15
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1292
Okunma


Sabahın erken saatleriydi. Yoncalı Mahallesinde birbirine yaslanmış evlerin bahçe duvarlarını gizleyen hanımellerinden mis gibi kokular yayılıyor, küçücük kanatlarıyla kuşlar; oradan oraya uçuşuyor, cıvıldaşıp duruyordu.
Boş sokak, yavaş yavaş hareketli seslerle dolmaya başlamıştı. ’’Hayırlı sabahlar, kolay gelsin, bereketi bol olur inşallahlar’’ arasında kimisi kiraladığı tahtaları diziyor, kimisi demir direklere çadırını geriyordu. Güçlü kollar tarafından kamyonlardan yere indirilen sebze meyve kasaları tezgaha konmayı beklerken bugün bu mahallede kurulan pazar, kendini insan kalabalığına hazırlıyordu.
Çok katlı olmayan evlerin perdeleri birer ikişer açılmış; yeni doğan güneş ışıklarını içeriye salmış, uyuyanları uyandırmıştı. Bazı balkonlarda masalar kahvaltı tabaklarıyla donatılmayı beklerken yan tarafta genç bir kadın güneşin gözlerini almasıyla üst üste hapşırdı.
Sonra eğildi, sepetin içinde kalan son parçayı çıkarıp nazikçe silkeledi. Bir adım öne attı. Balkonda gerili ipe sol eliyle yerleştirdiği çamaşırın ucuna, avcunda gizlediği mandalı sabitledi. Bir ucu aşağıya sarkmış elbiseyi yukarı doğru kaldırırken söğüt ağacının gövdesine sırtını yaslayarak oturan Komşu Anneyi fark etti. Dudaklarının arasına sıkıştırdığı diğer mandalı çıkarıp yerine sıcacık bir gülüş yerleştirirken
’’Günaydın, Komşu Anne’’ diye seslendi.
Komşu Anne, onu duymadı. Son mandalı da çamaşıra tutturup işini bitiren genç kadın, boş sepeti ayağının ucuyla balkonun köşesine doğru sürükledi. Hızlı adımlarla kapıya ilerleyip portmantonun üzerinde duran anahtarı alarak kapıyı çekti. Merdivenlerden bir kat aşağı inerek, bahçeye açılan kapıdan dışarı çıktı.
Yanına birinin yaklaştığını hisseden Komşu Anne uykulu gözlerini hafifçe aralayarak ilk defa görüyormuş gibi şaşkınlıkla genç kadının yüzüne baktı. Genç kadın, Komşu Annenin kemikli ve buz gibi ellerini avuçlarının içine alarak
’’Benim ben, kiracın Rukiyye.’’ dedi.
Söğüt ağacının tam karşısında; iğne topuzu kadar uzak, boş bir arazinin arkasından görünen otobüs durağına bakarak zayıf ve umutsuz sözcükler yükseldi Komşu Annenin birkaç dişi dökülmüş ağız açıklığından
’’Bu gece de gelmedi!..’’
Rukiyye Hanım, yaşlı kadını kol altlarından tutup oturduğu yerden dikkatle kaldırdı. Eve doğru götürürken bir taraftan tatlı tatlı sitem ediyordu. ’’ Uyuyanın üstüne kar yağarmış Komşu Anne, hırkanı da almamışsın!.. Kim bilir ne zamandır buradasın, yoksa geceden beri mi?’’
EbRuAsya//