Her peygamberin diğer insanlardan farklı meziyetleri olmasının yanında devrinin insanlarına uygun özellik de mucizeler de verilmiştir. Bunlardan biri de Hz. Davud’un sesidir. Ses tonunda çok müthiş bir güzellik ve etki hâkimdi. Konuştuğu insanları sesinin etkisi, düzgün ve hoş konuşmasıyla ikna ederdi. Hele Kutsal kitap Zebur’u yanık sesiyle okumaya başladığında onunla birlikte dağlar, taşlar zikre başlar, kuşlar etrafında toplanır ötüşürlerdi. (Enbiyâ,79;Sad,18-19; Sebe, 10)

Ne gariptir, Hz. Davud’un güzel sesinden ve bu sesin ilahî nağmesinden dağlar, taşlar, kuşlar etkilenip, tepki vermişler fakat zalim olan bazı insanlar hiçbir şey hissetmeyip İlahî emre uymamışlardır.

Ayrıca Davud (a.s.) Zebur’u okuyuşuna dağların cevap vermesi mucizesi bizlere bir şeyler anlatmaktadır. Sesimizin dağlardan yankılanmasında da benzer prensiplerden hareket edilerek, sesin bir cihazla hapsedilmesi yani şuan ki plak, kaset, CD, bilgisayara kaydedilip, dinlenmesi ve hatta daha ileri hudutlarını çizmiştir. Bunlara benzer aletlerin keşfine akıl sahipleri için zemin hazırlamıştır.

İlim adamlarının bir ses ayrıştırma cihazı üzerinde çalışma yapmakta oldukları ifade edilmekte. Şayet bunu başara bilirlerse Peygamber Efendimizin ağzından veda Hutbesini dinlememiz mümkün olacaktır. Bunun gerçekleşmesi bu gün için uçuk bir fikir sayılabilir. Aslında gayet normal sayılır. Çünkü kâinatta abes iş olmadığından hiçbir ses kaybolmamaktadır. Tek yapılacak şey bu sesleri ayrıştıracak bir aletin yapılmasıdır.

Hatırlanacağı gibi uzaya ilk çıkan astronot Neil Armstrong’un aya ayak bastığı sırada ezan sesi duyduğu yönünde ifadeler söylenmektedir. O halde İnsanlığa düşen görev çalışmak ve bulmaktır.




Ahmet TULGANER