0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
356
Okunma

(‘’İslam’ın en zayıf kaldığı bir zamanda Orta Asya’dan çıkarak yayılan Türklerin eliyle yeniden doğuma hazırlanan İslam; tam anlamıyla kaybolup yok olmaktan kurtulmuştur. (M.T. B)’’)
Şu an Avrupa’da çığlıklar yükseliyorsa bu İslam’ in ya da şöyle söyleyelim: Türklerin yeniden güçlenmesi ve dünya tarihini yazmaya talip olmasıdır. Dünyanın dengeleri altüst olacak. Ülkeler yavaş yavaş dünyanın sonuna doğru koşacak. Sonuç olarak batılılar dünyaya hükmedemeyecek ve çatırdayacak. Atlantik güç merkezi kaybolup, yerini pasifik güç merkezine devredecek. Korkuları bundan. Telaşları da bundan.
Medeniyet dinamiklerimizi hayata ve harekete geçirerek eğitim, düşünce, kültür, sanat, bilim hayatında da gerçekleştirebilirse dünyanın kaderini belirleyecek bir eksen olabilir Allah’ın izniyle. Zira türkün hakimiyeti adaletledir. Adaletin hüküm olduğu yerde kargaşa olmaz. Yukarıdaki dizeler benim bir başka makalemden alıntı yapılmıştır. Nasıl ki: Osmanlının doğuşuyla küfür kabuğuna çekilmiş, fakir ülkeleri sömürmekten kaçınmış, adaletiyle hükmeden Osmanlı o zamanda fakir ve güçsüz mazlum ülkelerin hamisi olmuştur. Şimdi de yeniden şaha kalkmış güçlü bir şekilde yeniden doğum şancıları çekmekte. Doğ be ülküm, doğ artık be bebek Doğ da dünya Siyonizm’in zulmünden kurtulsun. Zira mazlumlar zalimlerin çizmesi altında ezilmekte. Doğdun biliyorum Çok apazlama yürü koş. Evet haykırıyorum sevincimden!
Artık yürüyoruz, koşuyoruz, düşünüyoruz, yapıyoruz. Vatan kader derler evet vatan kaderdir. Bu topraklar senin kaderin. Burada doğacaksın, burada büyüyüp, burada güçleneceksin. Arkana bakma, ben varım korkma; bu ezanlar dinmez, bu bayrak inmez. Sen kaygısını çekme, onun bekçileri var. Türkün bileğini bükecek bir güç tanımıyorum. Yeter ki dışarıdakilerinin içerideki anahtarlarını bilelim ve fırsat vermeyelim. Yüz yıldır doğum sancısı çeken bebek doğdu. Doğuş kutlu bir doğuş, yürüyüşü ise yeri göğü inletecek. Çok yakında bunları göreceğiz. Görünen köy kılavuz istemez. Daha düne kadar küfrün karşısında el avuç ovuştururken, bugün toplantı masasının ‘’KARAR ALMA KÖŞESİNDE OTURUYORUZ’’.
Bu çağ yeni Türkiye çağı olacak. Özgürlüğü ile adaleti ile teknik ve teknolojik gelişmesi ile yeni Türkiye olacak yeni karar merkezi olacak.
“Yeni Türkiye” evrensel insan hak ve özgürlüklerini, çok partili demokrasiyi ve hukuk devletini temel esas kabul eden, çağın en gelişmiş teknolojik yenilikleriyle sanayileşme yolunda ilerleyen, savunma sanayisinde caydırıcı güç olan nükleer başlıklı füzeleri rampalarına sahip olan, her alanda kalkınmış, kendi kararlarını kendi alan, küresel ve bölgesel olaylarda sözü etkili, itibarlı ‘Güçlü Türkiye’ demektir.
Bir ziyaretimde kızıl denizi seyrederken Musa’ya yedi koldan yol veren rabbim neden Türkiye’m küfrün üzerine doğru yürüdüğünde böyle yol vermesin demiştim. Evet Allah yolları açtı kalk ayağa kal be aslanım koş mazlumlara Sen küllerinden yeniden doğan Türkiye’sin bu doğuşu bu kalkışın sadece kendin için değil. Hedef seç kendine sen yeni türküyesin “Yeni Türkiye’nin hedefleri sadece Türkiye ile sınırlı olamaz İslam coğrafyası seni bekliyor. Senin kardeşliğini senin onlarla yardımlaşmanı bekliyorlar. Emperyalistlerin hakimiyeti altındaki bağımsızlıklarını kaybedenlerin ve tüm mazlumların ezilmiş horlanmış halkların korumasını şemsiyen altına al, onları koru kolla himayen altına al.
Türkiye küllerinden yeniden doğarken Mehmet Akif ne demiş. Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın belki yarın belki yarından da yakın. Doğdu inanın ki doğu o yakın geldi. Biz hep senin doğmanı bekledik. Biz hep senin özlemini çektik. Bu topraklar tohum inkâr etmez at sen toprağa yeniden doğarsın. Ufuklar seninle renklendi seninle sevince boğuldu. Şükür beklediğimiz oldu. Çok şükür yeni Türkiye’min doğduğu ve gerçekleştiğini gördük ve yaşıyoruz affınıza sığınırım sevincim içime sığmıyor. Elimde değil taşıyor ne yapayım.
DEVAM EDECEK