Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Orhan KANZA
Orhan KANZA

Lulu'ya Böyle Söyledim (Katarsiz)

Yorum

Lulu'ya Böyle Söyledim (Katarsiz)

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

525

Okunma

Lulu'ya Böyle Söyledim (Katarsiz)

İhtişamlı perdelerin ardından olan ruhum gölgelerin esareti altında.

Çocukken çaldığım güller aklıma geliyor, aşırdığım anneanne kefen parası, badem ağacındaki çağla hırsızlığım, hayata olan nazım niyazım, içi boş itirazlarım ve asırlık gömü sandığında kitlediğim itiraflarım.

Güller kurudu, gülleri alanların lebleri soldu, mübarek mi bilmiyorum ama elleri kırıştı, iklimlere yenildi tenleri, ruhları beslendi de kim bilir belki birer balinaya dönüştü. Kırmızı kuşak bağlandı bellerine, boşlukları, rahimleri doldu, rahmanlar doğurdu. Aşık olduğum ve dahi aşkımı Platon gibi yaşadığım tüm kadınlar büyüdü, onlar büyürken beni büyüttü, kim kime yürüdü de menzil göründü? Aşkın göbek adı sanırım şehvet, zira Aşk güneşe iltica etti, yandı bitti kül oldu. Kül savruldu, her zerresinde birer ruh kırıntısı, sonraleyin cem oldu, bir kuş doğurdu. Çocuğun ismini Simurg koyduk. Çok çok sonraları bu kuş uçarı bir kuşun aklına uydu da seferlere doydu. Seferin mahiyeti epey uzun ama desem ki cümle uçucu kuş bir puştun sözüne kandı. Vadiler arasında, Marifet, Hakikat, Letafet, Muhabbet, (Nur’u Muhammed’ten hasıl olduğu vaaz edilir) Nezaket ve Aşk diyerek kanat çırpan Kuş Familyası; Rabbulalemin kalanlara sabrı cemil eylesin: Telef oldu cümle kanatlı. Simurg küllerimden doğarım dedi ise de küle su karıştı, çamur oldu.

Ve çamur balçık.

Artık balçık hikayeleri var ellerimde. Ben Kureyş ehlinden biriyim. İyi masallar anlatırım. Öyle ki masallarım çöl kumuna değince rüzgar ile yoldaş oluverir. Rüzgarla belde belde gezerim, kendimi aşar coğrafyalara yayılır mabetlerin temeli olurum. Vicdanların tahtına kurulurum da her nefse peygamber diye vaaz ederim. Öyle masallar anlatırım ki Meddahlar sözcüklerimi meth eder, Şairler, işittik ve iman edilecek bir şeyler gördük derler. İşitmek ile kalp gözlerine cila olurum da körlük başka bir şey oluverir.


Çöl kumu sözcüklerimin harfleridir. Dizeler serap, hülya içinde rakseden gölgeler Sabbah’ın düşü, düş bir mücahidin örtülü orgazmıdır. Toprak inanmanın ve inatla bilenme ile bellenmenin neticesinde. En kurak şey şüphenin kendisi. Şiire ve şaire şüphe bizleri kurtaracaktı. Fakat şüphe eden olmadı. Şüphe gibi parıltılı hakikate kimseciğin gözleri kırpmadı. Kimileri gözlerine mil çekti, mil dediğim kabul edilmiş körlük mihengi, kimileri başını kuma gömdü, (Tarihler kumdan şiirlerimin cenabet olduğunu yazdı) kimileri sırtını döndü, kimileri puf oldu!

Şüpheyi kimse sevmedi! Şüphe, kurgulara ve hülyalara yenik düştü. Şüphe, insanın metinlerine boyun eğdi. Şüphe, gökyüzüne teslim edildi ve yeryüzünde gömüldü.

Şüpheyi kaybettik Lulu. Başımız sağ olmasın. Bana Şüpheli dileklerde bulun, şüphe sunak olsun, inancım şüphe ile büyüsün. İbrahim meclisinde buluşmak üzere Lulu; kendince kal, kimseciklere benzeme.

Lulu’ya Böyle Söyledim.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Lulu'ya böyle söyledim (katarsiz) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Lulu'ya böyle söyledim (katarsiz) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Lulu'ya Böyle Söyledim (Katarsiz) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Tüya
Tüya, @tuya
30.1.2024 00:22:04
Lulu, sen ne güzel bir metaforsun. Belki metafor değil de bir Pir, bir peygambersin; çünkü her çeyden önce -anlaşılan - çok iyi bir dinleyicin...
Paradoksal olan Lulu, sen her sesi dinlemiyorsun. Oldukça seçici bir Pir olmalısın. Dinlemek istediklerin hala marjinalliğini koruyor. Elitten oluşuyor...

Bazı düşünceler ve onların tasviri sualler doğuruyor beynimde. Emzirip büyütemiyorum onları, Henüz emeklemeden, ölüveriyorlar ve ben onları yaşatamamanın, acısını çekiyorum!
Sahi bu düşünceler hangi kitapları okuyor, hangi eğitimden geçiyorlar ki, şimdi olduğu gibi, istila edebiliyorlar beynimi? Var olmanın manası ne sahi? Bu günlük uyduruk avuntular, hazlar, roller, kurtarabilir mı insanı, dibinde boğuştuğu bu karanlık kuyudan?

Evet, okudukça anlatıları, mesela bu yazıyının beyni gibi, ne denli küçük ve bilgisiz olduğumu kanıksıyorum...

Değerli Orhan hocam, gizemiyle, büyüsüyle toplumsal trajedyayı anlatan, paylaşımınız için çok teşekkür ederim.

İyi ki varsınız. Hep böyle güzel kalınız, kimseciklere de benzemeyin asla :)
Baki saygılar, selamlar olsun çokça.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL