6
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
739
Okunma


BİLİNÇ DIŞI TOPLAM / Derya Avşar
Toplum neyi yaşamak istiyorsa o noktada bir yol izlenimine girer... Ahlâkî olsun ya da olmasın, çoğunluk toplumun mihenk taşını oluşturur...
Aslında en büyük kayıp, insanlar arasında ki dürüstlük bağının olmaması ve matruşka suratlı olmalarıdır.
İnsanlar birbirlerinin yaşam alanlarına tecavüz ederek, güzel bakan, güzel düşünenlerin fikirlerini sabote ederek, gereksiz bir zaman kaybına düşüyorlar...
Yaşamlarını kural dayatmaları, toplumun baskısı, toplumun realite ve değer yargılarına göre şekillendiren kişiler; hiç bir zaman kendilerini bulamazlar..!
İlim, bilim, felsefe ile aydınlanma yolunda olan insanlar, sıradanlık olgusundan kendilerini kurtarırlar fakat bu yetmez, toplumu da bilinçlendirmek için çaba sarf ederler...
Ve ne yazıktır ki, bu aydın kişiler, cahil kesimlerin linç girişimlerine maruz kalırlar...
Işık karanlığın gözünü kamaştırdığı için aydınlığa daima karşıdır.
Ahlak boyutu ise kişiye göre değişir; herkes kendi zihniyetine göre şekillendirir veya şekillenir. Kim sana neyi dayatıyor ise o, onun kendi firkri ve zikridir ama sana mal eder.
Sapık, zihniyeti olan birisi sana yaşam hakkı tanımaz çünkü kendi alanına iyi niyetli kimse girsin istemez. Kendisini deşifre edecek olanlardan ödleri kopar. Bu ne yazık ki sistematik bir durumdur. Din ve cehalet bizi biz olmaktan kopartıyor. Sapkınlıklar korunuyor, yaşamını insanca idame ettirenler ise yaşamdan soyutlanıyor maalesef!...
Birde uyguladığı şiddettin görsellerini sosyal medya da paylaşarak, övünen ruh hastaları var; kendisin şizofreni olduğunu kendi ispatlıyor dünyaya...
Şiddet hayvanı bir dürtü, duygudur! Şiddet eğilimli kimselerin ya piskolojik bir takım sağlık sorunları vardır, ya da aciz, zavallı ve yetersizdir..!
Zaten kronik, dar zihniyette olan bu toplumun, güzel olan herşeyi red ediyor; üzerini din ve gericilikle örtüyor ve baskılıyor.
Şiir yazan adamları küstüren, ahlak dışı, şiddet eğilimli insanlar ürüyor, üremeye de devam edecek.
Birde kıskançlık hastalığı boyutu var ki, ver kaç...
Sevgi, gözünden sakınmak, fedekârklıktır. Kıskançlık sevgiyi ve ilişkiyi çıkmaza sokan bir eylemdir. Dozu çok kötü sonuçlar doğurabilir.
Zihni orospu olan bir toplum, kirlilik yayar ve asla yapıcı, olumlu yaklaşmaz olaylara..!
İstismara karşı tutumları, yorumları da cinsiyetçi olur.
Mesela; "kadın kuyruk sallamasaydı, göğüslerini acmasaydı, minik etek giyinmeseydi, kahkaha atasaydı vb... Yaklaşımlar suçluyu meşru kalıyor...
Mağduriyet öyle pis birşeydir ki, kendini savunmak zorunda kaliyorsun...!
Ve maalesef adaletin olmadığı bir toplumda, suçlu olmak en basit iştir...
Bazen,
Haklı olmakla beraber, bu toplumun çürümüşlüğü üzerine bazı sivri kalemler az bile yazıyor... Herkes herkesi basamak ediyor, kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor...
Herkes birer firavun, yani herkes küçük bir tanrı olma çabasında.
Sanatsal oluşumlar da yarışta olmak, feyiz almak ve öğretici olmak, bunlar güzel etkileşimler. Fakat, "Ben" egosu hiç kimse için iyileştirici olamaz. Sadece üstünlük taslamak kimsede iyi bir etki bırakmaz.
Kalite ve samimiyet her zaman kazanımdır. İnsanların yön haritası, klavuzudur. Yanlışın içinde doğrunun ışığı karanlığı aydınlatır...
Yazacak çok şey varda neyse...
Belki başka âlemler de başka bir zaman diliminde ve başka bir dilde sevgiyi konuşuruz aynı renkte...
Tarih: 12.12.2023