Günümüzde, hayatın içinde yer bulmaya çalışan insanlarla birlikte, bazıları da kendi menfaatlerini ön planda tutarak başkalarını yok sayarcasına hayat yaşamaktadır. Toplumda doğrunun ve yanlışın belirsizleştiği bir dönemde, haklı ve haksızı yargılamak bile zorlaşmaktadır. Bu karmaşık ortamda, soruların doğru cevaplarına ulaşmak da bir o kadar güçtür. Menfaate dayalı düşünme ve davranma alışkanlığı, insanların gerçek cevapları bulmasını engellemekte, adalet ve doğruluk kavramlarını sorgulamaktadır.

Yaşamı sadece kendi nefsani duygularına hapseden bireyler, çoğu zaman doğru ile yanlışı ayırt etmekten uzaklaşmaktadır. Yanlış olan bir durumda bile, kişisel çıkarlarına zarar gelmesini engellemek adına, başkalarını ezebilen bireylerin vicdanlarının sesine kulak vermemesi yaygındır. Bu durum, toplumun bazı kesimlerinde para ve güç hırsının bireyleri nasıl etkilediğini açıkça göstermektedir.

Ancak, insanın ruhunu ve insafını yitirmesiyle birlikte, sadece bedenen var olup ruhen ölen kişilerin, çevrelerine ve başkalarına zarar verdiği bir gerçektir. Mutluluğu acı çekenlerin acılarından beslenerek, emeği ve alın teriyle kazananların servetini çalan acımasız bir zihniyetin toplumda yeri olmamalıdır.

Bu tür bireylerin, para ve güç hırsıyla insanların duygularını yok saydığı, insanlığın temel değerlerinden uzaklaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Ancak, umut var, çünkü insanlık tarihi boyunca hep zor dönemlerden geçmiş ve bunların üstesinden gelmiştir.

Gerçek bir değişim ve ilerleme, insanların daha anlayışlı, hoşgörülü ve empatik olmasıyla mümkündür. Daha iyi bir dünya yaratmak için, kendi çıkarlarımızı bir kenara bırakıp başkalarının da haklarını, duygularını ve ihtiyaçlarını önemsemeliyiz. Toplum olarak, adaletin ve doğruluğun peşinden gitmeli, menfaatlerimizi başkalarını ezip geçerek değil, iş birliği ve dayanışma içinde elde etmeliyiz.

İçimizdeki insaf ve vicdanı canlı tutarak, ruhumuzu ve insanlığımızı koruyarak daha anlamlı bir hayat yaşayabilir ve gerçek mutluluğu bulabiliriz. Unutmamalıyız ki, gerçek varlık, sadece maddi zenginlikle değil, içsel zenginlikle elde edilir."