olmak aynı olmak değil… İki farklı şey söz konusuysa eşitlik diye bir şey söz konusu olur. Aynı şeyler arasında eşitlik diye birşey olmaz.
Ama ‘kadın gibi kadın’ olacak diye köle olacak, kendini zerre önemsemeyecek, diye bir kural da yok. Tabii ki; erkek olsun kadın olsun karşımızdakine değer vermeli, elden geldiğince onu mutlu etmeye çalışmalıyız. Ama aynı hassasiyeti karşı taraftan da beklemek en tabii hakkımız…
Katılmadığım yanları olsa da güzel bir yazıydı. Özellikle anne babanız arasındaki, karşılıklı saygı sevgiye dayalı ilişkiyle ilgili bölüm çok güzeldi. Böyle çiftler şimdilerde pek kalmadı maalesef.
Kaleminize sağlık…
Hüma Efkan
Merhaba Hüma Bey ,
Yazınızda kadın ve dişi kadın ayrımı yaparak
bir ayrıştırmaya varmış olmak yetmemiş gibi ,
dişi kadını istenilen her şeyi yapan , erkeği memnun eden bir köleye dönüştürmüşsünüz. Okuduğum yazınızda acaba ben mi yanlış anladım diye çuvaldızı aklıma batıra batıra , tekrar okudum
Sevgi , bir tarafın memnun olduğu diğer tarafın daima verici olduğu bir ilişkide büyümez efendim .Karşılıklı bir emeğin yavrusudur sevgi .
Saygıyla.
Hüma Efkan
YANILGI USTASI
Evet , anne ve babanızı verdiğiniz örnekten yola çıktım özellikle , diyelim ki anneniz "dişi kadın"
değil de " kadın" olsaydı o zaman babanızı
memnun edemeyecekti ve muhtemelen ( yazınıza göre )mutlu bir evlilik olamayacaktı .
Yeryüzünün , dünyanın ,evrenin saygıya ihtiyacı
var .Eşit ve adil.
Saygılar.
Yazınızı büyük bir keyifle okudum.
Ama belirtmek istediğim bir kaç cümle olacak.
Dişi kavramından biz ne anlıyoruz, başkaları ne anlıyor?
Biz sizin yazınızda belirttiğinizi anlıyoruz. Sevgi dilini çözmüş, bunu beden diline de yansıtmış, olgun ve anlayışlı bir kadın profili çiziyoruz beynimizde. Eşini veya daha genel bir anlatışla partnerini onore eden, yücelten, içinden gelen sevgi sözcüğünü toplum ne der diye düşünmeden partnerine söyleyen, partnerinin arkasında saklanan değil onunla yan yana, omuz omuza mücadele eden ve
her şart altında aile içindeki sevgi huzur bağlılık ortamını yaratan kadına dişi diyoruz.
Peki ''Dişi Kadın'' deyince toplumun büyük kesimi ne anlıyor bundan. Her şeyin yasak, günah, tabu olduğu şartlandırmasıyla yetişen kadın ve erkek için dişilik seks sembolü olmakla aynı kategoride. Bu gruba göre - her iki cins içinde geçerli- dişilik açık saçık giyinmek, kendini teşhir etmek, seksi davranmak ve sonunda hafif kadın, yollu kadın damgasını yemekle eş anlamlı. Kadın dediğin dişi olmaz, evinde oturur, çocuk doğurur, yemek yapar, ev temizler fazlaca söz etmez hele hele eşine canım, hayatım ya da annenizin babanıza hitap ettiği gibi ''efendim canım erim'' demez. Bu tarz davranışlar toplumda kabul edilmez. Çünkü annesi ve babası arasında böyle bir iletişim görmemiştir. Yabancıdır sevgi diline ve sevginin beden diline........
Umarım bir gün biz de kadın olmak ile dişi olmak arasındaki farkı anlayabiliriz.
Tebriklerimle
Saygım ve selamımla kalınız
Hüma Efkan
Ay Parçası
Yazınızın bir bölünü yanıtlamamıştım -ki aslında en sevdiğim bölümlerden biri o oldu- şimdi yanıtlıyorum.
''Deli yanları da vardır! Deli kadın sözü kimine göre olumsuzluk ifadesi olarak algılansa da, delilik de güzeldir! En çok da kadınlara yakışır. Tabii ki, olması gerektiği kadar bir delilik!''
Sizin deli kadın kavramınız ile benim deli kadın kavramım aynı. Deli kadın olmak demek illa çirkef ve terbiyesiz olmak, abuk sabuk davranışlarda bulunmak ya da çizgi dışına çıkmak demek değildir. Eşim hayatta iken benim deliliklerimi severdi. Hayatına renk kattığını söylerdi deli tarafımın. Ben 60 yaşını geçkin bir kadınım. Tango yapıyorum. Tango beni hayata bağlıyor. Eşini kaybetmiş, demans hastası bir anneye bakan evlat olarak ruh ve mental sağlığımı korumam gerek. Bana da 'deli' diyorlar. Takılmıyorum bile. Gerçekten dozunda bir delilik kadına yakışıyor.
Toplumun bana biçtiği yaşam şekline hiç takılmadım takılmayacağım da.
Gelelim yazımın 2. paragrafına Sadece yukarıda diğer kalemdaşların yorumlarını okuyunca toplumun bu ayrımı sürekli olarak kötü yönde kullandığı fikrim pekişti.
Burada yazan kalemdaşların bir çok konuda toplumun genelinden daha ileride ve daha açık düşünmesini beklerdim. Vizyon ve perspektif meselesi tabii.
Ez cümle.... Ben sizin ne yazmak istediğinizi kelimesi kelimesine anladım. Sizin yazınızda hiç bir cümlede tekil ifade yok. Bilakis özellikle ''BEN'' likten ''BİZ'' liğe geçişi çok net vurgulamıştınız. Sanırım diğer kalemdaşların gözünden kaçmış.
Satır aralarını iyi okurum, Gerçi sizin yazınızda okunacak satır arası yoktu. Son derece açık, net ve anlaşılır bir yazıydı.
Yüreğiniz ve kaleminiz var olsun.
Saygılarımla
( Ben yorum özürlüyüm. Çok nadiren yorum yazarım. Siz şiiirlerine ve yazılarına yorum yazabildiğim bir kaç kalemden birisiniz. Yazdıklarınızı gerçekten beğendiğimi bilmenizi isterim)