12
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
500
Okunma
Literatüre nereden ve nasıl girdiğine bakılmaksızın kullanılan kelimeler vardır her alanda.Söyleyen ağıza yakışmayan söylenilen kişiye itici gelen.Pişkin pişkin de söylenir, halini izah için.
Tanışan kadın ile erkek tanıma süresini biraz uzatır iyi tanımak adına.Bu süreye de flört süresi derler.Oysa bu kelime İngilizceden dilimize geçmiş anlamı da "oynaşma" diye geçer.Yine kız arkadaşını kimileri ’’manita’’olarak niteler.İtalyancadan dilimize geçmiş ,anlamı ’’el altında’’ demektir.
Avrat kelimesi dilimize Farça-kürtçe-arapça dan geçmiştir.Amiyane tabirle dile getirilir.Asıl anlamı ; Yani selasü ’avrâtil leküm مكل تاروع ثلث ibaresindeki ’avrât kelimesi “kadın” anlamında değil “örtüsüz, örtünmesiz, ’avrat yeri açık” anlamındadır.Bizler zaten bu kelimeleri sarf ederken kadınlarımızı daha başlangıçta aşağılamış ve küçümsemiş oluyoruz.
Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardır. Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırdı.
Türklerde kadın genel olarak, iffeti, ahlâk anlayışı, analık duygusu, kocasına sadakati, bilge ve alp kişiliği, idarî, siyasî, sosyal alanlardaki üstün becerileri, dik duruşu ile toplumun temel direği, hatta olmazsa olmazı olarak yerini almıştır.
Hatun: Devlet yönetiminde Kağan’ın yanında yer alan eşi, “Hatun” olarak adlandırılır ve Hakan sefere çıktığında ülke “Hatun” tarafından yönetilir, elçiler “Hatun” tarafından kabul edilir. Bu anlayış, Türk kültüründe kadına verilen değeri göstermesi bakımından da önemli bir anlayıştır.
Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Bu açıdan kadının toplumdaki statüsü incelenirken, önce onun birey olarak kişiliğini kazanması, daha sonra aile ve toplum içerisindeki durumu düşünülmelidir.
Kadın annedir yani ailenin direğidir. O yüzden Türkler kadınlarına ve kız çocuklarına çok önem vermişlerdir. Onları geleceklerinin teminatı olarak görüp iyi yetişmelerini ve her hakka sahip olmalarını sağlamışlardır. Türk toplumu kadın ve erkeği birbirinin tamamlayıcısı olarak görmüştür.
Kadın önce dil ucuyla uçuruma yönlendirilmiş, sonra da uçurumdan düşmesi için şiddete geçilmiştir.Bütün hatalar kadına maledilerek itibarsızlaştırmaya büyük gayret sarf edilmiştir.Aklı küçümsenmiş, saçı-başı küçümsenmiş adeta yedilmeğe mecbur bırakılmıştır. Çoğu zaman söz hakkı verilmemiş ve kendisini ifade etme özgürlüğü kısıtlanmıştır .Kısıtlayanlar baba,dede,amca, ağabeyi,dayı ve enişte ,kocası olmuştur.Kan bağı olmayanlar tarafından kısıtlamalar kendi içlerinde kadını tacize kadar varmıştır.Bilinçlenmemesi için eğitiminin eksik bırakılması kadına vurulan en büyük darbedir.
Hayatı paylaştığı eşi hanımını örtünmek adına çaputlara sararken, kendilerinin çaputlara sarılmayan kadınların peşinde dolaşmaları ve onları taciz etmeleri,evlilik dışı ilişkiye sürüklemeleri de anlaşılması güç bir durumdur.Bu durumlarla eşini aşağılarken üstüne üstlük bir de eşini kıskanmak adına ona hapis hayatı yaşatması akıl almayan bir durumdur.
Çakma huriler ile gününü gün eden sözüm ona disiplin ehli erkekler, bir de şiddete başlarlar kendilerinin yamuk yönlerini gizlemek adına.Sarsılan hakimiyetlerini tekrar kurmak adına.Ne hakimiyet ama?..Birine zehir ettikleri hayatı diğerine bağışlarken de adeta birer aşk bülbülü oluvermezler mi ?...
Kadınlarımızın bilinçlenmesi lâzım erkeklerin hoşuna gitsin veya gitmesin.Zira ilişkiler düz mantıkla yürümüyor.İstişare hayatı paylaşanları pozitif sonuca ulaştırır.Tartışma değil, istişare.Tartışmak kavganın fitilini ateşler.
Bir yastıkta kırk yılı hayal edenler kırkta bir de olsa eşinin sesine kulak vermeli.Yasak meyveyi yedirdiğinden bahisle eşini küçümseyip dışlamamalı.Boğazına hakim olsaydı da yemeseydi..Kalbine giden yolu midesinden geçirmeseydi değil mi ya?..
Bunlar hep olacak olaylar zinciri.Biri birinin kıymetini bilerek sürülen hayatlar kararmaz.Dünyanız zindan olmaz.Dünyanızı zindana dönüştürmeyiniz lütfen...Zindanda çocuklarımız en fazla etkilenenler.Dünyaya gelmesine sebep olduğunuz çocukları katletmeye hakkınız yok.Sorumluluğun bilincinde olarak müreffeh yarınlara olsun adımlarımız birlik ve beraberlik içinde.