- 227 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
6284 nolu mağaradan
Sevgili Nejla:
Sana kalplerin en ihtişamlı töreninden bâhsedeceğim. Edeceğim de, daha demin sokakta 6284’ün anasına avradına sövdüler. Yani artık kimse o duygusal kulvarda yarışmak istemiyor. Aslında bir mücadele var ama o da sevgisizlik üzere. Yani ne bir bağı var ne de bir bahçesi. Çiçeği de yok üstelik. Açıkçası henüz kendini kutsayarak kurban edilmiş bir şarkısı da yok. Şunu demek istiyorum; kurumsal bir anarşi söz konusu. Öyle sentetik düşünceler var ki, ancak bu kadar kabalık olurdu. Çok eskilerde erkek ve kadın birleştiklerinde mağaralarında iki ayrı pencere yaparlarmış. Yok, bakış farkından değil canım zâten aynı yerlere bakıyorlarmış. İlginç olan pencereler mağaraların solunda olurmuş. Yani evet, taşlarında kalbi vardı demek ki. Ama niye iki pencere bilmiyorum. O soğuklarda revanlarda yine de sevmişler sevişmişler. Kadınların saçları erkekler tarafından örülüp mutlak çiçek takılırmış. İnceliği bak! Az önce kitapları karıştırdım da, bir yerde şöyle diyordu adam "sevdiklerinizi idealize etmeyin. Ayırmadan sevin" Böyle diyen çok yani. Elâlem başka diyor ama. Erkek, dişi ben buyum, böyleyim beni böyle kabul et falan! Kendilerini çoktan ayırmışlar. Hiç çamurda parmak izi aranır mı? Bence o adamların pantolonu yoktu. Hayır kötülükten değil fâkirlikten yani. İyi ki 6284 o çağlarda yoktu. Yoksa tüm mağaralarda hiyeroglif küfürler okurduk. Kanunları sevmiyorum yani! Bir yandan da TV’ye bakıyorum bir adam konuşturuluyor 3 aydır evde karısını özlüyormuş. Evin içinde yani. Adam kadına çiçek ekecekmiş ama başı ağrıyormus ve her gece artıyormuş. Uykusu da çokmuş. O da çoğalıyormuş. Yani bence başı ağrıyanlar ve çok uykusu gelenler sevmesinler. Lütfen biodinamik âşk hikâyeleri okusunlar. Her neyse... Hayâlim şu: biz şimdi o mağaralardan birindeyiz ve ben öyle saçlarını örüyorum...
6284 nolu mağaradan Özlemle...
Hepinizi bekliyorum...