Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
/ yüRekTen
/ yüRekTen

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Márquez

Yorum

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Márquez

2

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

790

Okunma

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Márquez

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Márquez



“Bana bir ön yargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”



Hani bazı kitaplar vardır, evinizin raflarında çoktan yerini almıştır, ancak tekrar karşınıza çıktığında hem çehresine hem de ruhuna aşina olduğunuz kadim bir dosta rastlamış hissiyatına kapılırsınız. Bu kitabın bana yaşattığı da işte böyle… Nerede görürsem göreyim vaktiyle hissettirdiği duyguları, birlikte geçirdiğimiz zamanı oracıkta gözlerimin önüne getirene dek sayfaları çevirmeye devam ederim.


İlk kez edinip okuduğumun üzerinden tam on dokuz yıl geçmiş. Birkaç yıl önce gördüğümde İngilizce baskısını satın almış, Norveçli bir arkadaşıma armağan etmiştim. Bu defa da Márquez’in edebi bir şahesere dönüştürerek kapatmadığı o davaya, o âl pazartesiye, hâlâ işlenmekte olan namus cinayetlerine -tekrar ve sonsuza dek- görgü tanıklığı yapmak istediğim için satın aldım. Bir toplumda suçu işleyen kadar bu suça sessiz kalan halkın da asıl suçlu olduğunu kendime unutturmamak, kitabı henüz kime armağan edeceğimin kararını vermediğim halde birkaç kişiye daha okutabilmek adına…


Anlatımında insanların önceden edinilmiş, tarihten bugüne değin taşıdığı peşin hükümleri ön planda tutan Márquez, kasabada gerçekleşen cinayetin işleneceğini, hatta kimler tarafından işleneceğini daha ilk sayfalarda açıklıyor okura ve böylelikle doğrudan ilk spoileri de vermiş oluyor bizlere… İpucunu veriyor vermesine lakin dikkat çekmek istediği cinayetin işlenişi ya da nasıl işlendiğinden ziyade zeminini hazırlayan gerçekler… Toplum kültürü, bireylerin içinde yaşadığı toplumların kültürü, baskı, kadın erkek rolleri, bu rollerde her iki cinsin nasıl davranacağı, nasıl düşüneceği yahut nasıl hareket edeceğine dair beklentileri ortaya koyan, her iki cinsi de sosyal olarak yapılandıran özellikleri deyim yerindeyse didik didik ediyor kalemiyle. Sonrasında tüm bu toplumsal kalıp yargılarına göre cinayeti işleyenden çok ona dur diyemeyen halkın acizliğini, hastalığını düşünüp irdelemesi adına uyarıyor okuru ve bir sürü soru, bir yığın gerçekle baş başa bırakıyor bizi. Ama en çok da duyarsızlığımızın oylumunda hep ama hep başa saran o filmin bitmek bilmeyen döngüsüyle…


Márquez bir röportajında kendisine yöneltilen: “En güzel romanınız hangisi?” sorusuna “Kırmızı Pazartesi” cevabını vermiş. “Neden?” diye sorduklarında: “Çünkü en ince olanı o” diye eklemiş.


Yazarın okura anlatmak istediğini içeriğinden ödün vermeden asgari cümlelerle betimlediği bu uzun öykü/roman mutlaka okunması, okutulması gereken başucu mahiyetindeki kitaplardan…




/ yüRekTen
Femtrak 8. Sayı





Altını çizdiklerim:

“Oğlanlar erkek adam olacak şekilde büyütülmüşlerdi. Kızlar ise evlenmek üzere yetiştirilmişlerdi. Gergef işlemeyi, makineyle dikiş dikmeyi, kukalı dantel örmeyi, çamaşır yıkayıp ütü ütülemeyi, yapma çiçekler, kendi uydurdukları tatlılar yapmayı, aşk pusulaları yazmayı bilirlerdi. Ölüme saygıyla yaklaşma kültürünü bir yana bırakmış zamane kızlarından farklı olarak, onların dördü de eskiden adet olduğu gibi hastaların başında bekleme, ölüm döşeğinde olanlara güç verme, ölüleri kefenleme sanatında birer ustaydılar.”

“Her erkek onlarla mutlu olur, çünkü acı çekmek için yetiştirilmişler.”

“Annesi tek bir sözle onu susturmuştu; “Aşk da öğrenilir.”

“Onların tek inandıkları şey, çarşafta gördükleridir” demişlerdi. Böylelikle kızlığını yitirmiş gibi görünsün, zifaf gecesinin sabahında iffetinin izini taşıyan pamuklu çarşafını evinin avlusunda güneşe asabilsin diye ona birtakım kocakarı hileleri öğretmişlerdi.”

“Onun bu derece tedbirli davranması doğaldı, çünkü bir kadın için üzerinde gelinliğiyle bekletilmekten daha utanç verici bir talihsizlik olamazdı. Buna karşılık, Angela Vicario’nun duvağıyla portakal çiçeklerini bakire olmadığı halde takmaya cesaret edebilmesi, daha sonra saflığın simgelerine karşı büyük bir saygısızlık olarak yorumlanacaktı.”

“Ben bir keresinde, kasaplık mesleğinin insan ruhunda adam öldürmeye yatkınlık olduğunu gösterip göstermediğini sormuştum kasaplara; ama onlar karşı çıkmışlardı: “Biz hayvan kestiğimizde gözlerinin içine bakmaya asla cesaret edemeyiz.” diye. İçlerinden biri, daha önceden bildiği, hele hele sütünü içtiği bir ineği kesemeyeceğini söylemişti bana. Ben de onlara Vicario kardeşlerin kendi yetiştirdikleri, adlarıyla çağıracak kadar yakından bildikleri aynı domuzları kestiklerini hatırlatmıştım. “Doğru,” diye karşılık vermişti bir tanesi, “Ama dikkat ederseniz onlara insan adı değil çiçek adı koyuyorlardı.”

“Bizlerden daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince, yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu.”

” – Santiago, yavrum, neyin var?
– Beni öldürdüler Wene Hala!”



Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırmızı pazartesi – gabriel garcia márquez Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kırmızı pazartesi – gabriel garcia márquez yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Márquez yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
18.2.2024 18:46:27
Sebahattin Alinin Kuyucaklı Yusuf Romanının özelliklerini taşıyan bir eser olduğunu düşünüyorum aklımda kaldığı itibariyle

Tekrardan okumuş kadar oldum 🙏teşekkürler tebrikler
Saygılar selamlar sunuyorum
Tüya
Tüya, @tuya
18.2.2024 17:35:27
Kırmızı Pazartesi, G. G. Margurez'in en ince kitabı imiş, buna rağmen okumadım maalesef. Halbuki diğer kitaplarından bir kaş tanesini yıllar önce okudum ve kütüphanemde dünya klasikleri arasında yer almakta.
Ve kitabı henüz kimse hediye de etmedi bana. :)

Kitabın ele aldığınız ana temasına gelince; sözümona "namus" cinayetlerinin artması toplum için büyük bir acı, büyük bir gerikalmışlık göstergesi ve ilkelliktir. ve aynı zamanda geriye gidişin ifadesi.
Kadın üzerindeki okunlar, korkunç katliamlar karşısında duyarsız ve sessiz kalışlarımız bizi de suç ortağı yaptığı gibi, güçlü yasaların olmaması da af edilir değil.
Erk pozisyonunda olan bir takım lobiistlerin kadına yüklenilen rolün ve kemikleşmiş gelenek ve görenekleri (inanç ve din bağlamlı) meşru kılma çabaları olduğunu biliyoruz (aile kavramı, bireylerin rolleri ve cinsiyetçilik).
Margurez o kıtabı seksenlerin başında yazmış; oysa biz neredeyse yarım asır sonra hala çözmüş değiliz bu tpplumsal sorunsalı...

Evet, konuyu gündeme getirmeniz çok kıymetli, sayın Yürekten.
Çok çok teşekkür ediyorum.
Umarım bu vesileyle değerli yazar Margurez de okunmuş olur.

Selam ve saygılarımla.


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL