Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Tüya
Tüya

Dedemin Cevizden Bastonu

Yorum

Dedemin Cevizden Bastonu

7

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

629

Okunma

Dedemin Cevizden Bastonu

Dedemin Cevizden Bastonu




Sıradanlıklar
Yer değişiyor ansızın
Dimağımın yarım asır ötesiyle

Sanrıya yakın bir şeyler sarıyor her yanımı
Bir nidanın paslanmış fonetiği diriliyor usumun kuytularında
Bu bilenmiş hançer; hangi düşünce haritasının peşinde?



Yaz tatilidir:
Köyün taş evleri öylesine serin ki, gün ortasında bile
Yaşlı kadınlar, küçük çocuklar siestasında çoğu zaman.
Ben ise, bana akran olanlarla, o devasa meyve bahçesindeyim.
Ya ağaç tepelerinde meyve ısırıp ısırıp atıyorum aşağıya;
Ya da, hiç bitmek bilmeyen oyunlardayım.
- Yorulmak ne demekti ki o zamanlar?

Dut ağacının arkasına saklanıyorum
Gövdesinin oyuğu büyüdüğüne göre bir kaç asırlık olmalı
- Neden düşünmedim ki daha önce?

Kiraz ağaçlarında kızıl bir şehvet; çağırıyor gözlerimizi
Ayva çiçeğinin ak endamında bitmeyen bir rüya ki, arıların bal sevinci
Ve kara yılanın neneme olan aşk hikayesi, kimler duymadı ki…
( O, başlı başına bir efsane!)



Yabancı adımlarıma, yabani bir kedi gibi bakan köyümün, gübre kokan yokuşunu çıkıyorum.
En tepede ”Jare” dediğimiz ıssız mezarlıktan yükselen meşelerin yeşili. (Ondan yana bakmaya hep korkmuşumdur…)
Hortlayarak eyleme geçen bu kareler, neyi anlatmak istiyor bana?


Arkadan duyulan suyun şırıltısı,
Makinenin homurtusu
Katladığım yastık kılıfı
Dedemim uzun pala bıyıkları
Kuşağından sarkan köstekli saatin gizemi
Başındaki kasketin karesi
Horozların heybeti
Köpeklerin havlaması
İçi içe geçiyor kafamın en uğraksız hücrelerinde




Sonra…
Sesini duyuyorum dedemin
Yere vuruyor cevizden bastonunu, tık tık...
Mırıldıyor gözleri kapalı.
Yanına sokulup, sesleniyorum tahammülsüz:
”Bao, çeşmeden su getirem?”
İrkiliyor birden!
Sevinçten gülerken kıs kıs; gebe kadınların göbeğine taş çıkartan göbeği hopluyor yerinde.
”Benim aqili qızım, he he. Git!" diyor.
Elimde, "stil" dediğimiz bakır su bakracı ile “aşağı”çeşmeye gidiyorum.
Dilimde;
“Kestane gürgen palamut
Altı yaprak üstü bulut
Gel sen burda derdi unut
Orman ne güzel, ne güzel”
Tekrarlamak hiç bıktırmıyor!

Etrafı çalılarla kaplı çeşme yolunda ilerlerken
Kertenkele geçiyor önümden, kurşun hızıyla!
Çığlık atıyorum, "Baoooo!"
Fırlatıyorum bakracı çeperden yana.
Koşarak evin yolunu tutuyorum.
Yirmi adım sonra varınca çardağa, kürsü üstünde oturan dedemi gülerken buluyorum.
Sanki radarla beni izlemiş gibi ”yine kertenkele mi gördün?” diyor...
Ve pala bıyığını yuvarlıyor düşünceli.


Vakit kaybetmeden; kürsüden kalkıyor ceviz bastonun yardımıyla.
Kalkarken pufluyor, ıkınıyor.
”Gel qızım, senle beraber gidek!” diyor.


Ah, o çeşmenin taşlı dikenli, yokuş yolu…

Suyu taşımak ağır gelirdi çelimsiz kollarıma.
Ama ben bir an evvel büyümek istedğimden, hiç şikayet etmezdim.
Hem sevindirmek isterdim dedemi, nenemi.
Başarmış sayılırdım eve varana kadar, suyun yarısı dökülmüş olsa da.
Nenem, ağrıyan belini tutarak;
"Çena mı peta!
” derdi sevgiyle.
Pembe yanakları, titreyen başıyla bana gülümserdi.
Ödülüm olurdu yağda yumurta
Günün kaymağı
Elma kokan sandığını açıp, içindekilerini gösterirdi
Ah o nasıl bir hazineydi..?

Ya anlattığı o efsanevi masallar...
Onun anlatırkenki melodili sesini ne çok severdim ah...


Dedem ise davudi sesiyle, hüzüngurbet türküleri söylerdi bana:
"Ben puqara varmışam
Elim yüzüm yumişem
Altın yüzük bulmişem
Aq benim…”
- Beni bir ağlama tutardı her seferinde...
Ah (keşke, keşke anımsayabilseydim yarım asır öncesinden olsa da)


Peki...
Komşum Tanja’nın ağrıyan dizleriyle
Köpeğiyle konuşan, kürdan kılıklı Olof’la
Bülbülün sesini duymak için sabahın beşinde - ormanın en sığ yerinde - bir taş üstüne tüneyen Katarina’nın tutkusuyla
Göl kıyısının ıssızlığında, yalnızlık yorgunu cılalı bir bankta
Bir başına oturan kadının düşleriyle ilintisi ne, bu anımsadıklarımın?


Hadi söyle; n’olur söyle;
Anıların benden istediği ne?



Bütün bunlar;
Bana bariz,
Sanaysa saçma gelen bir dizi banallıklar mı sadece?


dede/baba
çalışkan kızım



H. Korkmaz, 2019 Sthlm


Foto bana ait

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Dedemin cevizden bastonu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Dedemin cevizden bastonu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dedemin Cevizden Bastonu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kenanfaik
Kenanfaik, @kenanfaik
14.6.2023 11:24:49
Nihayetinde, zaman öğütür an dahi sektirmeden, acı tatlı ne varsa... Gök kubbenin altında hoş bir sada bırakabilmek dahi tatmin edebilir mi insanı? Bilinmez. Aslında zaman bize çok şey anlatır, insanın kalemle buluşmasından beri, asırların hatıraları ve hissiyatı sanki o anları insana yeniden yaşatır. Ama nedense, geçmişe dair her anı, yine de bir ukde olarak içinde kalır insanın. Ve insan, hayatın çılgın koşuşturmalarında sadece küçük bir hayıflanma ya da özlemle geçiştiriverir her seferinde içindeki bu ukdeyi... Aklıma dehr (çok uzun, bin yıllık zaman) ile ilgili okuduğum bir söz vardı, internettten ona bakmak geldi. Hayali'nin sözüydü, buldum; "sakın aIdanma bu dehre ki, iki yüzIü münafıktır."... Evet, mazi insanın yüreğinde tatlı bir esinti iken, insanın sonsuzluğu yaşıyormuşçasına hayatın dağdağalarıyla boğuşmaya devam etmesi ve sizin de isabetle yaptığınız gibi geriye dönüp bir nefes alacak zamanı dahi bulamaması ya da çok az bulması gerçekten çok acı.

Ne iyi yaptınız. Geçmişin o hayal perdesini aralayıp yeniden o masalımsı iklimlere yeniden gitmişsiniz. Bizi biz yapan değerlere iyice sarılabilmek için, o anları sadece düşünmeye değil, yazarak, ve bir hatırat kabilinden geleceğe bırakmak gerekiyor belki de.

Yazıyı okumaya başlarken, ne zaman bitti bu yazı diyecek kadar bize farklı bir iklimi yaşatan kaleminiz daim olsun. Nice yazı ve şiirlere... Saygılarımı sunuyorum.
Gule
Gule, @gule
13.6.2023 20:37:23
8 puan verdi
sen şimdi eskilere gidince benim de aklıma bir şeyler geldi. Dedemle en sevdiğim hikayem çaydanlık hikayesidir. Bi akşam toplanmışız dedemgilde, çay dolduruyorum tam ona sıra gelince, küçük çaydanlığın kapağı bardağın üstüne düştü ve az bi şey çay döküldü..gözünü bardaktan, etrafına sıçrayan çay otundan ve damlalardan ayırmadan söylenmeye başladı hemen:
"na esta na, na sekılsız! hona nezonake ju çay mara bidero!", anlamı: bu var ya bu, bu şekilsiz! daha bize bir çay vermesini bilmiyor!:))))

tabi kalabalığız, yabancı kimse yok biz bizeyiz ama ağrıma gitmedi dersem yalan olur afalladım bi an...dedemden şimdiye kadar hiç azar işitmemişim, bizimkiler de gülünce iyice rezil oldum...meğer onlar davayı çakmış anlamışlar, sonra Fate baktı ki yüzüm iyice düştü: 'kız!' dedi 'o seni ben sandı, onun garezi bana bana! size hiç toz kondurur mu?'
nasıl ki Fate öyle deyince başını kaldırıp yüzüme bakarak konuştu dedem: "aaa! meral tiya! cigeram kusurde kaytmeke mı ho sazkerd!", anlamı: aaa meral sen miydin! kusurama bakma ciğerim şaşırdım ben!:)))

Fate'nin o kapanış sözünü hiç unutmam dün gibi aklımdadır: "görüyosunuz ya! bana verdiği değer bu işte! bana geldi mi iter kakar, kusurumu yüzüme vurur! size geldi mi de başınızı okşar!"

yerden göğe kadar haklıydı, çok dokunmuştu Fate'nin bu sözü, bildiğin kaya var ya ha işte o kaya gelip içime oturmuştu resmen...Dedem torunlarına iyiydi iyiydi ama gelgelelim neneme ve kızlarına kaya gibi sert, aşılmaz bi duvardı sanki ama içten içe sevgisi de anlaşılıyordu da işte hani eskilerin 'içinden sev ama gösterme!' kuşağından yetişme olduğu için bildiğini okuyordu...çok pis de küfürler ederdi ha ama onlar alışmışlardı artık gülüp geçiyorlardı. Dedemin telesekreterle ilgili çok komik bir hikayesi var kayıt sesiyle konuşan, kendisini duymayan kadına demediğini bırakmıyor dedem:) gerisini artık sen düşün...

eskilere gittim Tüya'm sağolasın...memleketimin havası, toprağı kokmuş buram buram...
sevgiler çokça...
redfer
redfer, @redfer
13.6.2023 19:10:58
Hikaye ve roman yazmaya çok elverişli bir uslubunuz,yazım diliniz var .
Baştan sona sıkılmadan ve keyifle okudum.

Zaman zaman hikayenin içinde kendimi hissettim .
Dede olmanın o kadar da kolay olmadığını farkettim.

Velhasıl devam edin bence.
Daha uzun soluklu hikayeler deneyin.
Zamanla romana dönüştürün.

Edebiyatımız yepyeni bir kalem ,taze bir kan kazansın

Selam ve saygılarımla

redfer tarafından 13.6.2023 19:11:57 zamanında düzenlenmiştir.

redfer tarafından 13.6.2023 19:12:31 zamanında düzenlenmiştir.
Larmina
Larmina, @larmina
13.6.2023 18:37:44
Ne güzeldi okurken daha bitmeden bitmesin diyordum

Farkli anılar olsada hepimiz cocuktuk unutmadik

Saygılar
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
13.6.2023 18:19:37
Ne o yaşanılan zamanlar, ne dedelerin sıcaklığı samimiyeti unutulmuyor, anılar taptaze... O iyi insanlar ve iyi zamanlar, çekip gittiler hayatımızdan sessizce...
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
13.6.2023 16:45:24
10 puan verdi
Bana çok hoş geldi. zevkle okudum.

Benzer anılarımız var, tebriklerimle
Etkili Yorum
Ağaçların efendisi
Ağaçların efendisi, @agaclarinefendisi
13.6.2023 02:45:29
Her birey kendi kültüründe anılar biriktirir yaşar içinde. Siz de öyle Olof ,ta öyle ya o göl Kıyısında oturan yaşlı teyze ? Kimbilir ne anılar kalmıştır gizli gizli yaşar içinde. Hepimiz aynı durumdayız bence . Neler biraktık mazide . Belkide en guzel günlerimizdi . Sadece rüyalarda yasadigimiz simdi
O çocukluk günlerine dönünce.. Ben de gittim çok ötelere sizi okurken. Yüreğinize duygularınıza sağlık doğdugum topraklarin değerli kızı. Selam ve saygı ile

Ağaçların efendisi tarafından 13.6.2023 03:42:22 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL