Hayvan severliğini kedi, köpek ile sınırlandırıp bencil ve saplantılı bir pencereden bakıyor, arasına katıldığın topluma ‘bidon kafalı’ muamelesi yapıyor ve insan hakkına, hukukuna bile isteye giriyor sonra da ‘ahlâk, demokrasi, insan hakları...’ dersi vermek üzere ağzını her açışında bize ‘üstün nitelikli kişi’ cakası satıyorsan kardeşim; SATMA, İSTEMEM!

İnsanı bir bütün görmeyip kadın-erkek olarak cinsiyet üzerinden tanımlıyor; hakkı ve hukuku da bu tanımlama üzerinden algılıyorsan ve bu ‘öğretilmiş’ algının toplumu kadın-erkek üzerinden cepheleştirip çatıştırmak ince hesabıyla gündemde tutulduğunu hâlâ anlayamamışsan benim ‘bir’leştirici yüce inancımı da anlayamazsın zaten. Bari kutsallarıma saygı duy, kardeşim; İNANMA, İSTEMEM!

Dünyayı salgın ve savaş koşulları takatsiz bırakıp devasa ekonomileri bile üretim-tüketim akışkanlığını zora sokan sorunlar teslim almışsa... Ülkelerin iç dengelerini bozan gıda ve enerji maliyetlerine bağlı pahalılık sarmalı özellikle alt ve dar gelir gruplarını fena halde hırpalarken ürettiği mala, hizmete -bunları bile bile- zam üstüne zam yapıp haksız, haram kazancın hazzıyla göbeğini sıvazlayanlar... Faiz, döviz ve içinde alın teri olmayan ‘al takke, ver külâh’ sair fahiş gelirler üzerinden servetine servet katanlar... O kazançla Hacca, Umreye gitmeyi kurup ‘başımın gözümün sadakası’ niyetine kurban kesiyor, fitre veriyorsan kardeşim; VERME, İSTEMEM!

Devlete, millete içeriden ve dışarıdan sürekli, aleni kumpaslar kurulur ve ‘tam bağımsızlık’ şiarıyla dik duranlara açıkça ‘çökertme’ oynatmaya çalışılırken sen, ‘aç tavuk rüyası’ görüyor, yüzünde alaycı bir gülümsemeyle ellerini ovuşturuyor da, ‘biz gelince’ başlıklı içi boş vaatler sıralıyorsan kardeşim; GELME, İSTEMEM!