İYİ NİYETİNİN
KURBANI OLAN KADIN

Bir ağır ceza mahkemesinde görev yaparken yargılama yaptığımız bir davada henüz akşam vakti hava karardıktan sonra kadın çöp dökmek için sokağa çıkıyor.

Yol kenarında ağzından köpükler akan bir adam görüyor ve başında ona müdahale etmeye arabaya bindirmeye çalışan ikinci bir adam görüyor.
Adam kadını görünce abla yardım et bu arkadaş Sara hastası bunu arabaya atalım diye kadından yardım isterken kadın bunların iyi niyetine güvenerek yanlarına geliyor.
Bu esnada yerdeki adam kalkarak ikisi birlikte kadını arabaya araziye kaçırıyorlar ve tecavüz ediyorlar.
Kimi nerede hangi olayın beklediği kimin nerede kurban olacağı kimin ne ile karşılaşacağı belli olmayan çok ağır bir hayat yaşıyoruz.
Maalesef ki iyi niyetin yok edilerek öldürüldüğü bir dönemin kuranlarıyız hepimiz. Bunun acısını toplum olarak bizler birlikte çekiyoruz ve bunun yanında en ağırını gerçekten mağdur olan insanlar çekiyor. Buna benzer anlatılan her olay insanlardaki iyilik şuurunu yok ediyor.
İyilik yapmanın risk olduğu bir çağda yaşamak ne kadar hazin. Bu kez gerçekten ihtiyacı olan insana kimsenin yardım etmediği olaylara şahit oluyoruz tıpkı çölde devesini gasp eden bir adamın hikayesinde olduğu gibi.
Yardım bahanesi ile devesi gasp edilen adam yola koyulan hırsıza diyor ki sakın bu olayı hiçbir yerde anlatma. Hırsız diyor ki ne oldu deveni çaldım zoruna mı gitti. Devenin sahibi diyor ki
Hayır. Benim zoruma giden devemin çalınması değil. Eğer bu duyulursa bundan sonra çölde hiç kimse bir düşküne yardım etmez olur o zaman çok kötü olur benim zoruma esas bu gider, diyor. Maalesef bu noktaya geldik.

(Adaletin Mahrem Koridorları)