Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Ya
Yazarogretmen48

ÇOCUKLUĞUMUN CIR CIR BÖCEKLERİ

Yorum

ÇOCUKLUĞUMUN CIR CIR BÖCEKLERİ

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

354

Okunma

ÇOCUKLUĞUMUN CIR CIR BÖCEKLERİ

ÇOCUKLUĞUMUN CIR CIR BÖCEKLERİ

En son yazdığım şiir beni çok eskilere götürdü istemeden de olsa çocukluğumu yaşadım, anneannemin elimden tutup gezdirdiği, iyi miyim yoksa üzgün müyüm diye gözümün içine baktığı o günlere.
Hiçbir zaman geri gelmeyecek, benim için hayatın daha anlamlı olduğu zamanlardı o günler. Henüz o zamanlar daha çok küçük de olsam hayal mayal hatırlıyorum o en güzel çocukluk günlerimi. Annem hâlâ ağlayarak anlatır. Annem ve babam ikisi de çalıştıkları için anneanneme bırakıp geri döndükleri o günü. Babam ağlamış yol boyu. -Hala öyleyiz onunla. Ayrıyken özleriz birbirimizi birlikteyken de didisiriz. Biizm sevgimizin de nazı niyazı bu. Babam akrep burcu ben aslan burcuyuz ya liderlik var kanımızda. Liderlik yarışına gireriz aramızda Ama kazanan hep ben olurum çünkü ne kadar tatlı bir huysuz olsa da kendisi, kıyamaz bana yapar her istediğimi. -
Annem her ne kadar bunun için hep üzüldü ise de ben hiç üzülmedim çünkü anneannem hayat boyu benim ikinci annem oldu. Kardeşim ve kuzenlerim kıskanmasın ama beni hep ayrı tuttu çünkü aşktı bizim sevgimiz. Daha ben küçücükken tuttu o minik ellerimi ve hayat boyu da hiç bırakmadı ta ki hayata veda edene kadar. Belki annemler bırakmasa beni ona böyle bir bağ olmayacaktı aramızda kim bilir.
Hayal mayal anımsıyorum da Mersin’in Anamur ilçesine bağlı Aksaz köyünde ahşap ama o eski zamanlara göre şato denilebilecek bir evdi dedemin evi. Tüm Aksaz ve Anamur Halkı "Hasan Ağa" derdi ona. Köyün sevilen bir ağasıydı. Dün gibi hatırlıyorum sabahları yataktan kalkıp da çocuk sevinciyle koşa koşa trabzandan aşağı inerken çıkan yaşanmışlık kokan o gıcırtı sesini. Sabah ilk iş tavuklarımızı yemlerdik. Anneannem tavuklara yem atarken bense tavukları kovalardım. Mutfaktan dama açılan küçük bir balkonu vardı mutfağın.Hemen önünde İncir ağacı boy gösterisi yapardı zamana. Küçük tahta bir merdiveni vardı, damın mutfağa açılan Yasaktı oraya çıkmam. Çünkü yerden çok yüksek ve benim için çok tehlikelydi. Ama daha o zamanlar " Yasaklar, çiğnenmek içindir." kuralını bulmuştum. Anneannemin haberi olmadan hep o dama çıkardım gizlice. Çok severdim o ağaçtan incir toplamayı.Belki de o yüzden hâlâ çok severim inciri. Çocukluğumu bana anımsattığı için. Dışı yeşil içi kırmızı olacak ama...
Daha üç belki bilemediniz dört yaşlarında yaramaz bir kız çocuğuyum o zamanlar . Doğamda yaramazlık var. Daha o günler öğrendim tehlikeli yaramazlıklar yapmayı.Canım anneannem hiç yanından ayırmazdı beni. Sırtına bağlar tarlaya giderdi. Ama.ben bir yolunu bulur kaçar yapardım yine yaramazlığımı. Ele avuca sığmyorum tabi o zamanlar... Şimdi hatırlamıyorum ama dedemin oldukça büyük bir tarlası vardı. Salatalık, muz, badem, ceviz ağacı... Bir çok ürün vardı içinde. Anneannemin yine bir gün beni bir saniyeliğine yalnız bıraktığında ayaklarımın yaramazlık yapma isteğine çocukluk sevincim de ayak uydurmustu. Tarladaki ürünleri sulayacak büyük bir havuz yaptırmıştı dedem tarlanın etrafına. İçinde kurbağalar olurdu. Onları yakalamaya çalışmak en büyük eğlencemdi. Bir gün yine çocukluk vazifemdeydim, kulağımı bir elin tuttuğunu hissettim. Kafamı çevirdiğimde dedemi görmüştüm karşımda. Korkmuş ve kızmış bir şekilde beni uyararak eve götürmüştü. Doğaya açılan kocaman bir balkonu vardı evin. Ahşap tahtaların üzerinde yürürken köyde olduğunuzu anlardınız. O zamanlar hava kirliliği de yoktu. Rakımı yüksek bir yerdeydi köyümüz. Tertemiz bir havası vardı. Ay gökyüzünde asılı duran bir geceydi.Havası çok güzel olduğu kadar da yazları çok sıcak ve bol sinekli olurdu. Balkonda yatarken sinek ısırmasın beni diye yatağın etrafını cibinlikle kapatırdı anneannem. Bana masal anlatır ve anne kokan o cennet kokusuyla sarardı beni. Onun kollarında uyurken öyle huzurlu olurdum ki o anları hiçbir şeyin bölmesini istemezdim. Sabahları gün uyanmadan önce en son duyduğum cır cır böceklerinin doğaya bıraktıkları o huzur dolu sesleri olurdu. Ondan mı nedir bilmem hâlâ severim ağustos böceklerinin o sesini çünkü anneannemden kalan tek canlı anıdır bana çocukluğumu getiren. Nur içinde yatsın canım anneannem hayat boyu hep benim üzerime titredi, benimle ağladı benimle güldü. Onun gülmek ve ağlamak için benim gibi bir sebebi vardı. Çok özledim onu nur içinde yatsın biriciğim.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocukluğumun cır cır böcekleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocukluğumun cır cır böcekleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇOCUKLUĞUMUN CIR CIR BÖCEKLERİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
22.8.2022 18:12:35
Beğeni:
0
Okunma:
354
Yorum:
0
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL