Tamda önümde dururken, ’’Ya Allah Bismillah.’’ deyip, ortasına ortasına yumruğu çakacaktım. Hanım ’’Dur ne yapıyorsun incitme onu, o çok değerli.’’ dedi... Yok, yok heyecanlanmayın hemen, çocuklarımı filan dövmüyorum, öyle bir şey yapmadım hiç, bundan sonrada yapmam... Önümde duran soğana yumruk çakıp bölecektim ki hanım girdi araya hemen ’’Ne yapıyorsun a kocacığım, o yumruk vurmaya çalıştığın soğanın kilosu on beş on altı lira.’’



Vallahide öyle, dur bakalım daha da nerelere gidecek soğan fiyatları. Biraz daha artarsa, ileriki aylarda soğana kredi filanda verirler mi? Bu soğan bildiğiniz gibi yemeklerin olmazsa olmazlarından. Her yemeğe kıyısından köşesinden girer... Girmediği delik, pardon, yemek yoktur...



Ağlatır durur bu soğan, yemek yapan bütün kadınları. Ama onunda çaresini bulmuşlar, ben de birilerinin yalancısıyım. Soğan doğrarken ağlamak istemiyorsanız ağzınıza bir damla sakızı alın ve cak cak cak çiğneyin, diyorlar. O zaman gözler yaşarmıyormuş... Balon şişirip de patlatabilirsiniz, eğer becerirseniz...



Soğan bu zaman zaman ağız kokusunda sebep olabilir, eğer ki yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalamaktan uzak durursanız... Onunda çaresi var, ağzınıza bir küçük karanfil atın, çiğneyin yavaş yavaş, alır ağzınızın kokusunu...



Onu da nasıl unuttuk yahu! Bir de bu soğanın cücüğü var. Değerli Sanatçı İsmail Türüt’de ’’Soğanın Cücüğü.’’ diye şarkı yapmış, dinleyin bakın fenada değil... Tam İsmail Türütçe... Bilmeyen arkadaşlar için ’’Soğanın Cücüğü de tam neresi?’’ diye d soran olursa, soğanın merkezinde bulunan küçük yoğun kütlecik, diye geçiyor... Soğan cücüğü ne işe yarar* O da şöyle ki ’’Kulak Uğultusu, Çınlaması ve Ağrısına son veriyormuş. Kulak uğultusu, çınlaması ya da kulak ağrısı ile boğuşuyorsanız soğanın cücüğünü ikiye bölüp kulağınıza tıpa gibi koyun. Bir kaç saate tüm sıkıntılarınızın gittiğini göreceksiniz.’’



Aman sakın ha ağzım kokar filan demeyin zaman zaman yemeklerden hariç olarak da soğan yiyin. Hele de yemeklerinizden hiç eksik etmeyin... Arkadaşın biriside "Soğanı keserken ağlamamanın püf noktası, ona herhangi bir duygusal bağ kurmamaktır." demiş, demiş de ne iyi etmiş...