Merhaba Kıymetli Hocam

Akıcı, güzel, sürükleyici anlatımı olan bir hikâye ya da kıssa ile anlamlı mesajlar vermişsiniz

Şöyle ki, konu girift ve çok boyutlu bence

Bir kere bir dine mensup olan her insan iyidir, doğrudur, güzeldir denemez
Dinin, özelde de İslam dininin kendisi dahi böyle bir şey demez
Allah illallah yallah hesabına makbul Müslümandan söz edilemez

Bir kere, İslam'da insanlar bazen sanıldığı üzere mümin kâfir diye ikiye ayrılmaz
Münafık, fâsık, müşrik kategoriler de var söz gelimi

Münafık bilinir, sözüyle özü başka olmak, iki yüzlü, kalben inanmıyor, rant kılmış kendine dini
Maun suresi böylelerin namazına da bakmayın mesajı verir mesela

Müşrik İslam'ı kabul etmekle beraber farklı inançlara da sahip insan
Mesela Hz. Peygamber döneminde hem Allah'a hem putlara inananlar
E her putun temsil ettiği farklı kavramlar, değerler olduğu düşünülürse modern çağda da hem Müslüman hem Seküler ideolojilere tabi olmak kişiyi temelli Müslümanlıktan ayırmaz ama müşrik kılar, ikilemler var, tenakuz var çünkü

Fâsık ise bunlardan farklı olarak itikadı ibadeti olmakla beraber ahlak noksanlarıyla alakalı olmakta
Özünde gündelik hayatta ham sofu, kaba sofu tabir edilen insandır fâsık
Böylesi ortalığı fesada boğar, hüsnü zanna riayet etmez, kabadır gönül kırar, yapıcı değildir, zahire göre insanlar hakkında suizan üretir
Bir kalp hastalığı açık hani

İslam tarihinde bu fâsık damarın membaı Emeviler demek bilmem ki mübalağa mıdır? Görünüşte Allah illallah derler, ibadet derler, tatbikte ederler yerine göre ama soy sop güderler, hak hukuku adaleti çiğnerler, kısa sürede imparatorluk kurarlar, kurdukları devlet iskambil kartlarından yapılan kaleler, şatolar gibi dağılıp, çöker

Horasanlı Ebu Müslime atfedilen bir tanımlama ilginçtir:
"Onlar, şerrinden emin oldukları için, dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı. Ama uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu."



Kıymetli hocam, kıssaya gelirsek
Kıssa, menkıbe ve dini hikayelerde hadisenin birebir vuku bulmasından ziyade ders vermek esastır, bilirsiniz muhakkak
Hani derim ki, formel çizgide yaşanmışlık esas değil

Bu tip hikâyelerde illa yaşanmışlık baz alınacaksa ölçü şudur bence:
Bazı kıssa ve hikâyelerde somut tarihi kişiliklerin ismi verilir
Peygamberimiz şöyle dedi veya yaptı denir mesela
Ya da bir din büyüğü, evliya, vs. ismiyle telaffuz edilir
Yahut siyasi askeri, tarihi kişiliklerin, hükümdarların, devlet adamlarının ismi dillendirilir
Bunların yaşanmışlığı daha ziyade akla gelebilir de

Buna karşın bazı hikâye ve kıssalar da vardır ki, bir adam bir adama şöyle dedi, şunu yaptı türü ifade edilen ya da bir adam geldi bir adam daha geldi biri de geldi ki tarzı anlatım sergileniyorsa somut tarihte karşılığını aramak mesnetsizdir kanaatimce
Ha bunun haricinde ahlaki bir öğüt, ders vermek, almaksa eyvallah, motamot yaşanmış olması aranmaz da

Şu kadar ki, bu tarz anlatımlar yerden mantar biter gibi çoğaldıkça, limitsizlik arz ettikçe Kur'an Peygamber misali somut kaynakların yerini alıp, ortalığı fesada boğması, hakkı hakikati zedelemesi de uzak ihtimal değil bence
İnsanlara Kur'an ve sahih Hadis kaynaklarıyla meşgul olmak zor gelip böyle af edersiniz o...r o...r ipe diz makamında çalan kıssa hikâye aktarımları cazip geldi mi insanlar kendileri gibi görmedikleri insanları ötekileştirme vasıtası dahi kılabilmekte, o zamanda ortada ne ahlak ne fazilet ne de adalet kalır naçizane kanaatim



Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize bereket
Selam ve saygılarımla.

iyi güzel çirkinden ziyade

İnsan insana inanmalı ki bu hayatta insanca yaşayabilsin

Hocam aklıma takıldı müslüman ülkeler neden mutlu değil insan düşünmeden yapamıyor

Saygı ve selam ile.

İnsanların dinleri var diye ahlaka ihtiyacı yok sanıyor. İyi insan olmak iyi insan olmaktır. Yoksa Yaratıcı ile pazarlık yapılan, şu işe şu kadar sevap var, şu duadan şu kadar okuyana cennette şu ikramlar var vs şeye ben inanç diyemiyorum. Hak helal etmek için bu kadar diyeti de kimse ödemez. Güzel bir kız illa ki bulunur, bence ütopik bir bakış açısı. Öykü olarak bakarsak akıcı bir anlatım. Emeğinize sağlık.


Sevgilerimle...

İçerik ve anlatım tarzı çok güzel bir hikaye okudum okurlarınızdan biri olarak kıssadan hissemi aldım sanırım ruhunuza kaleminize sağlık

Çok güzel bir hikaye.
Çok da güzel anlatmışsın üstadım var ol.

Evet bu hikayeyi daha önce duymuştum.
Bu günkü şartlarda pek olası bir şey değil.
Hatta elma sahibine usturuplu bir küfür bile edilir.
O dönemlerde insanlar bu kadar hassas mıydı? Tartışılır. Tam bir Hz Ömer adaleti. İlk anlatan o kadar dürüst o kadar dürüst ki! Halbu ki dibini kurcalasan...

Daha çok imamların vaaz verirken anlattığı, ama kendilerinin asla uymadığı hikayelerden biri gibi geliyor bana. Bir olayda başından sonuna mantık olmalı. Elma suya düşüp gittiğine göre artık sahibinin olmaktan çıkmış. Genç direkt olarak adamın bağından koparıp yese ve hikaye ona göre devam etse daha mantıklı olmaz mı diye insan düşünmeden edemiyor.

Ama yazı ve anlatım güzeldi.
Var ol üstadım.
Selamlar.

Evet bu hikayeyi biliyorum o kişinin imam azam olduğu da rivayet edilir.
Şimdi bu zaman da böyle insan bulunur mu muallakta tabi.
Elbette insan iyi insan olma yolunda yürümeli her din bunu emreder.

Kıssadan şöyle bir ders çıkarılabilir Allahın vereceği hayr a da, şerre de razı olmak tevekkül etmek yani.
Hiç kimse sonucu bilemez çünkü başımıza gelen her olayda bir ders vardır sonuç ya ceza ya da mükafat, yaşamadan bilinmez.
Kıssalar gerçekten yaşanmış mıdır onu da bilemeyiz önemli olan ordan ders alabilmektir.
Tebrikler
Sağlıcakla...