9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4046
Okunma
Atasözleri bir milletin binlerce yıllık kültür birikimin tecrübe değirmeninde öğütülerek kuyumcu haddesinde tezyin ettiği mücevher sözlerdir.Ne yazık ki bu atösözü işlenen altının özünün sahte olduğunu gösteriyor.Yargısına asla katılmadığım birkaç atasözünden birisidir.
X.yüzyıla kadar yerleşik hayata geçemediğimiz için atalarımızın veya başkalarının tecrübelerini okuyarak kendimize çeki düzen verme şansından yoksunduk.İslamiyeti kabul ettikten sonra , dini öğrenmek için ve sultanlıkla gelen ’Divan Edebiyatı-Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı’ sahalarında Arap ve Farslarla yarışmak amacıyla taklitten telife varan yazma kültürüne geçtik.l860 yılından itibaren de gazete ve tiyatro sayesinde Batının edebi türlerini tercüme,taklit,adapte ettikten sonra telif eser yazma becerisini kazandık.
Okuma-yazma serüvenimiz ne kadar yol alsa da ’BİR MUSİBET BİN NASİHATTAN İYİDİR !’ atasözünün garabetini üstümüzden atamadık. Sadece bu kadar olsa gam değil! Musibet başımıza gelince de züğürt tesellisi olan daha vahim atasözünü söyleriz.’ELLE GELEN DÜĞÜN BAYRAM!’ Böylece hiçbir musibet bize işlemez.
Batılılaşma hastalığı ’FATİH-HARBİYE VE YAPRAK DÖKÜMÜ’ romanlarında o kadar net işlenmesine rağmen bu eserler gönlümüze işlemiş fakat beynimize işlememiştir.
1839’da Tanzimat Fermanı ile başlayan,Islahat Fermanı ve Meşrutiyetlerle devam eden Batı ’nın bilim-teknik ve tecrübelerinden faydalanma amacı, Osmanlının yıkılmasına varan ağır bir fatura haricinde hedefine ulaşamamıştır.
’GENÇ KALEMLER’ in yaktığı milli edebiyat meşalesi, Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün üstün gayretleriyle tarihte Türk adıyla kurulan (Birincisi GÖKTÜRKLER) son Türk devletinin istiklâl güneşi olmuştur.
Demek ki edebiyat, günlük siyaset ve global ideolojilere hizmet edeceğine yarınlara ışık tutmalıdır.Attila İLHAN’ı ’canımı kurtarayım derken vatanını kaybedersin!’ vecizesiyle bir kez daha anmak istiyorum
Sonuç olarak hangi ideoloji kültüründe yetişirsek yetişelim üstadımız Attila İLHAN gibi ’KUVVA-YI MİLLİYE ’ ruhuna bağlı vatansever aydın olacağız.İster marksist ister şeriatçı;ister Türk ,ister Kürt olalım birbirimizi sevmeye mecbur olmasak da birbirimize saygı duyarak son gemimiz olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni her türlü taciz ve taarruzlardan korumak için takım ruhuyla çalışmalıyız.
Batı’nın Hristiyan Demokrat partileri gibi en muhafazakarından Kominist partilerine kadar hepsi önce aşırı milliyetçi sonra farklı fikirleri savunurlar.Batı’nın bilim ve tekniğini alamadığımız için ithalat cennetine döndük.Demokrasilerinin vazgeçilmez prensibi olan önce milliyetçiliği alamazsak korkarım ki ’IRAK TEKSASI’ na döneriz