1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
419
Okunma

"Sesimi duyan var mı"?
Ne acı bir sedâ bu.!
Artık kaybetmeden duyalım ne olur;
Yanından selam vermeden geçip gittiğimiz komşumuzun söyleyemediği derdini.
Bayramdan bayrama gittiğimiz akraba, dost ve arkadaşlarımızın dile getiremediği sıkıntılarını.
Her ay yükselttiğimiz evlerin kirasını biraz gecikmeyle veren kiracının mahcubiyetini...
Dünya kaygıları için kırdığımız kalplerin çarpıntısını...
Çıkaralım artık şu kulağımıza taktığımız kulaklıkları,
Kaldırıp atalım çevremizdeki acıları görmemize engel olan, kalbimizde yer kaplayan şu molozları...
Toplum olarak tamamen ben odaklı yaşar olduk. Sadece kendi menfaatimizi düşünüp, karşıdakini umursamaz hâle geldik.
Etrafımızda "Sesimi duyan var mı?"
Diye sessizce feryad eden o kadar çok insan var ki.
Çok şey değil, bir gülümsemenin onların ruh hâline, şu dünyamızı bıkıp, usanmadan her gün ısıtan güneş kadar faydası olacaktır inanın.
Bir merhaba, bir günaydın, hiç olmazsa selâm babında bir baş hareketi.
Ne zaman bu kadar cimrileştik biliyor musunuz? Herşeyin daha lüksü, daha güzeli, daha fazlası benim olsun diye diye.
Bu bana yeter,,birazda çevremle ilgileneyim diyebilseydik herşey daha farklı olurdu kanaatimce.
Hayatın rutin akışı içinde, dostum dediğiniz birini, akrabanızı hatta kardeşinizi bile düşmeden tanımak mümkün olmuyor.
"İnanmazsan düş de gör" sözü çok doğru.
Hep yukarı bakarak yürüyor insanlar.
Ayağının altında ezilen karıncaları, kanadı kırık kuşları göremiyor bu nedenle.
Kulaklarımızda kulaklık, gözlerimizde perde, gönlümüzde koca bir boşlukla yaşıyoruz.
O boşluk ki iyilikle, merhâmetle, sevgiyle dolar yalnızca. İşte bunu idrak edebilsek duyacağız etrafımızda "Sesimi duyan var mı?"
Diye haykıran yürekleri...
Yarım kalmadan bütün olalım,
Kaybetmeden kıymet bilelim ne olur...
Nuriye Akyol